MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çelebi vakası ve ön seçim
Engin ÖNEN
YAZARLAR
13 Ekim 2022 Perşembe

Çelebi vakası ve ön seçim

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin CHP’den istifası ve özellikle AKP’ye geçmesi ilgili kamuoyunda yoğun tepkilere yol açtı. Tepkiler yoğun olarak CHP taraftarlarından gelmekte ve Çelebi’nin ihaneti üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Süreci daha iyi anlamak için, hatırlamamamız gereken hususlar Çelebi’yi CHP Parti Meclisi üyeliğine ve milletvekilliğine taşıyan olaylardır. Bunlar özetle Gülen örgütü ve AKP’nin iş birliği ile Silahlı Kuvvetlerin yapısını değiştirip, partiye bağlı kolluk kuvvetleri haline getirme hamleleridir. 15 Temmuz darbe senaryosu da buna dahildir ve sürece oldukça katkı yapmıştır.

Bu gelişmelerin sonucu olarak Çelebi’nin CHP örgütü ve tabanına iyi geleceğini tahmin etmek zor değildi. Nitekim Çelebi, CHP Kurultayında gerekli delege desteğini sağlayarak PM üyeliğini rahat kazandı. Yine İzmir ile alakası olmadığı halde, bu şehirden aday gösterildi ve aday tanıtım toplantısında delege ve üyelerden en coşkulu alkışı alan aday oldu.

Şartlar değişti ve zamanla Çelebi başka arayışlara yöneldi. CHP’den ve konumundan mutlu değildi. Milletvekili olduğu partiden istifa etti. Sonra parti aramaya başladı ve en sonunda onu destekleyen kitlenin en nefret ettiği partiye katıldı, AKP’li oluverdi.

Bunun üzerine ona oy veren ve coşkuyla alkışlayan kitlelerin nefretini kazandı. Karakteri üzerine çok eleştiriler yapıldı doğal olarak. Küçümsenmeyecek miktarda kişiden ise, “ön seçim olsa bu olmazdı”, “İzmir’den ithal aday yapanlar sorumludur” gibi eleştiriler öne çıkmaya başladı.

Bu iki eleştiri de duygusal nitelikte olup, yeterince tutarlı ve gerçekçi değildir. Birincisi İzmir vekillerinin yarısı ithaldir ama diğerlerine karşı bu tepkiler söz konusu değildir. Çelebi de istifa etmeseydi ya da AKP’ye geçmeseydi, ithal oluşu önemli olmayacaktı. Öte yandan merkezden atanmayıp da ön seçim yapılsaydı, adaylık sürecinde bu kadar coşkulu desteği alan Çelebi’nin sıralamaya girmesi pek zor olmazdı sanırım.

Bu vesile ile önseçimi bu kadar yüceltenlerin gözden kaçırdığı başka bir sosyolojik gerçek var. Uzunca bir süredir özellikle CHP’nin özellikle metropol örgütlerinde mezhepçiliğe dayalı siyasi pratik egemendir. Dolayısıyla mezhep motivasyonu ile hareket eden üyeler birlikte hareket etmekte, il, ilçe yönetimlerinde kendi topluluğundan olmayanlara şans tanımamaktadırlar.

Bu tespiti yapan çok sayıda yerli ve yabancı sosyal bilimci ve araştırmacı bulunmaktadır. SHP döneminde artışa geçen ve özellikle yoğun göçler sonucu metropollerde kente tutunma gerekçesiyle oluşturulan hemşerilik ve mezhep dayanışma ilişkileri daha sonra parti içi ilişkilerde ve özellikle de yerel yönetimlerde artarak kalıcı hale gelmiştir.

İtiraz edenler parti ilçe yönetim ve belediye meclis yapılarını inceleyebilirler. Ek olarak yapılan son önseçimin listesine (kontenjanlar hariç) de göz gezdirebilirler. Son önseçimde mezhebe dayalı altı kişilik anahtar liste kullanılmış ve toplu oy kullanma sayesinde başarılı olmuştu.

Dolayısıyla bu sosyolojik gerçekler dikkate alınırsa, önseçim CHP’yi mezhep partisine dönüştürür. Kılıçdaroğlu da bunun net olarak farkında.

Kırk yıl önce uygulanan ön seçim ile bugünkü şartlar tamamen değişmiştir. Seksen öncesi ve hatta seksenli yıllardaki ön seçimlerde hem yerel adaylar öne çıkıyordu hem de belli bir siyasi vasıf tercihlerde etkili olabiliyordu.

Sonuç olarak önseçim de Çelebi vakalarını engellemeyi garanti etmeyeceğini örnekle açıklamaya çalışalım. Şimdiki Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, önseçime katılarak CHP Edirne Milletvekili olmuş ve kısa bir süre sonra da “Şehrime daha çok hizmet etmek istiyorum” gibi uyduruk bir gerekçe ile AKP’ye geçivermişti.

Daha sonra da Baykal, gördünüz mü önseçimi deyip, ben üyeden daha iyi aday bulurum demeye getirmişti bu örneği vererek.

Peki merkez ataması daha mı doğru? Hayır. O da çok ciddi zafiyetler içermektedir. Merkez ile kurulan ilişkide kullanılan mekanizmalar da demokrasiyi ihmal eden içeriğe sahiptir.

Bu da ayrı bir yazı konusu.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz