MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnsani gelişmede 187 ülke arasında  90. olmuşuz!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
5 Ağustos 2014 Salı

İnsani gelişmede 187 ülke arasında 90. olmuşuz!

Yazın kavurucu sıcağında gerçeklerden kaçmak olası mı? Bana ne, ilgilenmiyorum diyebilir miyiz? Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) 2013 yılı için hazırladığı raporun Türkiye ile ilgili kısmını özetleyerek görüşünüze sunmak istedim.
 Milli Gelirde,dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi olmuşuz, bununla bir kesim politikacılar, medya mensupları ve sermaye örgütleri övünüyor.
Bununla birlikte,Milli Gelir bir ülkede yaşayan yurttaşlar arasında mal ve hizmetler tüketiminin nasıl dağıtıldığını göstermiyor. Ancak ülkelerin güç ve toplumsal birliği, milli gelirin ne ölçüde eşit dağılımı ile birlikte ölçülüyor. Biri yer, diğeri bakar, kıyamet ondan kopar deyişi unutulmamalı.
Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) 2013 yılı için hazırladığı rapor bize ışık tutuyor (www.undp.org.tr,erişim tarihi; 5 Ağustos 2014)
Raporda, milli gelirin ne ölçüde eşit dağıtılması gerektiğini bildiren birçok ölçüt var. Bunlar arasında; İnsani Gelişme Endeksi (İGE),Eşitliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE),Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇBYE) ve Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi (TCEE) gibi ölçütler öne çıkıyor.
EŞİTSİZLİK  ENDEKSİ’NDE TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ LİGDE
Birleşmiş Milletler’in hazırladığı iki insani gelişme endeksi söz konusu. Bunlarda birincisi, İnsani Gelişme Endeksi, ikincisi ise Eşitliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi.
İGE’ de 187 ülke arasında 90’ıncı  sıradayız. Bu endeksin hesaplanmasında, uzun ve sağlıklı yaşam, eğitim olanaklarına erişim ve uygun bir yaşam standardı gibi üç temel ölçüt göz önüne alınmış. Ancak burada ortalamalardan yararlanılmış, bir başka deyişle ulusal gelirin eşitçilik temelinde gerçekleştirildiğini varsayan bir yöntemle hesaplama yapılmış. Bu nedenle gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
BM, bu yanıltıcı durumu gidermek için EUİGE’yi geliştirmiş. Bu endeksin hesaplanmasında, birinci endeksteki ölçütlere ek olarak, anılan hizmetlerin toplumda nasıl dağıtıldığı da dikkate alınmış. EUİGE’de Türkiye’nin puanı ve yeri daha da geride. Burada önemli bir nokta var. İGE ile EUİGE arasındaki fark oldukça büyük. Bu fark, Türkiye’de gelişmenin dengeli bir şekilde seyretmediğini, milli gelir dağılımının oldukça adaletsiz olduğunu gösteriyor. EUİGE olarak Türkiye Orta Düzey ülkeler, örneğin Latin ve Orta Amerika arasında bir yere sahip.
YOKSULLUK ENDEKSİ’NDE TÜRKİYE NAL TOPLAMIŞ
Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi ise, eğitim, sağlık ve diğer yaşam koşullarındaki yoksulluk düzeyini gösteren bir ölçüt. Rapora göre, Türkiye nüfusunun yüzde 19’u yoksulluk sınırında. Bir başka deyişle neredeyse beş kişiden biri yoksul. Türkiye, yoksulluk endeksinde dünyanın en kötü durumda ülkelerinden biri.
Brezilya ile Türkiye’nin ÇBYE’leri aynı. Hani Brezilya da dünyanın yeni parlayan ülkeler arasında sayılmıyor mu?
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi(TCEE) ise, üreme sağlığı, anne ölüm ve yetişkinlerde üreme oranları, kadının parlamentodaki sandalye sayısı ve her iki cinsiyetin orta ve yüksek öğrenim görme oranı ile her iki cinsiyetin istihdam piyasasına katılım oranları dikkate alınarak hesaplanıyor.
Türkiye,0.366’lık TCEE puanı ile 148 ülke arasında 68’inci sırada.
Türkiye’de parlamentodaki sandalyelerin yüzde 14,2’sinde kadınlar oturuyor. Orta ve yüksek eğitim görmüş olanların oranı ise kadınlarda yüzde 26,7,erkeklerde yüzde 42,4.
Türkiye, bu sıradaki yeriyle üreme sağlığı ve eğitim düzeyiyle Orta Düzey gelişme grubunda. İşgücü ve siyasete katılımda ise düşük düzeyde. Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitsizliği açısından Arap ülkelerine benziyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN GÖR DEDİĞİ
Kimsenin kimseyi kandırmaya hakkı yok. Birleşmiş Milletler’in hazırladığı rapor bize çıplak gerçekleri gösteriyor. Kısaca;
•             Türkiye, eşitsizlik endeksinde üçüncü kümede,
•             Yoksulluk endeksinde en yüksek puana sahip ülkeler arasında,
•             Kadının toplum içinde yeri yüz kızartıcı bir durumda.
Özetle; Türkiye dünyanın en büyük 17’inci büyük ekonomisine sahiptir deniliyor. Bununla birlikte bu büyüklüğün dışa bağımlı sıcak para girişinden kaynaklanması, ödemeler dengesinin sürekli açık vermesi, iç ve dış borçların çok yüksek düzeyde oluşu, bankacılık, sigortacılık ve organize gıda sektörlerin yabancıların denetiminde olması görmezlikten geliniyor. Salt milli gelirin büyüklüğü, Türkiye’nin toplumsal sağlığının iyi olmasını göstermiyor. Büyük ekonomi demek, aynı zamanda eşitlikçilik temelinde işleyen sağlık ve eğitim sistemine, düzgün insan ilişkilerine, düzgün kent yapılarına, kısaca iyi çalışan bir sistemi yaratan bir ekonomi demektir. Bu nitelendirmelere Türkiye ne kadar yakındır ya da uzaktır?
Birleşmiş Milletler’in 2013 yılı için bildirdiği insani gelişme endeksleri bunun en somut göstergeleridir. Bunun nedeni, milli gelirin eşitlikçi bir şekilde dağıtımını sağlayan ekonomi politikalarından yoksunluğudur. Ortaya çıkan durum, dışa bağımlı yeni-liberal olarak adlandırılan politikaların sonucudur. Türkiye’de yeni-liberal politikalarla özelleştirmeler yapılmış, devletin ekonomideki payı neredeyse sınırlanmış, ancak sermayeye para aktarmanın yolları açılmıştır. Emek kesimi unutulmuştur. Emek-sermaye çelişkisini perdelemek için dinsel ve etnik çelişkilerin ortaya çıkarılmıştır.
Türkiye’de insani gelişmenin daha eşitlikçi bir duruma dönüştürülmesi:
  • Toplumsal mücadelenin sınıf temeli üzerinden yapılmasından,
  • Yerli kaynaklara dayalı üretim yapan planlı bir ekonomiden
  • Ve eğitim düzeyi yüksek bir toplum oluşturulmasından geçiyor.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz