Geçen hafta gerçekleşen CHP İzmir İl Kongresi’nin sonuçları, daha öncekilerden epey farklı oldu…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Tek aday olsun, o da Deniz Yücel olsun” telkini, tabanda gönülden değil ama başka adaylara imza vermeyerek, profesyonel bir tavır olarak kabul edildi... Otayandan Yücel’in adaylığına verilen imzaların yarısı bile oya dönüşmedi… Bu ilk kez yaşandı. İmza ile oy arasında hep fark olur. Ama bu defa çok sert oldu…
Genel Başkanın telkinine ve rakip olmamasına rağmen, Yücel, yasal açıdan il başkanı oldu ama “meşruiyet zafiyet”ine düştü…
***
Aziz Kocaoğlu’nun dönemini tamamlaması ile birlikte, İzmir’de tek ekip, Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın ekibi kaldı. Bazı belediye başkanları ve milletvekilleri de oyundaydı ama onlar bir ekip olmaktan ziyade, ittifaklar içinde yer alıyorlardı…
Kılıçdaroğlu’nun telkini ile açık bir çarpışma yaşanmadı. Böyle bir çarpışmanın örgütte yarılmaya neden olduğu görüşündeydi Kılıçdaroğlu. Ama tek adayla bu ortadan kalkmadı, sadece bastırıldı…
Seçim olarak çarpışma yaşanmadı ama pazarlıklar sert geçti. Bundan da hem ekip anlayışı ile hem merkezden aldığı güç ile Özkan kazançlı çıktı…
***
Kurultay delege listesinde ilk sırada yer almasına rağmen, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer için kongre, pek de arzu edilir sonuç vermedi. Kendisine göreli bir destek çıkarken, ekibine geçit verilmedi.
Bu kongrenin kaderi aslında geçen yıl bu zamanlarda, Ankara’da otellerdeki ve genel merkez ofislerindeki pazarlık ve paylaşımlarda çizildi. İlçe belediye başkan adayları dengesine bakınca bunu net olarak görürsünüz. Ayrıca Soyer’in örgüt tecrübesinin olmaması ve bu işleri delege ettiği arkadaşlarının başarı gösterememesi, yeni dönemde profesyonel siyaset açısından yeni patronaj ilişkilerini güçlendirecektir.
Ama seçmeni, sıradan partiliyi ve İzmirlileri ilgilendiren bir konu değil bu. Sadece profesyoneller arasında güç odağı olma mücadelesi…
Çünkü ekipler arasında aslında siyaset tarzı ve algısı bakımından zerre kadar fark gözükmemektedir. Bazıları daha tecrübeli, becerikli ve kurnaz bazıları değil. Fark bu…
Bazıları sonuçları, demokrasi açısından alkışlıyor. Bu abartılı yorum, ancak çok dıştan bakışla mümkün... Başta il başkanı ve bazı organizatörlerin cezalandırıldığı doğrudur. Ama bunu abartmamak lazım…
***
Biliyor musunuz, kongrede oy kullanan delege sayısı ile yönetime, disiplin kuruluna veya kurultaya aday olan delegelerin toplam sayısı birbirine bayağı yakın... Yani hemen hemen her delege seçmen olduğu kadar bir yerlere aday olmak istiyor…
Etrafındakileri görünce hemen herkes her göreve kendini layık görmeye başladı. Layık görme, liyakati geriletiyor. Bu da partinin (diğer partiler için de geçerli), bir süredir siyasi elit üretememesine de neden olmaktadır…
Sayfa başına git