MENÜ
İzmir 21°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
D.Müsavat Dervişoğlu’nu tanımak, bilmek ve anlamak -2-
Cumhur BULUT
YAZARLAR
14 Eylül 2012 Cuma

D.Müsavat Dervişoğlu’nu tanımak, bilmek ve anlamak -2-

Giriş: Anlamak beyanındadır…
 
(Lütfen Nihavent makamında okuyunuz).
 
Belki saatler var…
 
Belki de dakikalar…
 
Kim bilir belki de bu satırlar neşredildiğinde O çoktan kararını vermiş, önemli bir adım daha atmış olacak… Esasen o adımı atsa da atmasa da önemli bir fiil gerçekleştirmiş; bir aksiyon adamı olarak ve bir dava adamı olarak “hepimiz için” bir hareket gerçekleştirmiş olacaktır. 
 
İlk yazım ile ilgili birçok e-posta aldım. O hariç, birçok kişiyle telefon görüşmesi yaptım. Ne kendisi beni aradı, ne de ben O’nu aradım. Gerçi aramızdaki rabıta telefon tellerini, frekans değerlerini ve hatta uydu linklerini bile alt-üst edecek seviyede olduğu için hiçbir harici vasıtaya gerek yoktur diyebilirim. Bu yüzden yazıyı bekletmem, bu güne ve bu saate kadar kaleme almamam çok iyi oldu diye düşünüyorum. Zira “anlamak ve anlamlandırmak” hususunda Müsavat Dervişoğlu’nun da yoğun kaygılar taşıdığını çok iyi biliyorum.
 
Çok iyi biliyorum, çünkü yedi yıla yakın bir süre, geçmişin güzel bir rastlantısı olarak ve kaderin latif bir tecellisi olarak çok yakınında, hatta en yakınında durdum. Bir ağabeyim olarak, bir dava adamı olarak, teşkilat başkanı olarak, evinin bir üyesi olarak ve Reis olarak O’nunla birçok hatıra paylaştım. Anlatacak değilim. Fakat hissiyatını, hassasiyetlerini ve tepkilerini bu satırların arasında bulabilirsiniz…
 
Gelişme:
 
Soru; D. Müsavat Dervişoğlu ne yapmak istiyor?
 
Geçen yazımda ilk gençlik yıllarımdan, Ülkücülüğe tay tay durduğum yıllardan bahsetmiştim ya hani, işte o dönemin en çok okuduğum-sıkça okuduğum-devamlı okuduğum kitapları arasında Remzi Çayır’ın “Onlar Diridirler”i gelir…
 
Hiç tanımadığım şehit ağabeylerimi anlatan bu kitaptan sonra hep sormuşumdur; Ne istediniz, bu adamlardan ne istediniz? Anadolu’nun bu kara yiğit balalarından; vatanın ve milletin selametinden başka hiçbir şey düşünmeyen, gençliklerini ve tüm hayatlarını bu memlekete feda eden ağabeylerimden ne istediniz? Onları neden vurdunuz, n’için astınız ve ne hakla zindanlara attınız?...
 
Artık bunlar cevabını bulamadığım sorular değil… Lakin olan olduktan sonra bu cevaplarında manası kalmıyor! Gidenleri fatihalarla anarken, kalanlar hakkında hep özel duygular beslemişimdir. Sizlerin de aynı kanaati taşıdığınızdan eminim ama bir kez daha altını çizelim… Kendileri zindanlara giderken dava arkadaşlarını kurşunlara, yol arkadaşlarını hain pusulara, ülküdaşlarını darağaçlarına gönderen bu nesil bence hepimizden, herkesten alacaklıdır(!) Dava arkadaşları adına, yol arkadaşları adına, ülküdaşları adına, bizden öncekiler adına, bizler adına ve bizden sonrakiler adına alacaklıdır. Bütün umutlar inkıraz(!) ederken, canlarından geçerek asil ihtilaçlarla(!) savaşan bu nesil haklıdır da aynı zamanda, hem kendileri hem de arkadaşları adına!
 
Fakat O kendini böyle görmez. Kendi tabiriyle O, “kravat bağlamasını bile Ülkücü Harekete borçludur”. Dolayısıyla Türk Milletine ve Milliyetçi-Ülkücü Harekete borçludur. O’nu “anlamak” hususunda diyebilirim ki, konuştuğunda, dinleyen herkesi etkisi altına alan bu adam, esasında biraz önce bahsettiğim sebeplerden dolayı, bizim içimizden geçenleri sözcüklerle karşıladığı için belagat sahibidir, sessiz haykırışlarımızı dillendirdiği için çok iyi bir natıktır. Ama O’nu sadece bu gözle görmek, aynı zamanda O’nu kısıtlamaktır. Müsavat Dervişoğlu asıl yaptıklarıyla değerlendirilmelidir.
 
Yaşadığımız bu süreçte dahi durduğu yer gerçekten çok önemlidir. Her kurultay öncesinde yaşanması muhtemel olan hareketi bölünmekten uzak tutmak gayesiyle ortaya koyduğu davranışlar herkese nasip olmayan bir dava adamı sorumluluğudur. Bu dün de öyleydi, bugün de öyle, yarın da böyle olacaktır diye düşünüyorum.
 
Gelenekten geldiği için değer yargıları net, tartışmasız ve anlaşılabilirdir. Lidere bağlılığı ve liderlik kurumuna duyduğu saygı bu noktada çok önemlidir. Sadece ben değil bütün İzmir,  birçok şey gibi lidere bağlılık ve sadakati ondan öğrendi dersem yalan olmaz kanaatindeyim. O, teşkilatın yaşadığı en zorlu günlerde dahi imana dayalı istikametini hiçbir şekilde bozmamış bir an ve bir santim dahi lidere ihanet etmemiştir. Herkesin üzerine geldiği 2003 İzmir kongresinde bile bu istikametini hiç değiştirmemiştir.
 
Öyleyse şimdilerde neden böyle bir çıkış yapmış, birçoğumuzu şaşırtmış ve genel başkan adaylığı söz konusu olmuştur? Bu sorunun da cevabı gayet basittir. Evet, bugün O’ndan beklentiler ne olursa olsun “benim anladığım D. Müsavat Dervişoğlu” değişmemiştir. Çünkü kuru bir cihangirlik davasının adamı değildir O! Sırtındaki hançer izlerini her zaman görmezden gelip yok sayan bu adamın istediği tek şey; Milliyetçi-Ülkücü Hareketin zaferi, MHP’nin iktidarı ve Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresinin hız kazanmasıdır.
 
Haklıdır! Kendi adına, dava arkadaşları adına; bizden öncekilerin, bizlerin ve bizden sonrakilerin adına meşru ve masum bir istektir bu! 
 
Elli yaşı aşan bir hayatın, 43. yılını tamamlamak üzere olan bir hareketi görmek istediği bu yer sizce haklı bir yer değil midir? Bu rüyayı görerek büyüyen, bu rüyanın gerçekleşmesi için savaşan; vurulan, asılan, zindanlara atılan ve hayatı kaybolan bir neslin hakkını teslim etmemek zulüm değil midir sizce?...
 
Bu zulmün sebebinin aslında bizler olduğumuzu düşünüyorum. Hiçbir zaman yeterli olamayan bizler fazlaca zalim değil miyiz?
 
Sonuç
 
Anlamak üzerine; “varlıklarımızı kudret elinde bulunduran Rabbimiz bizi nerede murad ettiyse biz orada olacağız” dediğini yıllar öncesinden bildiğim D. Müsavat Dervioğlu’nu ben böyle anladım. Takdir Allah’ındır!…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz