Yüzüklerin Efendisi

Bir aydır yurt dışındaydım, dün geldim, ama darbe/kalkışmayı yurt dışından üzüntüyle ve kaygıyla sizlerle birlikte izledim. Neler oluyor 15 yıldır benim güzel ülkeme? Bir zamanlar Yüzüklerin Efendisi kitabındaki “Shire”a benzeyen ülkem son yıllarda “Mordor”a benzedi, çevremizi “Ork”lar sardı adeta…

Facebook’da THY’nin reklamını izliyorum, hatta kendi sayfamda paylaştım; Turkey, Turquise”… Muhteşem bir görsel. İnsan filmi izlerken içinden kendini o turkuaz sulara atmak geliyor, ülkem cennet diyorum. Biraz sonra okuyorum, hamile kadını “açık giyinmişsin” diye sokak ortasında dövmüşler… Nereye gidiyoruz? Bir yanımız “Shire”, bir yanımız “Mordor”…

15 temmuz’da Oxford’da bir arkadaşımla Barok konser izlerken mesaj geldi, “darbe oldu” diye… Apar topar konseri ortasında terk ettik, eve koştuk, bir elimiz telefonda, bir elimiz bilgisayarda Türkiye TV kanallarında, sizlerle aynı hissiyatı 3000 km öteden yaşadık…

O gün bugündür basından her an izliyoruz, üzüntüyle, bir gün Yarbay Ali Tatar’ın kumpas nedeniyle onur intiharı ve onun onursuzca kaçıp saklanan savcısı, başka bir gün Atatürkçü askeri okul öğrencilerine Şok Mangası vb aracılığıyla yapılan baskılar ve o güzelim çocukların bu baskılar nedeniyle askeri okullardan ayrılması… Okudukça içimiz yanıyor…

Hepimiz yaşadık bu baskıları… Ben çeyrek asır emek verdiğim okulum Deniz Kolejini kapattım, artık baskılara direnemediğimden… Aynı o askeri okullardan ayrılan öğrenciler gibi pes ettim. Çok şanslıyım, Ali Tatar noktasında bir kumpas yaşamadım ama daha ufak kumpaslar, iftiralar yaşadım mı, evet… Sürekli soruşturma, ceza, aşağılanma, hakaret, baskı, bezdirme, bunları çeşitli müfettişler ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yaşadım… Bir kilometre ötemizde bir Yamanlar Koleji vardı…   

En üzüldüğüm nokta da iftira ve kumpaslarla toplumda yaratılan korku ve terörize olma, duygusu, gerginlik, toplum patlamaya hazır bir noktada artık… Herkes “aman bana da bulaşmasın” korkusuyla yıllardır sindi, sustu, seyretti tüm olanları… Atatürkçü basın emekçilerinin, subayların, bizim gibi eğitimcilerin, yaşadığımız kumpas ve iftiralarla yaşamlarımız karardı… En acısı, bu kötü örneklerle toplum ahlakından çok şeyler kaybetti, iftira, kumpas, yalan, yüzsüzlük, utanılacak şeyler listesinden çıktı… Mordor, oldu güzel ülkem…

Herkes gergin, herkes korku içinde hala. Askeri okulların aceleyle kapatılması ve askerin siyasilere bağlanması bu kaygıyı çok artırdı. Yarınımız belli değil. İnsanlar çok kirlilik gördü son yıllarda, çok kötülük gördü, artık ürkerek yaklaşıyor her şeye… Cemaatın, FETÖ’nün topluma yaptığı en kötü şey de bu oldu. Topluma kir bulaştı… Bir zamanların cennet ülkesi, bir yanı turkuaz, dağları, ormanları, kardeşlik türküleri, halk oyunları, kapısı açık misafirperver evleri, paylaşılan sofraları, ekmeği şimdi birbirini yiyen, porno, vb iftiralarıyla karalayan, telefon dinleyen, fuat avnisiyle, yaveriyle her çeşit kirliliği kabul eder ve uygular hale geldi…

Eğitim darmadağın, okullar, üniversiteler kapatılıyor, öğretmenlerin işlerine son veriliyor, bu kadar mı vatan düşmanı, ülke düşmanı varmış, nerede benim canım insanım? Bir an önce eski değerlerimize dönmeliyiz, eski birbirini seven kollayan, iyi, temiz yürekli örneklerimizi bulup çoğaltmalıyız… Güzelim ülkemiz elden gitmeden…