MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Koalisyon satrancı…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
11 Temmuz 2015 Cumartesi

Koalisyon satrancı…

Kim kiminle neden koalisyon yapar yahut yapmaz. 7 Haziran sandığından çıkan sonucu okumaya devam ediyoruz.
Malum sandıktan koalisyon yani uzlaşı çıktı.
Ama kimin kiminle uzlaşacağı meselesi hala yanıt arıyor.
AK Partisiz bir koalisyonun mümkün olmadığını seçim gecesinden başlayarak tekrarlıyorum.
Dahası AK Partisiz koalisyon arayışlarını ‘demokratik romantizm’ olarak niteliyorum.
Neyse ki Türkiye bir süre sonra romantizmi bırakıp gerçeklerle yüzleşti. Ve bizim seçim gecesi altını çizdiğimiz noktaya geldi.
O zaman yanıtını aradığımız soru biraz daha netleşiyor.
AK Parti kiminle uzlaşacak? Yahut uzlaşmayacak?
AK Parti’nin en rahat uzlaşacağı partinin MHP olduğunu, bunun ‘ortak tabanla’ ilgisi olduğu kadar yakın gelecek planıyla da ilgili olduğunu savunduk.
Çünkü AK Parti’yi idare eden mantığın bu ortaklığa sıcak bakmasının altında orta vadede MHP’yi ‘ham yapma’ planının olabileceğini, Bahçeli’nin ‘ipe un seren’ direncinin biraz da bu nedenle olabileceğini vurgulamaya çalıştık bu sütunlardan. 
Bahçeli, uzun bir süredir iktidara hasret tabanında olası AK Parti koalisyonunda siyasal bir heyelan olabileceğinin farkına varmış görünüyordu.
Ama yaptığı ‘fedakârlık yaparız’ başlığıyla haberleştirilen son açıklama ‘kırmızıçizgilerin’ giderek ‘pembeye’ dönmeye başladığı algısı yarattı kamuoyunda. Sanıyorum tabanın ve de kırmızı plaka hayali kuran vekillerin ‘iktidar baskısını’ ziyadesiyle hissetti Bahçeli… Ve daha fazla direnemedi.

Öyle bir noktaya gelindi ki,
MHP ile CHP koalisyon satrancında birbirleriyle rekabet ediyor şu anda... Kırmızı plaka yarışında AK Parti ile ortaklık kurmak için gizli bir hamle savaşı yaşanıyor sanki.
Bu yarışı tetikleyen Saray’dan gelen ‘erken seçim’ restinden çok adı geçen üç partinin lideri için de koalisyonun bir nevi kurtuluş olması…
Kimse kusura bakmasın gerek TBMM oylamasındaki ‘boş oy hamlesi’ gerekse son süreçte kurmaylarının ipe-sapa gelmez açıklamalarıyla Bahçeli de topun ağzına geldi. Tabanın ve de teşkilatın gözünden düştü.
Kılıçdaroğlu’na dair başından bu beri aynı noktadayız.
Ya koalisyon ya kurultay!
Kurultay olursa yüzde 25’in hesabını vermekte zorlanacaktır Kemal Kılıçdaroğlu…
Ve Davutoğlu…
Saray’ın gölgesinde kalan ve içten içe siyasal bağımsızlık mücadelesi veren Davutoğlu için de koalisyon iyi bir seçenek…
AK Parti-HDP’yi son çare olarak görüyorum. Çünkü bu birliktelik AK Parti’nin milliyetçi damarında kanamaya yol açabilir. Ve çok ciddi kan kayıplarına neden olabilir ilk seçimde...
AK Parti-MHP’nin ortak tabanı ilk bakışta avantajmış gibi görünse de Türkiye’nin ortak tabanlı koalisyon pratiğine bakıldığında hiç de avantaj olmadığı anlaşılıyor.
Bu konuda tecrübeli bir isme danıştım.
Şimdilerde CHP İzmir Milletvekili olan Dr. Aytun Çıray, pek çok ortak tabanlı koalisyonu görmüş, yaşamış bir isim… Diyor ki; “Ortak tabanlı partiler koalisyon yaptığında içten içe rekabet başlar. Rekabetin nedeni tabanı kaptırmamaktır. Ve amansız rekabet kısa sürede kavgaya dönüşür. Ve erken seçim kaçınılmazdır”

Çıray’ın bu çıkarımına göre AK Parti-MHP birlikteliğine en çok iki yıl ömür biçilir. Zaten başından bu yana 7 Haziran sandığının ortaya çıktığı gecenin ilerleyen saatlerinden başlayarak Devlet Bahçeli’nin de gördüğü manzara buydu.
Yani burada iki yıl sonra yapılacak bir erken seçimde MHP’nin baraj sorunu yaşaması olası… Çünkü iktidarda yer aldığı için kampanyasında iktidara dönük bir eleştiri olmayacak. Yani toplamda 15 yılın tüm yanlışlarına ortak olmuş olacak.
AK Parti CHP koalisyonuna gelince;
Adı üzerinde büyük koalisyon. İş dünyası da bunu istiyor.
Türkiye’nin normalleşmesine dönük bazı adımların atılmasına olanak sağlayabilir bu birliktelik.
İyi yürütülürse her iki partiye bir dönem daha iktidarda kalma imkânı sağlar. Çünkü HDP ve MHP gibi ‘milliyetçi’ partilerin tek başına iktidar olma olanağı zayıftır. Oylarını biraz arttırsalar bile yüzde 30-40’ları bulması imkânsıza yakındır. AK Parti CHP’yi yanına alarak bir sonraki seçimde kendisini zorlama ihtimali olan tek rakibi sürecine ortak etme şansı bulur.
Yani erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde ne CHP AK Parti’yi ne de AK Parti CHP’yi eleştirebilir.
Siyasal dünyamıza yeni ve makul bir parti doğmadığı sürece büyük koalisyonun iki dönem kendini tekrarlama ihtimali vardır.
Çözüm süreci dâhil bu koalisyonun tüm sorunları çözme iradesi ve de gücü olur.
Ülkenin ihtiyacı bu formül gibi görünse de AK Parti’yi idare eden yapının istediği bu değil. Onlar en kısa sürede kaybettikleri ‘tek başına iktidarı almanın’ hesabı içindeler.
Bunun için de yeniden 3 partili yapıya dönmeye çalışacaklardır. Yani HDP ya da MHP’yi barajın altına çekmeye… Bunu gördükleri an kiminle koalisyon yapmış olurlarsa olsunlar erken seçim için düğmeye basacaklardır.
Bir nevi büyük satrançta şah çekeceklerdir. MHP ve HDP’nin mat olmamak için azami dikkat etmesi kendi hayırlarınadır. Şu anda şah çekilmeye aday ‘mat olmaya’ en yakın parti MHP görünüyor. TBMM başkanlık seçimlerindeki ‘boş oy hamlesi ve de Yusuf Halaçoğlu’nun sadece CHP’lileri değil herkesi irrite eden çıkışına benzer bir iki adım daha atarlarsa MHP’yi idare edenler… Kamyonu şarampole yuvarlayabilirler. Bizden demesi…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 YORUMCU
 13 Temmuz 2015 Pazartesi 14:24
MHP NİN HİÇBİRŞEYE İHTİYACI OLMAYACAK ÇÜNKÜ TOPLAMA YADA EMANET OYU YOK
 Baraj
 11 Temmuz 2015 Cumartesi 17:28
CHP MECLİSE SEÇİM BARAJININ %5 E İNİDİRİLME TEKLİFİNİ VERDİ. MHP DÖRT ELLE SARILSIN BU TEKLİFE ERKEN VEYA ZAMANINDA YAPILACAK SEÇİMDE ÇOK İHTİYACI OLACAK BU KANUNA.
 DOKTOR
 11 Temmuz 2015 Cumartesi 13:36
Ümit bey, tespitlerinizin çoğuna katılıyorum...Koalisyonlar farklı görüş ve düşüncelerin ortak paydada buluşması ve uzlaşması açısından çok güzel ve demokratik bir yöntem...Lakin koalisyonlar,şimdi olduğu gibi hükumet kurma aşamasında değil seçimler öncesinde yapılmalı ve seçime öyle girilmelidir...Yani seçim ittifakları seçimden sonra da kalıcı olmalıdır.Bunun için ise seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu değişmelidir.İki turlu dar veya daraltılmış bölge seçim sistemi uygundur mesela...Bu sistemde ilk turda baraj %0 olacağı için bütün partiler seçime girip kendi oylarını rahatça alabilecekler ve güçleri ortaya çıkacaktır...İkinci turda ise %50 barajı olacak...İlk turda barajı aşamayan 1.parti ile 2. parti arasında yapılacak ikinci tur seçimde ise, bahsettiğim koalisyonlar(kalıcı ittifaklar) her partinin gücü oranında,destekledikleri ilk iki partiyle yapılacak koalisyon içinde kendi aralarında yapacakları protokoller çerçevesinde temsil edilebilecekler... Böylece,kazanan parti hem %50 den büyük bir çoğunlukla ve hem de kendi içinde bir koalisyon kurmuş olarak iktidara gelecek.Bu ise hem güçlü hem de kendi içinde uzlaşmış güçlü bir hükumet demektir...Belki yanılıyor olabilirim ama,benim konu ile ilgili teşhisim ve tedavi yöntemim budur vesselam...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz