MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dört beş ay daha dişimizi sıkacağız…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
18 Kasım 2020 Çarşamba

Dört beş ay daha dişimizi sıkacağız…

Alınan yeni önlemlerin; günlük 80 binlere ulaşan olgu sayısı ile yeterli olacağını düşünmeyen taraftayım. Nisan-Mayıs aylarında olduğu gibi daha keskin tedbirlerin alınmasının bu ülkenin sosyolojik dokusunun da zorunluluğu olduğunu düşünüyorum.

Aşı çalışmalarında görünen o ki 4-5 ay daha dişimizi sıkarsak bu belayı önemli ölçüde aşmış olacağız. Salgın başladığında “İnfodemi” başlıklı bir yazı ile dezenformasyonlara dikkat çekmiştim. O sıradaki kötücül haberler yağıyordu her yerden. Yalan yanlış, kaynağı belirsiz haberler. Bir grup kötümser insanın ruh hallerini başta sosyal medya olmak üzere çeşitli alanlardan yansıtmasına tepkiydi bu yazı. Kötümserlerin hakkından geldik ama şimdi de aşı üzerinden inanılmaz bir “infodemi” yaratılmaya başladı.

Çoğunlukla bilinir ama bir kez de buradan yazayım; kapitalizmde altın kural “piyasaların satın almasıdır”… Çin ve Rusya kökenli aşıların “icadını” çok da umursamayan başta New York Borsası olmak üzere hisse senedi piyasalarının BioNTech-Pfizer ve Moderna tarafından geliştirilen aşıyı coşkuyla karşılaması işin ciddiyetinin önemli bir kaynağıdır. Bizim de ciddiye almamız gereken bir durumdur bu.

Her gün olduğu gibi bu sabah da bizim gazetelere ayırdığım 15 dakikadan sonra 2 saatlik ciddi Avrupa ve ABD gazetelerini kıraat sürecinde gördüm ki; ABD’li ilaç firması Pfizer, Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech ile geliştirdiği koronavirüs aşısının pilot dağıtımına ABD’nin dört eyaletinde başlamış. Özlem Türeci ile kocası Uğur Şahin’in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech’in geliştirdiği yeni tip korona virüse karşı aşının pilot dağıtımına başlanmış olması çok değerli bir haber.

Haber New York Post’un… New Mexico, Rhode Island, Tennessee ve Texas eyaletlerinin büyüklük, nüfus çeşitliliği, bağışıklık yapısının göz önüne alınarak seçildiği, farklı kent ve kırsal alanlardaki insanlara ulaşılmasının hedeflendiği anlaşılıyor.

İkinci iyi haberin kaynağı da zaman zaman çok kızdırıcı işlere imza attığını bildiğimiz bir şirketten geldi malum... ABD’deki Moderna şirketi tarafından geliştirilen potansiyel aşını yüzde 95 etkili olduğu açıklanmıştı. Haberi “Harika bir gün” açıklamasıyla duyuran Moderna’nın geliştirdiği aşı, denemelerin son aşamasında 2 doz şeklinde 30 bin kişi üzerinde test edilmişti. Aşının bu yılın sonunda Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından da onaylanması bekleniyor.

Bu iki şirketin haberleri covit-19 illetinden kurtulma ümidi yarattı ve piyasalar tarafından satın alındı. Peki bu iki şirketin aşılarının Ruslarla Çinlilerden farkı ne?  Bunu dört gün merak ettikten sonra cevabını, Haber Türk / Teke Tek programına beş kişi ile katılan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’dan öğrendim.

Özetlersek; Hem BioNTech hem de Moderna “piyasaya sürülmüş bir aşı” geliştirmede hiç kullanılmamış RNA teknolojisini kullanıyor. Amaç vücudun kendi hücrelerini aşı üreten yapılar haline getirmek. Aşı, hücrelere corona virüsü proteinlerinin kopyalarını ürettiriyor, bu da koruyucu antikorların üretilmesini sağlıyor. Bu da çok kısa bir sürede yüzmilyonlarca aşı üretilmesini sağlıyor.

Şu bilgileri de ekleyeyim; Pfizer BioNtech işbirliğinde geliştirilen aşı ile benzer bir teknoloji kullanılarak geliştirilen Moderna aşısı da virüse İspanyolca 'korona' yani 'taç' adını veren sivri uçların sentetik olarak laboratuvar ortamında üretilmesini hedefliyor. mRNA olarak bilinen ve virüsün sivri uçlu proteinlerini taklit eden genetik maddeler insan vücuduna zerk edildiğinde çoğalmaya başlıyor ve bu şekilde bağışıklık sistemini tetiklemesi hedefleniyor. Her iki aşının da etkin olabilmesi için birkaç hafta arayla iki doz uygulanması gerekiyor.

Öte yandan bu aşı ucuz bir şey değil. Aşıya erişimin zorluğu karşısında Moderna pandemi bitene kadar aşının patent hakları ile ilgili dayatmada bulunmayacağını açıkladı. Bu sayede aşının Çin ya da Hindistan gibi üretici ülkelerde daha düşük fiyata üretilmesinin önünün açılabileceği belirtiliyor.

Öte yandan bugün yarın Oxford-AstraZeneca işbirliğnden de iyi haber gelebilir.

Ve ben hâlâ Türkiye’deki çalışmalardan da olumlu sonuç alınabileceği kanısını koruyorum.

Rus Gamaleya Enstitüsü’nin geliştirdiği aşıya rağmen Rusya’da yaşanan olgu patlaması soru işaretlerini de peşi sıra getiriyor. Çin'de de pek çok şirket aşı üretiyor. Bu firmaların klinik testlerinin ne aşamada olduğuna ilişkin ortada net bir veri olmasa da Çin hükümeti aşının insanlara yapılmasına izin veriyor. Çin'de pek çok kişi özellikle yurt dışındaki okullarına geri dönmek isteyen öğrenciler özel şirketlerin ürettiği aşılardan kullanıyormuş. Şirketlerden biri olan Sinopharm bugüne kadar 350 bin kişiye klinik deneyler dışında aşı satmış. Çinli firma Sinovac'ın aşısı Türkiye'de de denendi ama geniş bir rapor okuyamadık bu konuda…

Bütün bu bilgilerden sonra bazı milletlerarası yalancıların bu aşılara karşı yazdıklarının bizdeki medyada da ciddiye alınmasını anlamıyorum. Uzun yıllar gazete yöneticiliği yaptım adı bilimle yan yana anılsa da bu türden salatalıkların iddialarını yayınlamak için en az 2 yerden doğrulatma isterdim. Bir de salatalığın bilim geçmişine bakardım. Türkiye’de de deprem ve salgın konusunda epey bir yalancı tanıdık… Neyse…

***

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un konuşmasından aldığım notları yazayım şimdi de…

HIZ MÜKEMMEL: Her iki aşı da kendini imha eden ve hedeflenmiş bir şekilde güzelce istenilen bu yönüyle size, bağışıklık sisteminize eğitim veren bir sistem kullanıyor. Dünyada 12 tane aşı geçti Faz 3 aşamasına, bütün yolu 8 ayda kat etti bu aşılar. Bunun nedeni bilim insanlarının virüsün kimlik kartını, virüsün genomunu 8 gün içinde ortaya koymaları. Bu sayede aşı çalışmaları hız kazandı. Hatırlar mısınız aşıda ilk insan çalışmasını? Seattle’de bir kadın aşı yaptırırken bir görüntü var hepimizin hafızasında, Mart ayında, o kadar erken başladı ve 8 yılı 8 ayda geçti Faz 3’e geçenler.

GÜVENLİK KUŞKULARI: Faz 3’e geçenlerin hepsi aslında hem etkinlik hem de emniyet konusunda şüphelerimizi epeyce giderdiler. Yoksa Faz 3’e geçemezlerdi. Bütün bunlar aslında şeffaf bir şekilde ve dünyanın gözü önünde oluyor. Şöyle ki; hem Moderna’nın hem de BioNTech’in aşısı ikisi de bütün protokollerini taslaklarını kamuya açık bir şekilde ortaya koydular. İsteyen açıp girebilir ve görebilir. Dünyada her şey o kadar göz önünde ve titizlikle yürütülüyor ki anında aşı çalışması durduruluyor.

AŞI DERDE ÇARE OLACAK MI?: Aşı bugünden yarına derdimize çare olabilecek değil. Aşının oluşturacağı antikorlar doğal bağışıklığın oluşturduğu antikorlarla aynı değildir. Doğal bağışıklık da aşı bağışıklığından iyidir cümlesini de kabul etmiyorum. Çünkü Human Populamion Virus aşısı diye kanser önleyici bir aşımız var bizim. O hastalık, bizde oluşan antikorlara rağmen kendi oluşturduğumuz bağışıklık yetmezken, geliştirdiğimiz aşıyla kanseri önleyebiliyoruz. (Rahim ağzı kanseri) Bu bir teknolojik gelişme, bunu üç boyutlu olarak algılamamız lazım. Aşı bilimi bir bilim, bunu enfeksiyoncu da yapabilir, mikrobiyolog da yapabilir, her branştan insan yapabilir... Ama aşı bilimine gönül vermiş, bütün hikayeyi bilen ve bunun sadece bir molekülden olmadığını bilen olmak lazım.

PCR TESTLERİ: Bizim başlangıçtan beri bulduğumuz ve sürdürdüğümüz test yani PCR testi aslında fiktif sorunları olan bir test. Dünya tarihi boyunca ilk defa bir PCR testi hastalığın hem tanısında kullanılıyor hem izlemede hem de aktif vaka taramada kullanılıyor. Aslında test konusunda çok daha gelişmiş ve iyi şeyler olmalıydı elimizde. Aslında biz hepimiz tedavi edici hekimlik tarafında kaldık. Bize tedavi edici hekimlik konusunda en çok yön gösteren İngiltere ve Amerika gibi ülkelerdi. Her ikisi de salgın sürecini çok kötü yönettiler doğrusunu isterseniz ve yönsüz kalındı gibi oldu, sanki dünyanın kutup yıldızı olarak seçtiği tıp bilimini yöneten ülkelerin buradaki dağınıklığı ve politik olarak kötü yönetilmiş süreçleri dünyaya da çok vakit kaybettirdi. Bir ilaçla mesela aylarca vakit kaybettik. Etkisiz olduğunu söylemek için vakit kaybettik.

AŞI BİR ÇIKIŞ MI? : Evet. Önümüzdeki kışa bizi rahatlatır mı? Kesinlikle evet. 2021 kışı. Aşı hayatın anahtarlarından biridir. Aşı öncelikle sağlıkçılara okul çocuklarına, öğretmenlere yapılarak hayatın anahtar alanlarını açmalıyız. Ama biz virüsü bu bulaşma hızında tutarsak Türkiye’de aşılamamız gereken popülasyon yüzde 90. Virüsün bulaşma hızını indirmiş olan Çin’de aşılanması gereken popülasyon ise yüzde 30 olacak, Almanya’da yüzde 40 olacak. Onun için Türkiye’de bulaşma hızını yüzde 60 kadar azaltmamız lazım.

***

Bir süredir “bağışıklık yapısı” üzerine okuyorum. Edindiğim bilgilerle spekülasyon yapabilecek bir noktaya gelirsem yazacağım.

Başta da yazdığım gibi şimdi 4-5 ay dişimizi sıkma zamanı…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz