MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir eğitim çınarı: Necdet Doğanata
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
2 Kasım 2012 Cuma

Bir eğitim çınarı: Necdet Doğanata

Sonbahar ağır geçiyor bu yıl… Sararıp dökülen yaprakların hüznüne kayıpların hüznü karışıyor. Geçen hafta Amerikan Koleji’nin uzun yıllar hocası ve yöneticisi olan, benim de hocam ve meslektaşım Bercis Togulga hocamıza veda ettik. Onun anılarını yaşatmaya çalışırken birden değerli Necdet hocamızın, meslektaşımızın vefat haberiyle sarsıldık. Kentimizin eğitim yaşamına yıllarca hizmet etmiş, değer katmış kişileri ardı ardına yitirmenin hüznünü yaşıyoruz. Bir seminer çalışması için geldiğim Oxford’da ben bu satırları yazarken, bugün, bu saatlerde Necdet hocamızın cenazesi kalkıyor. Ona Allah’tan rahmet dilerken bu hafta da onu anlatmak, onun anısını yaşatmak istedim sizlere. Yıllardır tanırım Necdet hocamızı… Severim, sayarım…
Yıllardır, her ay, özel okul yöneticileri, kurucuları olarak dostluk toplantılarında bir araya geliriz, yönetmelikleri paylaşır, ortak sorunları konuşuruz. Birbirlerine rakip okul sahipleri, yöneticileri gibi değil, dostlukla, sevgiyle, çaylarımızı, kahvelerimizi içer, öğle yemeğini yer, gün boyu eğitimsel konularda sohbet eder, her ay onun konuğu oluruz sahibi olduğu Fatih Koleji’nde, onun ev sahipliğinde…
Yıllardır Ege Bölgesi Özel Okullar Derneği başkanlığı yaptı Necdet Doğanata. 1990ların başında, 21 yıl önce Deniz Koleji kurucusu olarak aralarına girdiğim bu gurup o yıllarda 10-15 kişiydi, her ay bir okulda buluşur, hem o okulu gezer, bilgiler alır, hem toplantı yapardık. Ofislerimizde toplanmak yeterli olurdu, bir ofise sığardık. Toplantımızı çaylar, kahveler, kurabiyeler ile yapar, toplantı sonrası birlikte bir öğle yemeği yer, okulu gezer, tekrar bir kahve ile günü sonlandırırdık. O yıllarda İzmir’de 10-15 kadar özel okul vardı. İlişkilerimiz son derece dostça idi. Biz eğitimcilerdik, eğitime ticari gözle bakan, hırs yapan, böyle çalışan kişiler değildik. Dosttuk. Ve biz hep böyle kaldık… 
İşte o ortamlarda tanıdığım Necdet Doğanata son derece asil, kibar, çatışmacı olmayan, olumlu tavırları ve tecrübesiyle bizleri sahiplenen, birleştiren ve hepimizin sevdiği, saydığı bir kişi oldu. Ege Bölgesi Özel Okullar Derneği’ne, bize olumlu bir liderlik yaptı. Hepimizin en büyüğü idi – annemle yaşıt – biz de onun tecrübesi ile öğrendik, bir anlamda, büyüdük…
O yıllarda atılan tohumlarla geldiğimiz 2012 yılı, yeni özel okulların açılması, sayının artması nedeniyle artık sığamadığımız kendi ofislerimizde toplanmak yerine kütüphane gibi geniş mekanları kullanma gereğini getirdi. Her ay bir okulda toplanmak pratikte bazı zorluklar getirince, Necdet Hocamız bizi kendi okulunun kütüphanesi veya toplantı salonunda ve akabinde öğle yemeğinde ağırlamaya başladı.
Necdet Doğanata, tartışmaya girmeyen olumlu, yumuşak, yapıcı, hayırsever kişiliğiyle eğitim camiasında herkese bir ağabey, bir baba sıcaklığında yardımcı oldu. “Meyve veren ağaç taşlanır” deyiminde olduğu gibi yıllar içinde - rekabet nedeniyle – ona bazen açık veya örtük, bazen doğrudan veya dolaylı, dedikodu biçiminde saldırılar olduğunu gördüm. Onun da kim bilir ne kadar uykusuz geceleri oldu… Ancak hocamız her zamanki asil ve seviyeli tavrıyla asla yanıt vermedi, önüne baktı, işine devam etti. Sustu, çalıştı, üretti…
Fatih Koleji’nde, öncelikle bir eğitimci, eğitim yöneticisi ve kurucu olarak uzun yıllar kentimizin eğitim yaşamına katkı koydu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Fatih Koleji’nin anaokulundan liseye uzanan köklü eğitim çerçevesini daha sonradan başka semtlere özel okullar açmak yerine uzun uğraşlar sonunda iyi bir çizgide ilerleyen İzmir Üniversitesi’ni açarak tamamladı, taçlandırdı. Doğru, etik bir çizgide ilerledi…
Bir yaşamı eğitime adamış olan Doğanata aynı zamanda durmadan, yorulmadan kendini geliştirdi, çalışırken okudu, diploma üstüne diploma alarak tam bir eğitimci olarak kendini kanıtladı. Son günlerine kadar hem kolejin, hem de üniversitenin başında durup, her işiyle ilgilenip, çalışmalarını sürdürdü. Çalışkanlığı, insani tavırları, sıcaklığı ve düzgün rekabeti ile öğrencilerine, topluma doğru bir örnek oldu. Binlerce öğrenci yetiştirdi, binlercesine ışık oldu, o da Bercis Hocamız gibi arkasında “hayata verdiği emek” ile hoş bir seda bıraktı…
Oxford’da, sonbaharın hüznü içinde, sarı, kırmızı, kahverengi yapraklar dökülüp birbirine karışırken, ben de, eğitim camiamız da eski, köklü çınarlarımızı, meslektaşlarımızı yitirmenin hüznünü yaşıyor, hatıraları önünde saygıyla, sevgiyle eğiliyoruz. Işıklar içinde yatsın hocamız…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz