MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
10 Yönetmen Ve Türk Sineması
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Mayıs 2024 Pazar

10 Yönetmen Ve Türk Sineması

Victor Hugo, “Sanatçı, hayatın vicdanıdır” der. Bugün bir metne, bir filme ya da herhangi bir sanat eserine yaklaşmanın en önemli kriterini bu cümle oluşturur. Vicdanı olan bir yapıtın ruhu, zaman içerisinde kendine anlamlı bir yer bulabiliyor.

Yıllar önce, Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde, bağımsız ve ilk filmini yapmış bir yönetmen sahnede, kendi filminin gösteriminden önce, “Filminizi nasıl yaptınız?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Etimle, kanımla ve yüreğimkle yaptım!”

Yavuz Özkan, “Ateş Üstünde Yürümek” filminden Fransız Görüntü Yönetmeni Pierre Novion ile birlikte çalışırken...

***

Elimde Sakin Kitap’tan Yayımlanmış Ertekin Akpınar İmzalı 10 Yönetmen Ve Türk Sineması Tür, Anlayış, Farklılık adlı kitabın 3. Baskısı var.

Ertekin dostumuz, girişte şöyle demiş ilk baskıda:

Kitabın yapısı konusunda birkaç söz söylemekte yarar var: “Türk sinemasını on yönetmenin özeline sığdırmak ve bu konuşmalardan çıkan sonuçla, Türk sineması üzerine çeşitli genellemeler yapmak doğru değil” demek anlamlıdır. Hiçbir bakış açısı, doğrularını bütün açıklığıyla ortaya koyamaz. Her genelleme, her açıklama, her tanım, her konuşma kendi eksikliğini içersinde taşır.

“Neden on kişi seçtim? Neden bu yaklaşımın içerisinde başka bir yönetmenle konuşmadım? vb.” bu sorular çoğaltılabilir. Tabii ki Metin Erksan, Lütfi Akad, Yılmaz Güney, Erdoğan Tokatlı, Zeki Ökten, Osman Seden, Nejat Saydam, Orhan Atadeniz, Duygu Sağıroğlu, Zeki Demirkubuz, Feyzi Tuna, Nevzat Pesen, Orhan Elmas, Yavuz Turgul, Derviş Zaim ya da hayatı boyunca bir tek Kırlangıç Fırtınası filmini çekmiş Atilla Candemir, Türk sineması için çok önemli ve özel yönetmenlerdir. Agâh Özgüç’ün rakamlarıyla konuşmak gerekirse, bugüne kadar Türk sinemasına hizmet etmiş 344 yönetmen vardır. Sadece yönetmenleri değil, sinema sanatına emeği geçmiş herkesi bu noktada saygıyla anmak isterim.

Bu kitabın özelinde benim asıl izleğim şuydu: “Bir yönetmen bir filmi çekmeye nasıl karar verir?” sorusundan yola çıkarak, senaryolarının yapısı, edebiyat uyarlamalarındaki tercihleri, oyuncu seçimi, renk düzenlemesi, ışık kullanımı, müzik ve mekân seçiminde ne gibi kıstasları göz önünde tuttuklarıydı.

***

Peki kitapta hangi yönetmenler var. Çoğu şimdi aramızda olmadığı için bu kitap kıymetini bilene çok değerli: Ömer Kavur, Memduh Ün,  Yavuz Özkan, Halit Refiğ, Erden Kıral,  Ali Özgentürk, Ziya Öztan, Atıf Yılmaz, Yeşim Ustaoğlu, Tunç Başaran.

Ertekin Akpınar Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. Marmara Üniversitesi Sinema-TV Bölümünde Yüksek Lisansını 1996 yılında tamamladı. Yavuz Özkan, Yusuf Kurçenli, Tomris Giritlioğlu’nun sinema filmlerinde asistanlığını yaptı. Mutlu Aşk Hikâyeleri, Kayıp Mektuplar adında kitapları yayınlandı. 2009 yılında, Melekler ve Kumarbazlar filminin senaristi ve yönetmenidir.

Ertekin dostumuz kitabı Yavuz Özkan’a ithaf etmiş. Kendisiyle geçirdiğim olağanüstü zamanlar ve hayatıma tuttuğu o derin ayna için bu kitap, hiç bitmeyecek bir özlem ve tutkuyla Yönetmenim Yavuz Özkan’ın eşsiz hatırasına adanmıştır. O’nun mülkündendir…

Ertekin Akpınar ile İzmir Kitap Fuarında söyleşme fırsatımız oldu yeniden…

***

Üçüncü baskının önsözünden de enteresan bir not aktarayım:

Kitabımın ilk baskısı çıktığı gün, hayatımı filmleriyle etkilemiş Ömer Kavur vefat etmişti. Beyoğlu Emek Sineması’nda dostu, yoldaşı Macit Koper kitabımdan şu cümleleri okuyarak kendisiyle vedalaşmıştı; “Ben bireyin yalnızlığına inanan bir insanım. Yalnız olan bir insanın kendisiyle hesaplaşması kaçınılmazdır. Sinema yapabilmek için gösterilmesi gerekli direncin kaynağı da, bu yalnızlıkla baş edebilme çabasıdır.”

Sinemanın en arka koltuğunun birinde otururken, sarsılarak ağlıyordum. Türk sinemasının bütün dönemlerine tanıklık etmiş Atıf Yılmaz’ı sonrasında da Halit Refiğ’i kaybettik. Benim için yaralayıcı, hayatımı bir bıçak gibi kesen duygu, Yavuz Özkan’ı kaybetmiş olmaktı. Ölüm haberini aldığımda yere çöküp, “Hayat, bizden büyük bir sanat eserini geri aldı” demiştim. Hala da diyorum.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz