MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kuşu’nun iradesi…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Haziran 2014 Pazartesi

Kuşu’nun iradesi…

30 Mart’ı boykot ettiler.
AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi…
Hiçbiri sandığa gitmedi.
YSK, Kuşu’daki muhtar seçimini 1 Haziran’da tekrar etmeye karar verdi.
Yine sandığa gitmediler. Sandık görevlileri bile oy kullanmadı.
1685 seçmenden biri bile ‘boykot’u bozmadı.

Son nüfus sayımında nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle belediyelik hakkı elinden alınan Kütahya Simav’a bağlı Kuşu Beldesi sakinlerinin ‘köye dönüşme’ kararına isyanı sürüyor. Hatta bu isyan öyle bir hal aldı ki Türk demokrasi tarihine geçecek bir sivil itaatsizliğe dönüştü. YSK çaresiz.
Şimdi ne yapacakları, hangi kararı alacakları merak ediliyor. Dahası Kuşu’nun direnişi YSK’yı kara kara düşündürtüyor. Muhtemelen ne yapacaklarını onlar da bilmiyor.
Kuşu’nun isyanına iki nedenle sevindim.
Birincisi Türk halkının hala partiyi-pırtıyı bir kenara bırakıp ortak bir noktada buluşabildiğini göstermeleridir. Kuşu halkı en sağcısından en solcusuna, en dindarından en laikine kadar beldelerinin kaderi için tek yürek olabilmeyi başarmıştır.  
Demek ki hala umut var.
Her olayda bölünen, kamplaşan, günü birlik siyaset oyunlarına alet olan/edilen, giderek karşı görüşe tahammülsüzleşen toplumun gerektiğinde her şeyi bir kenara bırakıp gerçek gündeminde buluşabildiğinin en net göstergesidir bana göre Kuşu direnişi…
Ne aday çıkmış, ne de sandıktan tek bir oy…
Ne diyelim. Helal olsun, selam olsun!
Kuşu vakasında sevindirici olan ikinci gelişme halkın kendi kaderini tayin noktasındaki ısrarıdır. Nasıl ki sandıktan çıkan sonuca ‘milli irade’ diyoruz ve altını çize çize savunuyoruz.
İki seçimde tek bir oy bile atılmayan Kuşu’nun sandığından da çok şey çıkmıştır aslında. Milli irade Kuşu’da da sandığa gitmeyerek tecelli etmiştir. İrade dediğiniz şey sadece kullandığınız oylar değildir. Kullanmadığınız oylar da iradeyi yansıtır.
 “Muhtar değil başkan seçmek istiyoruz. Yarım asrı geçkin ‘belediyelik hakkını’ kaybetmek istemiyoruz’ diyen Kuşu’lular, taleplerine duyarsız kalan, kendilerini görmezden gelen idarecileri de protesto ediyor sandığa gitmeyerek. Ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ‘yokuz’ diyerek ortaya koydukları omurgalı tavırdan bir milim sapmıyorlar.
Hiç uzun etmeye gerek yok.
Gevşemeden, oyunbozanlık etmeden, birbirini satmadan, doğru bildiği, inandığı noktadan bir milim sapmadan duranlara ancak şapka çıkarılır.

Bütünşehir Yasası ile 16 bin köyün tüzel kişiliği gitti.
Bütçesi, malı, mülkü her şeyi…
Birkaç cılız sesten başka ‘tık’ yok desek yeridir.  
Yüzlerce belde mahalleye dönüştürüldü.  
Aralarında 150 yıllık beldeler, 500-600 yıllık köyler vardı. Hiçbirinde boykot yapılabildi mi?
Aksine en fazla beldesi/köyü kapatılan Ödemiş’te AK Parti kazandı seçimi.
Kuşuluların duruşu bu açıdan da önemliydi.
Belki onların belediyesini kapatan Bütünşehir Yasası değildi. 40 yıllık yasanın gereği olarak tüzel kişiliklerine veda ettiler. Ama yine de aslanlar gibi direnerek kapatma kararına katılmadıklarını en yüksek sesle haykırdılar.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmeden…
Tomayı görmeden, biber gazını yemeden…

Kuşu direnişinde beni üzen nokta 1952’de belediye yapılan Kuşu’nun kaderinin aslında binlerce köy, kasabanın da kaderi oluşudur.
Bakmayın siz onların sessizce boyun büküp kaderlerine razı geldiğine…
Aslında hepsi Kuşu’nun akıbetini yaşadı, yaşıyor.
Tarım ve hayvancılık bitiyor.
Genç nüfusu köyde, kasabada hatta ilçe merkezlerinde bile tutmak mümkün değil.
1897 kişinin yaşadığı Kuşu’da 1685 seçmenin olmasının tek bir anlamı var.
Çünkü bu kentte çocuk yok, genç yok.
Genç yoksa çocuk yoksa umut da yok.
Çünkü tarım yok, hayvancılık yok.
Üretim yok, geçim yok.
Yani hayat yok! Ya da giderek yok oluyor.
Ya ne var? Gurbet var, sıla özlemi var.
Bir zamanlar kazma-kürek seslerinin birbirine karıştığı, traktörlerin cirit attığı mümbit ovalar, hayvanların çan seslerinin senfoni tadı verdiği yaylalar, mezralar bir bir terk ediliyor.
Bomboş, verimsiz, kıraç adeta hayalet topraklara dönüşüyor.
Ve bu sadece Kuşu’da olmuyor.
Bir zamanlar tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetebilen 7-8 ülkeden biriyken bu gün bildiğimiz samanı bile ithal eder noktaya gelmişiz.
Yıllara dayanan yanlış tarım politikası köyleri boşaltmış, boşaltıyor.
Belki de Kuşu’nun asıl isyanı bunadır.  
Ne dersiniz?
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 MUAMMER GÖKALP
 2 Haziran 2014 Pazartesi 22:52
üMİT BEY YÜREĞİNİZE SAĞLIK...HİSSETMEKTEN ÖTE YAŞAMIŞCASINA ANLATMIŞSINIZ VE ÖZETLEMİŞSİNİZ.HELAL OLSUN.ALLAH RAZI OLSUN..
 mehmet Altun
 2 Haziran 2014 Pazartesi 17:15
Büyük kentte yaşayanların alacağı çok ders var "Kuşu'nun iradesi" den.Elinize,beyninize sağlık.Baksanıza İzmir'in cumhuriyet tarihi hatta daha öncesinden bu yana biriktirdiği tüm malları vali kararıyla (?) yok sayılıyor da kimseden ses çıkmıyor! Demek ki gerçekten asıl belirleyici hayatın kendisi.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz