MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Normalleşme derken…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Haziran 2015 Perşembe

Normalleşme derken…

Kısa ve zorunlu bir molanın ardından ‘nerede kalmıştık’ sorusuyla yeniden merhaba… Yaklaşık iki hafta önce koalisyon senaryolarına ilişkin ‘demokratik romantizm’ notunu düşmüştük. Gelinen noktada çok da değişen bir durumun olmadığı görülüyor. Tabi ki son yıllardaki gergin, yorucu ve yıpratıcı atmosferin ardından biraz romantizmin herkese iyi geldiği de muhakkak!
Siyaset, 7 Haziran’ın hazmetmeye çalışıyor.
Hazım süreci başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AK Parti teşkilatlarına ve de muhalefet partilerine kadar her cephede kendini hissettiriyor.
Gelinen noktada Erdoğan’ın AK Parti-CHP koalisyonu için yeşil ışık yaktığı hatta uzlaşmadan bile söz ettiği düşünülürse 7 Haziran sandığından onun bile bir mesaj aldığı söylenebilir. 
TBMM’nin geçici Başkanı Deniz Baykal’ın da altını çizdiği gibi Türkiye’nin normalleşmeye ihtiyacı var.
Son beş yılda savrulan, kamplaştırılan, kutuplaştırılan, gerginleştirilen, patlamaya hazır bir bomba haline getirilen Türkiye’de iklimin bir an önce değişmesi şart.
Yarım asırlık siyasi hayatında çoğunlukla muhalefet etmiş, muhalefete bile muhalefet yapmış, hizipçi kimliğini uzun süre taşımış Baykal’ın gelinen noktada ‘devlet adamı’ kimliğiyle verdiği mesajları görmezden gelemeyiz.
Normalleşme her alanda acilen gerekli!
Tek partili, tek merkezli, tek adamlı dönem 7 Haziran itibariyle geride kaldı.
Artık valisinden, kaymakamına, müsteşarından odacısına, hâkiminden savcısına kadar herkes bu gerçeğin farkına varacak. En başta da Sayın Cumhurbaşkanı…
Derhal ve acilen anayasal sınırlarına çekilecek…
Bir partinin eş başkanı gibi değil herkesin cumhurbaşkanı olmaya çalışacak.
Milli iradenin tezahür ettiği yüce meclisin yüzde 40’ı tarafından alkışlanmak bu ülkenin cumhurbaşkanına yakışmıyor.
Sorun alkışlamayanlarda değil alkışlanmayan da ne yazık ki! İki yıl önce bizzat izlediğim TBMM açılışında AK Parti’den seçilen Abdullah Gül’ün CHP, MHP hatta BDP sıralarından alkışlandığını görmüş ve bu manzaradan doğrusu çok etkilenmiştim.
Erdoğan’a naçizane tavsiyem (zoruna gitse de) Gül’ü örnek almasıdır.
*
Normalleşmeye her alanda ihtiyaç var demişken, muhalefeti es geçemeyiz.
Muhalefet derken de sadece meclis çatısı altındaki siyasi muhalefeti kast etmiyoruz. Son dönemde sesleri epey kısılmış olsa da sivil muhalefet de demokrasilerde en az siyasal muhalefet kadar önemlidir. Sivil muhalefetten kastımız STK’lar… Odalar, borsalar, iş dünyası, meslek odaları, dernekler vs. Malumunuz siyasetin gündeminde neredeyse ‘koalisyon senaryoları’ kadar yer tutan bir diğer mesele Saray’daki meşhur iftar sofrası…
 İhalesi başbakanlık çalışma ofisi olarak yapılan ancak Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra el koyduğu bin yüz elli küsur odalı olduğu açıklanan ama ‘ekonomiye zarar vereceği endişesiyle’ maliyeti tam olarak açıklanamayan, imar kanunu yönüyle sorunlu malum Saray’a dair Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin ortaya koyduğu muhalefeti çoğunlukla takdir ettim. Ülkenin en muktedir, en güçlü, en ihtiraslı ve en intikamcı adamına karşı herkesin sustuğu süreçte konuşmak meseleydi çünkü.
Kâh sarayın kaçaklığından dem vuruyorlar kâh kullanılan malzemelerin fahiş fiyatını açıklıyorlardı.
Çoğunlukla belgeli konuşuyorlar, yaş tahtaya basmıyorlardı.
Yani onlar konuşuyor, Türkiye dinliyordu. Ve AK Parti’nin oy kaybında hiç kuşku yok ki katrilyonluk Saray’daki haşmetli yaşamın da etkisi olmuştu. Yani Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin etkisi…
Ama odanın son çıkışını doğrusu garipsedim, beğenmedim. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile eski diyanet işleri başkanlarına verilen iftara ilişkin yaptıkları son açıklama bugüne kadar yaptıkları muhalefete bir parça gölge düşürdü.
-Efendim masa bilmem kaç metreymiş, mönüde şunlar varmış, tabaklar çanaklar, masadaki çiçekler vs… Bir odanın özellikle de ‘mimarlar odasının’ görevi iftar mönüsü hesaplamak değildir. Bu görev lokantacılar federasyonuna yakışır. AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Aykut Yenice’nin başında olduğu lokantacılar federasyonundan bu konuda bir açıklama duymadık.
Tanesi bilmem kaç milyar lira olan altın varanklı kadehlerden tutun da seçim sürecinde Kılıçdaroğlu’nun da dâhil olduğu altın kaplamalı (!) klozetlere kadar inşaat ve dekorasyona ilişkin her detay Mimarlar Odası’nın görev alanına girebilir.
Lakin iftar mönüsünün maliyetini hesaplamak bunu yaparken de kullanılan tabak-çanağı sanki ‘tek kullanımlıkmış gibi’ sunmak masadaki çiçeğe kadar detay vermek onlara yakışmadı.
Açıklamalar doğruysa; o masa Abdullah Gül’den yani Çankaya Köşkü’nden geldiyse, masa ayakları ve tabak-çanak Süleyman Demirel’den kalmaysa Oda bu kez yaş tahtaya bastı demektir.

Tabi ki Saray’da iftarın eleştirilecek yanları vardı.
Basına servis edilen görüntü bunun için yeterliydi zaten…
Üstüne Diyanet İşleri Başkanı’nın o iftara Erdoğan’ın hediyesi zırhlı makam aracıyla gelişi…
Halka ‘lüks iftarlardan uzak durun’ diyen diyanetin, siyasi hayatı boyunca beş yıldızlı iftarları eleştiren ve teşkilatına sokaklarda kurulan çadırları, varoşlardaki yoksul sofralarını işaret eden Erdoğan’ın Saray’daki görüntüsü tek başına ‘ele verir talkımı...’ atasözünü akla getirecekken Mimarlar Odası’nın gereksiz tabak-çanak detayları pişmiş aşa su katmanın ötesine gitmedi. Ne yazık ki!
İşte değişmesi gerekir dediğim muhalefet anlayışından kastım bu…

Umarız Türkiye en kısa sürede normalleşmeye başlar.
Herkes anayasal sınırlar içinde görevini en iyi şekilde yapmaya çalışır.
Medya medyalığını, hâkim hâkimliğini, polis polisliğini, oda odalığını, cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığını...
Umarız bu ülkede gazeteler, haber bültenleri ‘Erdoğan’a nasıl-nereden vururuz’ ya da Erdoğan’ı nasıl koruruz-memnun ederiz düşüncesiyle hazırlanmaz artık.
Umarız hâkimler-savcılar kararlarını özgürce verebilir yeniden…
Umarız polis polisi değil yeniden hırsızı kovalamaya başlar…
Özgürlük, adalet ve tabi ki bunların garantörü demokrasi tüm kurumlarıyla hayat bulur güzel ülkemde.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz