MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Şeytan bunun neresinde?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
13 Ocak 2015 Salı

Şeytan bunun neresinde?

Türkiye’de narenciye üretiminin  artmasıyla portakal ve mandalina üretici fiyatlarının tepetaklak olmuş olmasını kimi çevreler talep yetersizliğine bağladılar. Üretici mandalina ve portakalı 25-30 kuruştan satmaya başladı. Ancak bu düşüş tüketiciye yansımadı.  Tam tersine hava koşulları  ve yol durumu gibi  nedenlerle fiyatlar biraz daha yükseldi. Üreticiden 25-30 kuruşa alınan portakal ve mandalinanın market raflarındaki fiyatı 2 lirayı geçti, kalitesine ve bölgesine göre 4 TL’ye kadar ulaştı.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar,geçtiğimiz Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının portakalda yüzde 436,11, mandalinada yüzde 331,22’yi bulduğunu bildiriyor.

Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Ünal  ise bu durumu,  Rusya’da yaşanan ekonomik krize bağlıyor ve  “Rusya ve Türkiye’de Kasım ayında tüketim oranları iyi gidiyordu. Ancak Aralık ayı ile beraber tüketim de azaldı. Havaların da kötü seyretmesi üreticiyi etkiledi. Tüm bunlar bir araya gelince tüccarlar alımları azalttı” diyor.

Üretici fiyatlarının düşmesinin sadece Rusya’daki duruma bağlanamayacağını söyleyen Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin de, raf fiyatları için bir denetim mekanizması oluşması gerektiğini söylüyor. Yetkin “Özellikle meyve ve sebzelerin 5-6 el değiştirerek tüketiciye ulaşıyor.Üreticinin elinden çıkan mal aracılara geliyor. Oradan hale ulaşıyor. Aracılardan sonra halde de fiyatlar yükseliyor. Ancak asıl fiyat artışı son noktada yaşanıyor. Türkiye’deki toplam üretimde bir sıkıntı yok. Arzda bir problem var. Arz meselesi de ihracatla kapanıyordu. Kimi ülkelerde talep azalınca üretimi fazla olan malın üretici tarafında fiyatı düştü. Bu işin çözümü de üretim planlamasıdır” diyor.

Yetiştirici Neden Para Kazanmıyor?
Yetiştiricinin para kazanmamasını,talep yetersizliğini yaratan  Rusya’daki krize bağlamak ya da havaların kötü gitmesine dayandırmak kolaycılık değil mi?

Gerçeğin bir kısmını Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin açıklamış bulunuyor.Ancak yeterli değil. Hiç kimse işin altında yatan  sistemi sorgulamak istemiyor.

 

Günümüzde üreticiler,aracılar ile birlikte organize gıda perakendeciliği yapan marketlerin tam denetimine girmiş durumda.

Bilinen bir şey var; marketlerin üretici kuruluşlar üzerinde oluşturduğu ek maliyetlerin bedelini, üreticiler ve tüketiciler ödüyor. Üretici kuruluşlar bunun farkında, ancak tüketiciler sorunun henüz farkında değiller.

Çözüm var mı?
Elbette var.

Birincisi; üreticilerin tarımsal amaçlı kooperatifler kurarak aynı zamanda sanayici olması.Örneğin narenciye üreticileri,salt işlenmeden mi ürünlerini satmak zorunda? Meyvalarını reçel,marmelat,mum,meyva suyuna işleyerek katma değerlerini artıramazlar mı?
İkincisi de; kooperatiflerin ürünlerini kendi kuracakları satış yerleriyle tüketicilere ulaştırmaları.
Bir yol da, ürünlerini kuracakları satış ağlarıyla semt pazarları ve bakkallarına ulaştırmaları.
Bir başka model de Topluluk destekli tarım (TDT) modeli . Bu model çiftçi ve tüketiciler arasında “yerel dayanışma ortaklığı” olarak tanımlanabiliyor.Bu oluşumlar için girişim,çiftçiler ya da tüketicilerden başlatılabilir.

Ancak bu modeller henüz emekleme aşamasında.
Büyük çoğunluk,üretici ve tüketiciler gıda perakendeciliğinde ortaya çıkan tekelleşme ve yabancılaşmayı nasıl kırılabileceğini bulmak zorunda.Temel konu bu.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz