MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir ‘adalet savaşçısı’yla Soma’da…
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
23 Mayıs 2014 Cuma

Bir ‘adalet savaşçısı’yla Soma’da…

Yaşam felsefesi şairin de dediği gibi ‘Bir elinde cımbız, bir elinde ayna/umurunda mı dünya’ değilse elbet…
Her canlının yaşam hakkı olduğuna inanan, bırakın ideolojik farklılıkları ‘merhamet’ duygusuna sahip olan herkesin içi kan ağlıyor. Üzüntüyle birlikte ‘nereye gidiyoruz, ne oluyor bize’ kaygısı/korkusu da kol geziyor her birimizin içinde…
 
Herkesin acıyla baş etme biçimi farklı.
Kimimiz biteviye uyuyor, kimimizin çenesine vuruyor konuştukça konuşuyor, kimisi derin sessizliğe gömülüyor, düşünceler arasında boğulmayı seçiyor. Bir başkası müzikle, bir diğeri kitapla, kimi ardı ardına film izleyerek acının yakıcılığından kaçmaya; kendisine, hiç değilse bir günlük/bir anlık nefes alacak ‘yaşam odası’ oluşturmaya çalışıyor…
Hepsini deniyorum ben de ama heyhat!
Ülkenin gündemi tırmandıkça, her gün yeni ölüm haberleri geldikçe başa sarıyorum.
İçinden geçtiğimiz bu olağandışı/kanlı/tartışmalı günler, öylece ağlayıp dövünerek, sürekli şikayet ederek geçip gidecek gibi de görünmüyor üstelik.
Sıkışmış, sıkıştırılmış ruh haliyle… Bu gerilimle… Her gün gözlerimizin önünde cereyan eden şiddetle nasıl yaşayacağımızı soruyoruz kendimize. ‘Ne yapabiliriz, ne yapılabilir’ sorusunun cevabını arıyoruz. Bir umut, ‘bilir’ diye umduklarımıza soruyoruz.
Sormalıyız da.
Neredeyse bile isteye yerin altına ölüme gönderilen, topraktan çıkarılıp toprağa gömülen 301 canın hesabı, bu dünyada da sorulmalı, ahrete ötelenmemeli zira.
Başka türlü… Ne o canlar huzur bulabilir, ne geride bıraktıkları eşler/analar babalar/yetimler; ne de bu iş cinayetine kayıtsız kalırsak/unutursak eğer, bizler…
 
‘Öngörülebilir’ olduğu için daha ilk günden itibaren Soma faciasına ‘cinayet’ diyen, hatta daha da ötesi; ‘bir insan grubu sistematik olarak siyasal nedenlerle yok edilmiştir, bize göre bu bir soykırımdır’ açıklamasını yapan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı’yla görüşmek üzere, genç meslektaşlarım Fırat Başaran ve Mehmet İşler’le birlikte dün Soma’ya gittim.
Facianın sabahında Soma’ya gelen, o günden bu yana Soma’da olan, verdiği rahatsızlıktan(!) ötürü avukat arkadaşları ve Somalı bir grup aydınla birlikte hukuka aykırı biçimde… Savcının ‘gözaltı talebi’ olmadan polis tarafından dövülerek gözaltına alınan, ters kelepçeyle tutulduğu spor salonunda işkence gören, hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındıkları gibi gerekçesiz serbest bırakılan Selçuk Kozağaçlı’yı seçmemin iki nedeni vardı.
Birincisi, 7 gündür oradaydı, bir avukat olarak yüzlerce insanla görüşmüştü, biriktirdiği bilgileri öğrenebilirdim…
İkincisi, diğer sivil toplum bileşenleri ile kurulan ‘Soma için adalet komitesi’ni, yapabileceklerini önemsiyordum, güven duyuyordum. Mücadele ruhu taşıyan insanlara ihtiyacım/ihtiyacımız vardı; orada bu ruhu bulabilmeyi umuyordum.
 
Soma’ya geldiği ilk günden itibaren yaşananları, tespit ettiği ihmalleri, suç/suçlu zincirini, kuşkularını, aradıkları somut delilleri en net ifadelerle anlattı Selçuk Kozağaçlı röportajda.
Dosya masrafı/harç gibi rutin masraflar da dahil hiçbir ücret almadan adalet arayan madenci ailelerinin davalarını ÇHD üyeleri ve gönüllü avukatlarla üstlenen Kozağaçlı, ‘ailelerin taleplerinin ne olduğu’yla ilgili soruma şu yanıtı verdi:
“Her şeyden önce adalet!
Ama adalet, çok üst bir kavram... Ölenleri kimin öldürdüğünü bilmek istiyorlar, onların rahat uyumaları için hesaplarının sorulduğunu bilmek istiyorlar, geride kalanların ekonomik durumlarının güvence altına alınmasını istiyorlar, bir kısmı artık madene inmek istemiyor bunun hukuki yolunu öğrenmek istiyor, bir kısmı bir süre madene inemeyecek ama madende çalışmak zorunda, yardım istiyor. Bir kısmı bu havzada meydana gelmiş iş kazaları sakatlıklar için hukuki destek istiyor. Çok çeşitli talepler ve başvurular var. Hepsini sistemli bir şeklide tasnif ediyoruz. Yapabileceğimiz her şeyi doğru yapacak insanlarla yapmak istiyoruz.”
 
Röportajın tamamı için yarını, Cumartesi’yi bekleyin derim…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz