MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Uçurumun kenarında…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
12 Eylül 2018 Çarşamba

Uçurumun kenarında…

İklim değişikliği ile mücadele üzerine duyduklarımız palavra mı? Bu yaz her zamankinden daha sıcak bir yaz yaşamadık mı?  Bu kış yeterince yağmur yağacak mı? Görünen o ki küresel ısınmanın temel nedeni enerji üretiminde insanoğlunun vurdumduymazlığı…

BM Genel Sekreteri boşuna konuşmuyor. Önceki gün Dünyanın iklim değişikliğinde geri dönmenin imkansız olduğu noktayı geçme riski ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu gidişatı durdurmak için iklim değişikliğiyle mücadeleye daha hırsla sahip çıkılması için çağrı yaptı.

Mesele herkesin kafasına dank etti yani. Uçurumun kenarındayız.

BM Genel Sekreteri Guterres, iklim değişikliği ile mücadelenin pahalı olduğu ve ekonomik büyümeye zarar vereceği yönünde argümanları da “zırvalık” olarak nitelendirdi.

Guterres, üç yıl önce Paris İklim Anlaşması ile dünya liderlerinin küresel ısınmanın 2°C’nin üstüne çıkmasının engellenip 1,5°C’de sınırlanması için söz vermelerinin, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini engellemek için gerekli en asgari önlem olduğunu söyledi.  Ancak belli ki bu da yetmeyecek. Çözüm bütün dünyanın problemi.

Genel Sekreter, “Önümüzdeki dağ çok yüksek ama aşılamaz değil. Onu nasıl ölçülendireceğimizi biliyoruz. Basit olarak ifade edersek, öldürücü sera gazı emisyonlarında frene basmamız ve iklim eylemini yürütmemiz gerekiyor” diyor..

EN BÜYÜK YALAN: PAHALI BU İŞLER

İklim değişikliği ile mücadelenin pahalı olduğu ve ekonomik büyümeye zarar vereceği yönünde argümanlar duyduğunu vurgulayan Guterres, “Bunlar zırvalık. Aslında, tam da tersi doğru” ifadesini kullandı. Ekonomi ve İklim Değişikliği Küresel Komisyonu’nun İklim Ekonomisi raporundaki bulgulara atıfta bulunan Guterres, “İklim eylemi ve sosyo-ekonomik ilerleme 2030 yılında kadar 26 trilyon dolar olarak tahmin edilen daha fazla kazançla karşılıklı olarak birbirlerini destekliyor” diyor.

Artık kaybedecek zamanımız kalmadı. Uçurumun kenarına hızla ilerliyoruz. Her geçen gün dünya biraz daha ısınıyor ve bizim bir şey yapmamamızın maliyeti artıkça artıyor. Harekete geçmediğiniz her gün insanlık ve dünyadaki yaşama vereceği zarar nesiller boyu sürecek hiçbirimizin istemediği bir kadere doğru daha da yaklaşıyoruz… Maalesef…

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI KOOPERATİFÇİLİĞİ
Daha sonra uzun uzun anlatmak üzere bugün bu mücadelede enteresan bir örgütlenmeden kısaca söz etmek istiyorum.

Sadece karbon emisyonunu azaltma amacıyla değil, elektriğe erişimi olmayan yaklaşık bir buçuk milyar insanın enerji ihtiyacını da karşılamak için elimizde çok önemli bir araç var: Yenilenebilir enerji kaynakları (YEK) kooperatifçiliği. Özellikle 2007 krizinden, “büyük durgunluktan” bu yana çığ gibi artan enerji kooperatiflerinin önemi daha da artıyor.

BM Genel Sekreteri’nin de dikkat çektiği 2015 Paris Deklarasyonu’nda belirtildiği gibi, fosil yakıt tabanlı enerji sisteminden yenilenebilir enerji sistemine geçiş iklim değişikliğinde frene basmak için elzem. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından 2012’de hazırlanan Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve İklim Değişikliği Özel Raporu’na göre, yenilenebilir enerji üretiminin hızlandırılması sadece karbon emisyonunu azaltmak amacıyla değil, elektriğe erişimi olmayan 1.4 milyar insanın enerji ihtiyacını karşılamak için de çok önemli. Zaten halihazırda birçok hükümet yenilenebilir enerji politikasına öncelik vermeye başladı. Bu da enerji şirketlerinin hidroelektrik, güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarına yönelmesine neden oldu. Öte yandan, tepeden inme ve özel sektör öncülüğündeki çözümler çevresel sorunlar ve toplumsal gerilimler yarattığı için yenilenebilir enerji projelerinin kamusal yararı sorgulanır hale geliyor.

Fakat bu durum çözümsüz değil, çünkü çare belli: Yerel halkın enerji yönetimine katılımını, erişimini ve demokratik kontrolünü sağlayan YEK kooperatifçiliği.

Üç ana ilke, enerji üretiminde işbirliğine gitmek, toplum ile teknoloji ilişkisine kafa yormak ve vatandaşlığa vurgu yapan demokratik bir yaklaşım benimsemek enerji kooperatifçiliğini yatay bir örgütlenme aracı haline getiriyor.

Enerji Kooperatifçiliği üzerine okuyorum. Yazacak daha çok şey olduğunu görüyorum

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 enver olgunsoy
 13 Eylül 2018 Perşembe 15:22
sn.ATİLLA bıraz da gıda konusunda tüketici koop.ni okusanız
 Lombak
 12 Eylül 2018 Çarşamba 14:50
10-11 Eylül''de konu hakkında İzto''da bir konferans düzenlendi.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz