Yerli...
Ataları da o yörede yetişmiş insan, taşınamayan başka yere götürülemeyen...
Anlamı taşıyor.
Toprağını, suyunu, kokusunu, rüzgarını, güneşini tanıyan...
Emek veren, gönül veren, kıymet veren...
O yörenin yerlisi, o toprağın insanı anlamında.
Soma Yırca yerlileri, yani köylüleri.
Onurlarına, topraklarına, hayatlarına yönelik vahşi bir saldırı yaşadılar.
Yetiştirdikleri zeytin ağaçlarıyla bezeli araziler, önce Acele Kamulaştırma adı altında üzerine jilet takılı dikenli tellerle çevrildi.
Ardından, Yırcalı köylülerin "Evladımız bizim onlar" diye sarıldıkları zeytin ağaçları, kemikleri kırılır gibi ezilerek yok edildi.
Kolin İnşaat'ın termik santral yapmayı planladığı araziye gönderdiği demir paletler altında çiğnendiler.
Kırılmış dallarının üzerindeki zeytin taneleriyle yere serildiler.
Kesilmek istenen ağaçları kucaklayan, yüzleri yaşlı zeytin ağaçlarının yıllanmış bilge gövdesini andıran teyzeler...
Yerlerde sürüklenen, dövülen kadınlar ve erkekler acı içinde kırışmış masum yüzleriyle karşı koydular.
Manisa Soma Yırca'daki bu vahşet görüntüleri, toprakları ele geçirilmek istenen kızılderililere yapılan katliamları anımsattı bana.
YENİ DÜNYA'ya medeniyet getireceği iddiasıyla soluk benizlilerin, kızılderilere karşı giriştikleri insanlık dışı, vahşi savaşı...
Toprağını korumak isteyen yerliler ve o arazileri ne pahasına olursa olsun ele geçirmek isteyen soluk benizliler.
O yerlerde sürüklenen, kelepçelenen ve dövülen Yırcalı yerliler arasında Manisalı Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın bir tanıdığı, yakını, akrabası var mıydı bilmiyorum.
Sayın Arınç, Danıştay'ın termik santral yapılacak araziyle ilgili yürütmeyi durdurma kararının kamuoyuna açıklanmasından sadece birkaç saat öncesi, sabaha karşı 6 bin zeytin ağacının dozerlerle katledilmesiyle ilgili ne düşünüyor, ne hissetti bilmiyorum.
Çünkü tüm Türkiye'nin canını acıtan ağaç katliamının üzerinden iki gün geçti ve Sayın Arınç'ın bir açıklamasına rastlayamadık.
Ama duygulandığında gözyaşlarını cesurca akıtan Bülent Arınç'ın, gece başını yastığa koyduğunda 'yapmayın, zeytin ağaçlarına kıymayın' diye çırpınan Soma Yırcalı köylülerin, 'yediğiniz zeytinler boğazınıza durmayacak mı' diye ince ince ağlayan muhtarın gözyaşlarının gözünün önüne geleceğini sanıyorum.
"YENİ TÜRKİYE" diye diye, "Yerli malı Türk'ün malı, herkes onu yağmalamalı" vahşiliğinde topraklarımıza, insanlarımıza, ağacımıza, suyumuza, denizimize, ormanlarımıza, hayatımıza saldıranlar...
Biliniz ki,
6 bin zeytin ağacının dalındaki her bir zeytin tanesinin ahı kulağınızda çınlayacak.
Akıttığınız zeytinin kanı, ellerinizden çıkmayacak.
Biliniz ki,
Sayenizde Türkiye, "Acele Kamulaştırma"nın ne olduğunu gördü ve anladı.
Soma Yırca'da direnen 500 köylü, şimdi milyonlar oldu.
Kalplerde zeytin seferberliği başladı.
Ve biliyoruz ki,
Sizler toprak olduğunuzda, üzerinizde yeşeren zeytin ağaçları rüzgarda tatlı tatlı salınırken Yırcalı yerliler zeytin hasadına devam edecek.
Sayfa başına git