Erdoğan’ı desteklemekten öte hiçbir sorumluluk ve kaygı taşımayan İslamcı-muhafazakâr-liberal aydınlar cephesi ve genelinde AKP medyası, bütün inandırıcılığını yitirdi; neo liberal fakat aynı zamanda İslami mülahazalarla, postmodern saçmalıyorlar.
İslamcı cenahın sözüm ona entelektüelleri, malum %45’i Erdoğan’a kilitlemek için çıkarıldıkları tv ekranlarında, kapitalizm ve sosyal sınıflar üzerine marksian (bunu utangaç Marksist olarak da anlayabilirsiniz) yorumlar yapıyorlar. Eskinin devlete kafa tutan protest halleri… Modernist diskur ve Batı felsefesiyle harmanlanmış İslamcı postmodern düşünceler... “Deve desem deve değil, kuş desem kuş değil.” Saatlerce konuşuyorlar ama hiçbir şey söylemiyorlar. Nasıl söylesinler, altı üstü Erdoğan’ı destekliyorlar!
İslamcı cenahın entelijansiyası, 11 yılda Türkiye’nin değiştiğine inanıyor. Çok naifler… Ya da çok uyanıklar… Ceberut devlet ve bürokratik zulüm aynen sürerken, askeri vesayetin yerine İslamcı vesayeti geçirmek değişimse, ona bir sözüm yok.
AKP yandaşı yazarçizer tayfası, hem Erdoğan’ı destekliyor, hem de kapitalizme atıp tutuyor; O Erdoğan ki hayatında bir dakika olsun kapitalist sisteme karşı durmamıştır.
Erdoğan’ın kimi kapitalistlerle girdiği çıkar çatışmasını, sistemle kavga etmek gibi algılıyor olabilirler; bunu da naifliklerine vermek gerekir.
İktidar yanlısı gazeteciler, yazarlar ve aydınlar, tv’de yaptıkları her programda, mutlaka ”eski Türkiye, yeni Türkiye” ayrımını yapıyorlar; Erdoğan’dan önce, Erdoğan’dan sonra… Onların miladıdır, Erdoğan; Nasıl olmasın, onun sayesinde hem cepleri para gördü, hem de şöhret oldular!..
Erdoğancı medyatik aydınlar çıktıkları her programda, 12 Eylül cuntasında olduğu gibi, “2002 öncesine mi dönmek istiyorsun!” tehdidini sallıyorlar. Cuntacılar da, “12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun!”dediğinde, bu tehdidi algılar, başımıza geleceklerden kendimizi korumak için susardık. Oysa darbeyle birlikte öyle kötü şeyler yaşanmaya başlamıştı ki, bir süre sonra, herkes 12 Eylül öncesini arar olmuştu.
Bugün yaşadıklarımız, 2002 öncesini mumla aratıyor. %45’in bütün bu olan bitene razı olması gerçeği değiştirmiyor; Türkiye hiç olmadığı kadar kötü yönetiliyor. Hal böyle olunca, %45’in desteğinin demokrasiye getirdiklerinden ziyade götürdükleri öne çıkıyor. Zaten iktidarın yandaşı basın ve aydınların son yıllarda bütün yaptığı, AKP yönetiminin demokrasiden götürdüklerini örtbas etmek.
Eskiden İslamcı entelektüelleri önemserdim, söylediklerini ciddiye alırdım. Ne var ki Erdoğan’ın iktidar çevrelerinde neo liberal bir projenin cüzüne dönüşen bu münevveran tabaka, gün be gün çaptan düştü. İktidarın nimetlerinden sonuna kadar yararlanan eskinin İslamcı entelektüelleri, şimdinin ise entelleri, yaşadıkları tatlı hayatın bedelini, basında ve tv’de söz cambazlığı yaparak ödüyorlar. Onlar artık entel oldular, entel dantel işlere bakıyorlar. Hayat işte!
Bir zamanların mazlumlarıydılar, binyılın başında iktidara geldiler, 11 yılda zalime dönüştüler. Bu dönüşüm, köksüzlüklerinin karinesidir.
Yüzyıllık ezilmişlik, mazlumları bilge yapmamış; Başlangıçta, sistemin yeni efendileri olarak intikam almaktan başka muratları yoktu; Şimdi ise, sahip oldukları dünya nimetlerini, servetlerini kaybetmekten korkuyorlar. Ve sırf bu nedenle daha da zalim oldular; tıpkı geçmişte çok kızdıkları insanlara benzediler. Kapitalistlerle aşık atmak zordur, adamı böyle parasını ödeyip hizaya sokarlar.