MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Birleşik Kamu İş’ten İktisat Kongresi’nde çağrı: En düşük öğretmen maaşı 26 bin TL olmalı!
Ekonomi
21 Mart 2023 Salı 15:03

Birleşik Kamu İş’ten İktisat Kongresi’nde çağrı: En düşük öğretmen maaşı 26 bin TL olmalı!

İktisat Kongresi’nde konuşan Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Mehmet Balık “En düşük öğretmen maaşının 26 bin TL olması gerekir. Profesörün 43 bin TL, doktorumuzun 50 bin TL alması gerekir. Hiçbiri bu maaşları alamıyor. Gelecek olan hükümetin öncelikli görevlerinden birinin, vatandaşın en zorunlu gereksinimleri olan elektrik, su, yol gibi giderlerin ve elektrik hizmetlerinin acilen kamulaştırılması olduğunu düşünüyorum” dedi.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nin son gününde “Çokluğa ve Birliğe Davet” başlığında sunumlar gerçekleştirildi.

120 BİN ATAMA HEMEN ŞİMDİ!
Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, kongrede, “İzmir İktisat Kongresi’nde buradan bir başlangıç yapılması bizler için önemli. Kamuculuk artık yok oldu. Belediyeleri de doğrudan kapsayan hizmetler bütünü demek. Halk için yapılan çalışmalar olarak özetleyebiliriz. Bugün Cumhurbaşkanı 45 bin öğretmen atanacağını söyledi ancak 120 binin üzerinde eğitimci açığının olduğunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. KPSS sınavını geçmiş öğretmenlerimiz tekrar iktidar tarafından mülakata alınacak ve iktidara bağlılığını belirtmeyen öğretmenler, yine bu görevlere atanamayacak. Yüzlerce gencimiz yine intiharın eşiğine gelecek. Genele bakınca 120 bin öğretmenin hemen atanması gerekiyor. Seçimden sonra iktidara kim gelecek belli olmaz ama seçim sonrası iktidarın alması gereken birinci öncelik eğitim. Peki neden eğitim? Eğitimde yeterli insan kalitesini yetiştirebilirsek, sağlık, turizm, belediyeler kalkınacak ve gereken eleman gücüne ulaşacağız ama AK Partili yıllara bakmak istiyorum. Gelir gelmez eğitim sisteminin ayarlarıyla oynadılar” dedi.

2 YIL KAYIPLARI VAR
Eğitim sistemine darbe vurulduğunu ifade eden Balık, “İlk olarak kısa bir dönem atanan Erkan Mumcu 300 yöneticiyi görevden aldı. Yerlerine gelenler iktidarın dediklerini yaptılar. Mumcu dönemi 4 ay sürdü.  Sonra Milli Eğitim Bakanı değişti ve 2003 yılında Hüseyin Çelik atandı. Yine ilk işi, öğretmen programlarını değiştirmek oldu. Bu önemli hamle, ders içeriklerini sadeleştirme bahanesiyle yapıldı. Yapılan en önemli değişiklik ise bitişik el yazısına geçilmesiydi. Önceki yıllarda tümdengelim metodu uygulanıyordu ve dik yazıyla eğitim veriyorduk. Çelik ile birlikte eğik yazıyla devam edildi. Çocuklarımız, çok bocaladı ve anne babalar çocukların ne yazdığını anlamadı, dolayısıyla eğitime darbe vurulmuş oldu. İktidar aynı, yıpranan bakanlar değişiyor çünkü milli eğitimle hafızayı yok etmek istiyorlardı. Liselerin 4 yıl olmasının tek amacı işsizliği ertelemek. TÜİK ne diyorsa bilin ki çarpı 3’tür. 5 yaşındaki çocukları okula başlattılar. Okuma yazmayı çok aşağı yaşlara çektiler ve bugün çocuklarımız 11. sınıfta pandemi nedeniyle okula gidemedi. 2 yıl kayıpları var. Üniversite sınavına girecekler, hayatlarını hükümet karartmış oldu” şeklinde konuştu.

DERSHANELER KAĞIT ÜZERİNDE KAPANDI
Milli Eğitim Bakanlarının sık sık değiştiğini vurgulayan Balık, “4+4+4 sistemini Ömer Dinçer getirdi. Daha sonra ‘tonton dede’ Nabi Avcı getirildi. Halkın gözüne gireceği söylenildi. 4+4+4 sisteminde dershanelerin kapatılacağı söylenmişti. FETÖ’nün dershaneleri 6528 sayılı yasayla kapatıldı ve 40 bin MEB yöneticisi görevden alınmış oldu. Yalnız dershaneler kâğıt üzerinde kapatıldı. Bugün de hiçbir dershane kapalı değil. 21 yılda şunu gördük. Yusuf Tekin, MEB’in harika çocuğu olarak kayıtlara geçti. Bir özelliği de kendisinin bir üniversiteye rektör olabilmesi için değişiklik yapmasıydı. MEB’in en önemli çalışmalardan biri de andımızı kaldırmaktı. Eğitim-İş’in genel başkanıyken açtığımız dava sonucunda tekrar okutulması kararı çıkmıştı ancak MEB ve hükümet bunu uygulamadı. Andımız, benlik ve kişiliğini kazandırılmak için yazılmış metindi.  Bunu ‘ayrımcılık yapılıyor’ diyerek kaldırdılar. Türk milletinin alt grupları var. Türk’üz, Kürt’üz, Laz’ız, Çerkes’iz, Ermeni’yiz ama Türk’üm demekten hiç gocunmadım. Bu konudaki mücadelemiz hep sürmeli diye düşünüyorum. Herkes anne babasının dilini öğrenebilir ancak eğitim öğretimde ortak dil olmalı. Kürt kardeşimiz de, Çerkes kardeşimiz de kendi dilini öğrenebilir ancak pazarı teke düşürmek için resmi dili öne çıkarmamız gerekir yoksa çok ciddi sıkıntıyla karşı karşıya kalırız” dedi.

EN ÖNEMLİ MESELE KAMUCU EĞİTİM
Proje okulların sayılarının arttığını kaydeden Balık, “Proje okul konusu vardı, o okullara kendi istedikleri yönetimi atadılar. Ama eğitim aynı. Sonra okullara ‘Anadolu Lisesi’ tabelası çaktık. Eğitim aynı olduktan sonra tabela değişse ne olur? FETÖ operasyonu nedeniyle özel okul furyası başladı. Apartman daireleri özel okullara dönüştürüldü. Kamu adına eğitim yapmaktan çıktık, birileri para kazansın diye eğitim yapmaya başladık. İktidara sesleniyorum: En önemli mesele kamucu eğitim yapabilmek. Elbette özel okul olacak, birçok arkadaşımız çocuğunu gönderiyor. Neden? Dersler bittikten sonra çocuklar orada öğlen 5’e kadar okullarda faaliyet yapıyor. Peki bu devlet okullarında yapılamaz mı? Yapılabilir ve yapmalıyız. Geleceğimizi kurtaracaksak çocuklarımızı sanatla, sporla, müzikle iç içe bırakmalıyız. Elimizde çok sayıda öğretmenimiz var, şu anda ya kasiyer ya da fabrikada çalışıyorlar. Oysaki onlar bir yetenek” ifadelerini kullandı.

SÜBYAN MEKTEPLERİ AÇILIYOR
Geçtiğimiz yıllarda Adana’nın Aladağ ilçesinde yurtta yaşanan yangınları ve can kayıplarını hatırlatan Balık, ”Aladağ’ı, Karaman’ı unutmadık. Hükümetin çıkardığı yasalarla çocukların ortaokuldan sonra vakıf yurtlarına gitmesinin yolu açıldı ve Milli Eğitim’in teftiş sistemi ortadan kaldırıldı. Müfettişler artık gerekli görülürse gönderiliyor. Çok sayıda sübyan mektebi dediğimiz 6 yaşın altında çocukların gittiği okullar açıldı. Karaman’daki olay, Aladağ’daki yangın yaşanmışsa bunların nedeni hep sorumsuz ve denetimsiz sistemdir. Bir öğretmen lisesinde çocukların yangınla karşılaştığını gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü orada devlet vardır. Her okulda kaliteli eğitim olmalı ve kamu eli ile herkese eşit şekilde verilmeli. Yine İsmet Yılmaz döneminde TÜGVA, TÜRGEV gibi çok sayıda vakıf ortaya çıktı ve bu vakıflar okullarımıza gelerek hiç de eğitimle ilgisi olmayan vaatlerle kandırdılar. Çocukların zihinleri vakıflar tarafından yıkanıyor” dedi.

SAĞLIKTA DA AYNI SORUN!
Sağlık alanında da kamucu bir anlayışın terk edildiğini belirten Balık, “Sağlıkta da aynı sorunla karşı karşıyayız. Şehirlerin girişlerine ama vatandaşların ulaşamayacağı yere devasa hastaneler yaptık. Vatandaş oradan sağlık hizmeti alırken cebinden binlerce lira ödemek zorunda kaldı. Doktorlarımız yurtdışına çıkmak istiyor. Kamu çalışanlarına gereken ücreti veremedik” dedi. Birleşik Kamu-İş’in 2023 Şubat ayına ilişkin Açlık ve Yoksulluk Araştırmasını paylaşan Balık, “Şubat ayı itibariyle açlık sınırı 10 bin 259 TL’ye çıktı. Bir ailenin aylık kira, ulaşım, fatura, eğitim, sağlık, giyim gibi tüm harcamalarını kapsayan yoksulluk sınırı Şubat’ta 26 bin 994 TL’ye yükseldi” dedi.

EN DÜŞÜK MAAŞ ÖĞRETMENDE 26 BİN TL, DOKTORDA 50 BİN TL OLMALI
Balık, “En düşük öğretmen maaşının 26 bin TL olması gerekir. Profesörün 43 bin TL, doktorumuzun 50 bin TL alması gerekir. Hiçbiri bu maaşları alamıyor. Gelecek olan hükümetin öncelikli görevlerinden birinin, vatandaşın en zorunlu gereksinimleri olan elektrik, su, yol gibi giderlerin ve elektrik hizmetlerinin acilen kamulaştırılması olduğunu düşünüyorum. Kamucu turizm nasıl olur? Hem otel hem esnafın hizmet sağlayabileceği sistemler kurulmalı” şeklinde konuştu.

İzmir Körfezi’ndeki koku sorununun giderildiğini söyleyen Başkan Balık, “Tunç Başkanıma teşekkür ederim. İzmir’e ilk geldiğimde 11 yaşındaydım, İzmir Körfezi’nden acayip bir koku geliyordu ve babama buraya bir daha gelmeyelim dedim. Şimdi rahatlıkla gezebiliyoruz ve başkanım ‘orayı denize girilebilir hale getireceğim’ diyor. Onu da yapabileceğinize eminim. Çevre sorunlarının çözümü yerelden yatırım ve bilinçlendirmelerle mümkün olur. Belediyede çalışan ya da bir öğretmen arkadaşım izmarit atabiliyor. Bu da ancak eğitimle mümkün olur. Öğretmen yetiştirme programı zorunlu hale getirilmeli” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz