MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yolsuzluğun kökenlerinden biri de özelleştirmeler mi?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
16 Ocak 2014 Perşembe

Yolsuzluğun kökenlerinden biri de özelleştirmeler mi?

Yolsuzluk ve rüşvetin kökenlerinden biri de özelleştirmeler mi? Dilerseniz konuya bir de böyle bakalım ve bir mitingi anımsatalım.Enerji ve maden işçileri, geçtiğimiz yılın son günlerinde 29 Aralık 2013 tarihinde Milas’ta "Özelleştirmeye Karşı Emek ve Bağımsızlık Mitingi"ni düzenlediler. Mitinge yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı  gözlemlendi.
Mitingde,Maden iş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçıl,Milas’taki üç santral ve madenlerin yıllık karlarının 350 milyon lira olduğunu söyledi ve “Özelleştirmeler ile sadece işçilerin ekmek kapısı kapanmayacak,bölgenin can damarı kesilecek.”dedi.

Mitingde en önemli pankart, “Sattırmayacağız ve Özel (LEŞ) tirmeyeceğiz”oldu.
“Kölelik düzenine hayır”, “Evlek evlek sattık böyle böyle baktık”, “Yetti artık sattırmeyecez”, “Dik dur erim seninle beraberim” “Temizlik şart”, “Sonunuz mübarek olsun”, “Santraller madenler bizimdir”, “Ak Parti”nin kutusu patladı” pankartlar ve dövizler de dikkati çekiyordu.

İşçiler, “Haklıyız Kazanacağız”, “Şalter inecek, hükümet gidecek”, “İş ekmek yoksa barış da yok”, “Dişe diş kana kan sattırmayacağız Erdoğan”, “KİT”ler vatandır vatan satılamaz” gibi  sloganları attılar.

ÖZELLEŞTİRMENİN KÖKENİ VE AMACI NEYDİ?
Şimdi isterseniz biraz geri dönelim. Türkiye gibi ülkelerde ,özelleştirmenin kökeni ve amacı neydi? Şöyle açıklayabiliriz;Batı ülkelerinde iç ve dış pazarın daralması ve sanayileşmiş ülkeler arasında rekabetin kızışması gibi nedenlerle, özellikle 1980’li yılların başından itibaren ekonomide bir durgunluk, hatta gerileme yaşandı. Tekelci sermayenin karlılığında ciddi düşüşler oldu. Bu bunalımı aşmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde Reagan, Britanya’da Thatcher yönetimleri, öncelikle kendi ülkelerinde sosyal devlete karşı savaş açtılar. Bu bağlamda; •İşçi sendikaları etkisiz duruma getirilmeye çalışıldı. •Ücretler ve sosyal amaçlı kamu harcamaları geriletildi. •Varlıklı kesimlerin gelir vergileri düşürüldü. •Kar marjları sabit olan kamu kurumları özelleştirilmeye başlandı.

Bununla birlikte, uygulanan yeni bölüşüm politikaları ve bunun sonucu olarak ekonomik dengenin sermayenin lehine daha yüksek oranda değiştirilmesi, durgunluğu gideremedi. Bu nedenle, krizin çözümü için, sermaye, mal ve hizmetler stokunun başka ülkelere aktarılması, ancak özünde; “çevre ya da gelişmekte olan ülkelerin ürettiği katma değerin eskisine oranla daha yüksek düzeyde denetlenmesi ve el konulması”ndan başka bir şey olmayan “yeni-liberal politikalar” ın devreye sokulması gerçekleştirildi. Bu politikalara, kitleler için olumlu çağırışım yapacak bir terim de uyduruldu. Küreselleşme denildi.

Yeni-liberal politikalarla Türkiye gibi çevre ülkelerinde  •Sermaye, mal ve hizmetler akışına çevre ulusal devletlerin koyduğu sınırlamalar gevşetildi ve azaltıldı. •Sıcak para hareketlerine konan sınırlamalar kaldırıldı. •Eskiyen teknoloji ve üretim birimleri, düşük ücretli çevre ülkelerine kaydırıldı. •Çevre ülkelerinde menkul kıymet borsaları kuruldu. •Sendikasızlaşmaya ivme verildi. •Kamu şirketleri değişik araçlar kullanarak özelleştirilmeye başlandı, süreç devam ediyor.
 
Özelleştirmeler, devletin küçültülmesi uygulamalarının bir aracı olarak devreye sokuldu. Bununla devletin başlıca üç müdahale alanı olan  •Devletin piyasa malları üretimi, •Devletin piyasayı düzenlemede kural koyucu işlevi ve •Devletin sosyal devletle ilgili kamu hizmetlerinden çekilmesi çekilmesi sağlandı ve tekelci sermayeye yeni kar alanları açıldı. Devlet, sosyal niteliğinden uzaklaştırılarak, devlet-yurttaş ilişkisi yerine tüketici ilişkisi oluşturuldu ve yurttaşın devletle bağı, en alt düzeye indirildi.

Bankalar başta olmak üzere finans sektörü,sanayi,tarım ve hizmetler sektörü ,bir başka deyişle ülkenin ekonomi-politiği denetim altına alındı.

Ve içinde yaşamakta olduğumuz süreçte yolsuzluk ve rüşveti yaratan düzenin temelinde yatan neden,Türkiye’de uygulanan bu politikalardır ve  eksenlerinden birisi de özelleştirmeler olmuştur.

Özelleştirmeler,sendikasızlaşmayı,bir başka deyişle sendikaların güçsüzlüğünü tetiklemiş ve sarılaştırılmasına ivme kazandırmıştır. Aynı zamanda çiftçiler lehine bir ölçüde pazar fiyatlarını düzenleyen kitlerin özelleştirilmesi ya da kapatılmasıyla da kırsal kesimi sahipsiz bırakmıştır.

Bu da, sermayenin denetimsizliğini ortaya çıkarmıştır. İşçi ve köylü kesiminin güçsüz oluşu, sermayenin çalışanlar tarafından denetim olanağını yok etmiş bulunmaktadır.

YOLSUZLUK VE RÜŞVETİN KÖKENLERİNE  BİR DE BÖYLE BAKMAK GEREKİYOR.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz