MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İsmet Paşa Spartaküs’e ne dedi?
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
14 Ekim 2018 Pazar

İsmet Paşa Spartaküs’e ne dedi?

Sevmek zorunda değilsiniz…

Ama gerçeğe sadık kalmak zorundasınız.

Bu hepimiz için geçerli…

Kişisel ikballer ile…

Siyasi hedeflerle...

Kişileri karalayamazsınız.

Tarihi çarpıtamazsınız.

Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kahramanları rencide edemezsiniz.

Misak-ı Milli sınırları için hayatlarını ortaya koyan…

Cumhuriyeti kuran kadrolar…

Türkiye’nin ortak paydasıdır.

Hafızamızdır, kalbimizdir, onurumuzdur.

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarını…

Aklınız, bilginiz ve samimiyetiniz yetiyorsa…

Elbette ki tartışılabilirsiniz.

Elbette ki eleştirilebilirsiniz.

Ama tarihi değerlerimizi kötüleme modası kapsamında....

Her şey akla gelirdi de…

Milli değerlerimizin…

Gerçek devlet adamlarının...

Amerikancı olmakla suçlanacağı...

Doğrusu akla gelmezdi.

***

Aslında bu tür yanlışlar…

Toplum vicdanını yaralarken…

Kahramanlarımıza olan sevgimizi, saygımızı perçinliyor.

Hali hazırda Yılmaz Özdil’in “Mustafa Kemal” adlı…

Herkesin en az bir kişiye hediye etmesi gerektiğini düşündüğüm…

Yeni kitabını okuyorum.

Vatanı kurtaran kadroları, isimsiz kahramanları, gözüpek vatanseverleri…Kurtuluş Savaşı’nın mimarlarının hayatlarından kesitler okurken…

Abdi İpekçi dönemi Milliyet gazetesinin...

En önemli kalemlerinden gazeteci Suat Türker’in anlattığı...

İsmet İnönü anılarını hatırladım.

Aralarında benim de olduğum çok sayıda gazeteciyi yetiştirmiş…

Atatürk sevgisi ve hayranlığıyla tanıdığım...

Paşa İstanbul’a geldiğinde onu adım başı takip eden 1960’lı yılların hızlı muhabiri Suat Türker’e...

Elinde Türk bayrağı da olduğu halde...

“Amerikan bayrağı sallamakla suçlanan” İsmet İnönü’yü sordum.Duayen gazeteci Suat Türker, İstanbul’a geldiğinde izlediği İsmet Paşa’yı anlattı...

İYİ NİYET ELÇİSİ SPARTAKÜS

“Hey gidi hey… Paşaya Amerikancı diyorlar. Bizler muhabirlik anılarımızı anlatırsak herhalde bu yakıştırmanın ne denli isabetsiz olduğu ortaya çıkar. Başbakan İsmet İnönü, 1963 kanlı Noeli’nde Kıbrıs’ta Türklere karşı girişilen saldırıların ertesinde ünlü açıklamasını yapmıştı: “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de onun içinde yerini alır...” Amerika ile ilişkiler oldukça gergindi... Dönemin Türkiye’de de çok popüler olan Hollywood yıldızı Kirk Douglas Türkiye’ye gönderildi. Amerikan starlarının böyle misyonları da vardı. Amaç Kıbrıs konusunda Türk toplumunda doğan tepkiyi ve İnönü’yü yumuşatmaktı. Ünlü 'Spartaküs' filminin başarılı oyuncusu Kirk Douglas “İyi Niyet Elçisi” olarak ülkemize geldi. Türk halkına Amerikan halkının selam ve dostluğunu iletecek, ortamı sakinleştirecekti.


Geldiğinden son anda haberimiz oldu, az daha haberi atlayacaktık. Hemen peşine düştük. Kirk Douglas'ın bindiği araba İstanbul’un Taşlık semtine doğru gidiyordu. Hemen hızlandık. Çünkü İsmet Paşa  Taşlık’taki evinde kalıyordu. Düşündüğümüz doğru çıktı, Amerikan konsolosluğunun arabası paşanın evinin önünde durdu. Arabadan enerjik tavırlarla ünlü artist Kirk Douglas atladı. Abartılı şekilde Türk Amerikan dostluğundan bahsediyordu. Ben Kirk Douglas'ı daha iri yarı sanıyordum. Pek öyle değilmiş diye düşünürken Kirk Douglas, “İsmet Paşa’yı ziyaret edeceğim” dedi. Birkaç basamak çıkıp evin kapısında durdu. Konsolosluk görevlisi kapının zilini çaldı. Kapı  beklenen sürede açılmadı. Bir daha çaldı. Bu sırada Kirk Douglas da Türk Amerikan dostluğundan bahsetmeye devam ediyordu. Sonunda kapı açıldı. Yüzünü göremediğim bir görevli güzel bir İngilizce ile “İsmet Paşa sizleri kabul edemeyecek” dedi ve kapıyı sert bir şekilde kapattı. Hepimiz donduk kaldık. Spartaküs filminin kahramanı sanki biraz daha küçüldü. Arabaya binip uzaklaştı.

Daha sonra İsmet Paşa ve Kirk Douglas başka bir resepsiyonda biraraya geldiler, el sıkıştılar. Douglas, "Gerçek dünyayı yöneten bir kişiyle görüşmek, hayal dünyasının bir kişisi için büyük onur" diyerek jest yaptı.  İsmet Paşa da, son derece diplomatik ince bir üslupla “Sanatçılar birbirleriyle her yerde karşılaşabilirler” yanıtı verdi. Kirk Douglas iki gün boyunca İstanbul’da kaldı. Şan sinemasında halkla buluşmasında ise protesto içerikli yuhalamalarla karşılaşarak Türkiye’den ayrıldı.    

PAŞANIN ÇİVİLEME ATLAYIŞI
İsmet Paşa genellikle  yaz aylarında İstanbul’a gelir, denize de girerdi. Denize  “çivileme” atlayışları meşhurdu. Paşa çivileme yapmak üzere bir sandala biner açılırdı. Biz gazeteciler de ikinci bir sandalla onu takip eder, çivileme atlayışta  ayağı suya değmeden havada resmini çekerdik. Paşanın mayosu da ilginçti, bir omuzundan askılı uzunca bir mayoydu. Yaşı bir hayli ilerlemesine rağmen bu programı aksatmazdı.

Her yıl Mevhibe hanımla Ankara'dan trenle gelirdi. Yataklı vagonda normal vatandaş gibi yolculuk yaparlardı. Biz Pendik tren istasyonunda paşanın trenini beklerdik. Tren gelince vagona binip paşaya “Hoş geldiniz” der sorular sorardık. Aşağı yukarı hepimizi tanırdı. Bir defasında paşa bana “Yanındaki kim” diye sordu. Şaşırmıştım,  foto muhabiri arkadaşım dedim. Paşa daha sert bir tonla “Niye tıraş olmamış?” dedi. Ardından ekledi, “Ben harp meydanlarında bile her sabah kalkar kalkmaz tıraş olurdum.” Sonra başka konulara geçti. Arkadaşım çok utandı.


Paşa Maltepe'de meşhur 'çivileme' atlayışlarını yaptıktan sonra Heybeli Ada’daki evine giderdi. Burada da zaman zaman ormanlık alanda yürüyüşe çıkardı. Biz de takip ederdik. Paşanın doğaya karşı müthiş ilgisi vardı. Bitkileri, ağaçları tanıyor, ne işe yaradıklarını çok iyi biliyordu. Birden durur içimizden birine “Bu ne ağacı” diye sorardı. Fazla ısrar etmez ağaçla ilgili tüm bilgileri bize anlatırdı. Sanki botanik alimi gibiydi… Ailesine de çok titizlenirdi. Bir yaz günü Altan Erbulak telaşla geldi, “Paşa bizden önemli bir bilgi öğrenmemizi istedi” dedi. Paşa torununu merak etmişti. Hasta demişler fakat ne olduğunu söylememişlerdi. Ciddi bir hastalıksa bunu benden saklayabilirler, ne olduğunu öğrenin diyordu paşa. Biz de gittik araştırdık, torununun basit bir soğuk algınlığı geçirdiğini paşaya bildirdik. Gerçekten çok mutlu oldu. İsmet Paşa harp meydanlarından da yakından tanıdığı ülkesinin insanına ve ailesine çok düşkün bir vatanseverdi.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sarı Çizmeli Memed'A.
 16 Ekim 2018 Salı 13:05
Son zamanlarda Mustafa Kemal ATATÜRK'e, İsmet İNÖNÜ'ye ve adlı/adsız, asker/sivil tüm mücadele arkadaşlarına karşı her fırsatta hayasızca saldırılar yapılıyor... Aslında O BÜYÜK İNSANLARI savunmamıza hiç ama hiç gerek olmadığı gibi ONLARIN da savunulmaya gereksinimleri yoktur; çünkü başta Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti ve çağdaş devrimleri olmak üzere tüm eserleri ortadadır... Ancak, illa da savunmak gereksinimi duyuluyorsa, sözü büyük düşünür Mevlana'ya bırakmak yerinde olur düşüncesindeyim: "Suskunluğum asaletimdendir, Her lafa verilecek bir cevabım var, Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, Bir de söyleyene bakarım adam mı diye...”
 Aysegül
 15 Ekim 2018 Pazartesi 07:53
Okuması gerekenler bu yazıları okusalar,sorun bitecek ama...
 Sureyys Ongel
 14 Ekim 2018 Pazar 10:16
Gune bu yaziyla başlamak cok guzeldi Handazecim eline sağlik.Gençlerimizin bu gibi bilgilere çok ihtiyaci var.Bu gencler arasinda bende varim.Sevket Sureyya Aydemiriin Ikinci Adsmini okumustum yeniden okuyorum.Metin Tokerin Ismet Pasayla anilari da Inonuyu tanimama yardim etmisdi.Sevgiyle kaliniz.Konyadan selamlar
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz