MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hukukun üstünlüğü ve insan hakları
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
10 Aralık 2020 Perşembe

Hukukun üstünlüğü ve insan hakları

Irkçı faşistlere öfkeyle yazdığım dünkü yazı 9 Aralık tarihini taşıyordu.

Bugün de 10 Aralık. İnsanlık tarihi boyunca sürdürülen hak ve özgürlük mücadelelerinin en önemli kazanımlarından biri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 10 Aralık 1948 günü kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” (The Universal Declaration of Human Rights) insanlığa umut vermeye devam ediyor. Bildiri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunca Haziran 1948'de hazırlandı. Yapılan kimi değişikliklerin ardından, 10 Aralık 1948'de Genel Kurulun Paris'te yapılan oturumunda kabul edildi. Oturumda, 6 sosyalist ülke çekimser kaldı. Bildiri, bu ülkeler ile Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği dışında kalan ülkelerin oylarıyla kabul edildi.

Bildirgeye imza atan devletlerin insanın doğuştan sahip olduğu, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikteki temel hakları tanımlayıp koruma altına almalarıyla, insan hakları kavramı ilk kez ulusal sınırları aşarak evrensel boyut kazanmıştı…

Nedir insanın hakları? Bu bildiriyle, yalnızca demokratik anayasalarla tanınan temel medeni ve siyasi haklar değil, ekonomik, toplumsal, kültürel haklar da genel tanımlarla belirli hale gelmiştir. İlk grup haklar arasında, yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği gibi haklarla birlikte, keyfi tutuklama, hapis ve sürgünden korunma, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adil ve kamuya açık olarak yargılanma hakkı ile düşünce, vicdan, din, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri bulunur.

Hükümetler, Bildirge'de belirtilen insan haklarının evrensel ve etkili bir şekilde tanınmasını ve gözetilmesini güvence altına alan ilerici tedbirlere kendilerini ve insanlarını taahhüt ettiler.

Yasal olarak bağlayıcı olmasa da Bildiri, 1948'den bu yana çoğu ulusal anayasada kabul edilmiştir veya etkilidir.

Bir anlaşma olmasa da Bildirge, tüm üye devletleri bağlayan Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan “temel özgürlükler” ve “insan hakları” kelimelerinin anlamını tanımlamak amacıyla açıkça kabul edilmiştir. Bu nedenle, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Birleşmiş Milletler'in temel kurucu bir belgesidir. Bildirge hükümetler, akademisyenler, savunucular ve anayasa mahkemeleri ve tanınmış insan haklarının korunmasına ilişkin ilkelerine itiraz eden kişiler tarafından geniş bir biçimde atıfta bulunulmaya devam etmektedir. Ayrıca bu bildirgede uluslararası hukukta ilk kez, bildirgenin önsözünde “hukukun üstünlüğü” terimi kullanılmıştır.

***

İnsan hak ve özgürlüklerini koruma, yaygınlaştırma ve geliştirme çabası, Bildirge'nin kabulünden sonra da sürmüştür. Temel hak ve özgürlükler, birçok ulusal ve uluslararası sözleşme ve denetim düzeneğine konu olmuştur. İnsan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü, günümüzde demokrasinin temel göstergeleri durumuna gelmiştir.

Türkiye’de durum nedir? Teorik olarak ülkemizde insan haklarına saygı öncelikle Anayasa'dan kaynaklanan bir yükümlülüktür. Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir ve bu özellikler, Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez niteliklerindendir.

İnsan haklarının korunması ve daha da ileriye götürülmesi konusunda öncelikli sorumluluk Devlet’indir. Bu alandaki gerçek başarının anahtarı ise, Devlet’in yanı sıra, sivil toplumun, basın ve yayın kuruluşları ile tüm bireylerin hak ve özgürlük bilinci ve duyarlılığına sahip olmasıdır.

Yine teorik olarak önemli kazanımlar olan temel hak ve özgürlüklerin, bireylerce başkalarının hak ve özgürlüklerine dokunacak, bunları ortadan kaldıracak biçimde kullanılamayacağı kuralının da evrensel nitelik taşıdığı unutulmamalıdır.

Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 72. yıldönümünde, her ülkede değişik boyutlarda insan hakları sorunları yaşanmaktadır. Uluslararası kamuoyunun başta göçler ve dünyamızın kimi bölgelerinde yaşanan açlık konusundaki duyarsızlığı ve süregiden savaşlarda en temel insan hakkı olan yaşama hakkının hiçe sayılmakta olması, üzücü ve düşündürücüdür.

Küreselleşen dünyada, her alanda sorunlarla mücadele artan biçimde ortak çaba ve işbirliği gerektirmektedir. İnsan haklarının geliştirilmesi, korunması ve yaygınlaştırılması için de uluslararası örgütler, ülkeler, kurumlar ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi kaçınılmazdır.

“Yeni İnsan Hakları” da çok önemli. Bir yazımı da yeni, ikinci, üçüncü, dördüncü dereceden insan haklarına ayırıp tartışacağım.

Kutlamaya ne kadar hakkımız olduğunu bilemiyorum ama İnsan Hakları Günü kutlu olsun!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz