MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dün dündür…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
26 Haziran 2015 Cuma

Dün dündür…

Merhum Cumhurbaşkanı Demirel’in siyasetimize kattığı zenginlikler inkâr edilemez.
Bilhassa da veciz sözleri…
Demokrasilerde çare tükenmez!
Dün dündür, bugün bugündür…

Siyasette bir günün bazen bir saatin bile çok uzun olduğu söylenir hani!
İşte öyle bir zamanın içinden geçiyoruz.
Siyaset kurumu ve siyasetçiler bir yandan 7 Haziran’ı içselleştirmeye, anlamaya ve de hazmetmeye çalışırken bir yandan da yeni duruma göre pozisyon almak durumundalar. 
Meclis başkanlığı ve hükümet kurma/olma satrancında her gün yeni hamleler yapılıyor.
CHP’nin meclis başkan adayı Deniz Baykal…
7 Haziran’ın baş mağlubu Erdoğan’ın suskunluk günlerini bozmasını sağlayan o meşhur zirveyle siyaset sahnesinde aniden boy gösteren ve bir zamanlar ‘en genç üye’ sıfatıyla divan kurulunda yer aldığı TBMM’ye bu kez ‘en yaşlı üye’ sıfatıyla başkanlık eden Baykal, bugün büyük satrancın en gizemli, en önemli hamlesi gibi görünüyor.
MHP’nin Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu öne sürdüğü süreçte HDP’nin AK Parti’nin kurucusu, Kılıçdaroğlu’nun belgeli salvolarıyla siyasete mola vermek zorunda kalan Dengir Mir Mehmet Fırat’la yola çıkması da manidar!
Erdoğan’ın ‘meclis başkanı seçilmeden’ hükümeti kurma görevini kimseye vermem’ çıkışıyla Deniz Baykal’ın adaylığı arasında bir bağlantı var mı?
Meşhur zirvede Baykal ve Erdoğan aslında ne konuştu, neyin pazarlığı yapıldı?
Mesela, ‘Biz seni meclis başkanı yapalım, sen de partiyi/Kılıçdaroğlu’nu koalisyon için hazırla’ gibi bir öneri konuşuldu mu? 
Eğer böyle bir pazarlık olmuşsa ve de hayata geçerse… Bu 7 Haziran’ın baş mağlubu Erdoğan’ın siyasete olan müdahalesinin somut bir delili olmaz mı?
Yıllardır aynı şeyi yazıyorum, tekrarlıyorum.
Son birkaç yıldır yanlış yönlendirilse ve siyaseten çokça yanlış hamle yapsa da Erdoğan, günübirlik siyasette rakiplerinden hep bir adım önde olmayı başardı.
2007’deki ‘Ağar-Mumcu’ birleşmesi ve ANAYOL fiyaskosundan başlayarak sonraki süreçte partide görev verdiği Numan Kurtulmuş’tan Süleyman Soylu’ya kadar birçok hamle Erdoğan’ın sadece partisini değil öteki partileri de idare etme girişimlerinin sonucudur.
Kaldı ki elindeki medya gücü üzerinden gündem üstünlüğünü de sürdüren Erdoğan’ın yıllarca CHP’nin gündemini belirlediği de su götürmez bir gerçekti. Seçimlerin ardından günlerce ortalarda görünmeyen Erdoğan’ın sonra aniden Deniz Baykal hamlesiyle ortaya çıkması öyle o kadar basit bir hamle olamaz.
Ne yani Erdoğan ile Baykal’ın birer fincan kahve eşliğinde biraz 7 Haziran geyiği yapıp, meclisin açılış seremonisine dair lak lak ettiği hikâyesine inanalım mı?
Daha o gün benim aklımdan geçen şey şuydu:
- Erdoğan, Baykal üzerinden CHP’yi masaya oturtmaya çalışıyor. Baykal’ın HDP’ye dair duygularını bildiğinden ‘Bizi HDP’ye mecbur etmeyin’ deme ihtimali bile vardır.
12 yıl önce İstanbul’da boğaza nazır yaptıkları özel görüşmenin sır perdesi tam olarak aralanmamışken Baykal ve Erdoğan’ın Türkiye için en kritik seçimden sonra yeniden bir araya gelmelerine tabi ki farklı anlamlar yüklenecektir.
Bunu da en iyi siyaset tarlasında yarım asırlık emeği olan Baykal’ın bilmesi gerekir.
*
Saray’dan aldığı davete icabet etmeseydi demiyorum. Etmeyebilirdi tabi ki... O ayrı bir konu!
Ama o davete icabet ediyorsan bu türden söylentileri, yorumları da normal karşılayacaksın diyorum.
Erdoğan’ın davetine ilişkin ‘Genel Başkanı aradım’ diyor Sayın Baykal…
Kendisine sormak gerekir.
Kendi genel başkanlığı döneminde böyle bir zirveye başka bir vekil imza atsaydı mesela...
Hala yakasında CHP rozeti olur muydu yoksa çoktan disiplin sopasını yemiş miydi?
Bırakın yıllardır CHP’nin hedefindeki bir numaralı isimle özel görüşme yapmayı döneminde Baykal, parti içi rakipleriyle görüştüğü, gerekçesiyle kaç CHP’linin siyasi hayatını bitirmiştir acaba?
Genel Başkan Adayı olmayı düşleyen Zülfü Livaneli’ye destek verdiği için Alaattin Yüksel’in il başkanlığından alınıp yıllarca mahallesinden delege bile yapılmadığı, Sarıgül’e destek verdikleri için önseçim şampiyonu Milletvekili Muharrem Toprak ile Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’in disiplin soruşturmasına tabi tutulduğu, ceza aldıkları ve daha nice örnekler aklımızda...
*
Peki, Kılıçdaroğlu olan biteni neden sineye çekti?
İşte Kılıçdaroğlu’nun da pek sevdiği Demirel’in o meşhur sözü tam da burada devreye giriyor.
Dün dündür, bugün bugündür!
Değişen koşullar Kılıçdaroğlu’nun siyasi hayatını Baykal’a bağlamış görünüyor.
Yani Baykal’ın meclis başkanlığına…
Ne diyor Sayın Baykal?
“Parti olarak bundan sonra süreci iyi yönetirsek Meclis Başkanı olmamam için hiçbir sebep bulunmuyor. Meclis Başkanı olmam Türkiye'nin normalleşmesine, uzlaşma kültürüne katkı sunar. Ayrıca olası bir AK Parti-CHP koalisyonuna kapı aralayabilir.”

Ne diyor Davutoğlu: Geçmiş defterleri açan, koalisyona rövanşist yaklaşan kaybeder.
Ne diyor Kılıçdaroğlu bugünkü Cumhuriyet’te: Rövanşist olmayacağız. Koalisyon masasına rövanş duygusuyla oturmak CHP’ye yakışmaz. 
Yani al gülüm ver gülüm döneminin ayak sesleri…
Son süreçten benim okuyabildiklerim bunlar.
Muhtemelen bizim duyduklarımızı Kılıçdaroğlu da duyuyordur.
59 il başkanı yaklaşık 800 potansiyel imza ile bekliyor.
Neyi mi?
Tabi ki koalisyon sürecini…
Bir dostumun o il başkanlarından birine dayandırarak söylediği bir cümleyi aynen aktarıyorum.
“AK Parti-CHP koalisyonu olursa Kılıçdaroğlu kurtulur, CHP batar. Olmazsa CHP kurtulur, Kılıçdaroğlu batar”
Ben o kadar keskin düşünmüyorum.
Böyle bir koalisyonun normalleşme sürecine hizmet edebileceğini düşünüyorum aksine…
Ama olur da Kılıçdaroğlu bu fırsatı kaçırırsa…
CHP’de olağanüstü kurultay kapıda…

Benden söylemesi! 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 muhsin yener
 2 Temmuz 2015 Perşembe 00:39
Siyaset bildigimiz siyaseset degil verilen sözler vaatler sorana daha sen ordamısın diye geri döner Dündündür bugün bugündür sözü karşında balık hafızalı olana söylenir Üç partinin de seçim meydanlarında adam gibi yargı, modern eğitim, barışçı dış politika, hırsızdan hesap sormak gibi ortak sözleri vardı ne oldu toplamda %55 oy aldılar
 n.b
 27 Haziran 2015 Cumartesi 10:37
akparti ile chp koalisyonu şu anda en uygun u olanıdır. anayasayı degiştirecek güçdedir...
 muhalif
 26 Haziran 2015 Cuma 19:33
"dün dündür, bugünde bugün" düsturu, bence siyasi ahlaksızlıktır. yanar-döner siyasettir.o zaman niye transfere direniyorlar? transfer yapsınlar iş çözülsün?ama seçmen herşeyi görüyor ve izliyor
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz