MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hepimizin kafasındaki soru: İzmir Depremi!
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
15 Şubat 2023 Çarşamba

Hepimizin kafasındaki soru: İzmir Depremi!

Depremlerle birlikte televizyon kanalları yine uzmanlarla doldu. Son derece güvenilir hocalarla tüccarlığı ile meşhur ya da akademideki çevirdiği numaraları bilmediğimizi sanan bir yığın prof ekranlarda. Bir süre sonra kaybolacakları için dert etmiyorum.

Benim ciddiye aldığım hocalardan biri de İTÜ’den Cenk Yaltırak.

Görüyorum ki aklı başında gazeteciler de sıklıkla Prof. Dr. Yaltırak’ın görüşlerine başvuruyorlar. Entelektüel sorumluluğu yüksek kapsayıcı bir kimlik hocamız. Mesela Cansu Çamlıbel’in T24’deki söyleşisi derinlemesine değerli bilgiler içeriyor. Prof. Yaltırak, “Şunu herkesin anlaması gerekiyor; AFAD ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değerlerine dayanarak yapılan bütün yeni binalar riskli çünkü kullandıkları fay haritası ve tarihsel ilişkiler büyük bir soru işareti” diyor;  bundan sıkı uyarı mı olur.

T24’deki röportajında kendisine “Hocam siz diyorsunuz ki bütün herkese din değiştirin. Herkes bugüne kadar yaptığı işi inanılmaz savunuyor. Siz de bu din yanlış diyorsunuz” şeklinde getirilen eleştiriye şu karşılığı vermiş:

Ben de dedim ki; “Çok doğru söylüyorsunuz. Hazreti Nuh da her yeri sel kaplayacak dediğinde statükocuların hiçbiri ona inanmadı sele kapıldı gitti. Nuh ve taraftarları kurtuldu. Bu çağda böyle bir durum yok. Ama yeni bir yol izlemez isek tufan hepimizi süpürecek. Onun için sizin bu tehlike haritasıyla bir büyük deprem olursa Türkiye’nin herhangi bir yerinde bütün bu hesaplamaların yanlışlığı ortaya çıkacak. Çünkü mevcut haritalarınızın mantığını jeologlar, jeofizikçiler değil inşaat mühendisleri kurguladı. Onlar yerküreyi homojen, sürekli aynı şekilde davranan bir basitlikte zannediyorlar. Onlar betonarmedeki statik kuralları burada var zannediyorlar. Böyle bir dünya yok”

Hoca ayrıca “Eğer bir fay üzerindeki depremlerin tarihsel tekrarlanma aralıklarını ve üzerinde biriken yıllık atımı bilmiyorsak yani bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılmamışsa, o fayın hangi büyüklükte ve zaman aralığında deprem üreteceği konusunda yapılan varsayımlar, spekülasyon olur” demiş.

İzmir’in depremselliği

Şimdi biz İzmirlilerin aklındaki soruyu yöneltelim Prof. Yaltırak’a… Çünkü kendisinin de sosyal medyada ifade ettiği gibi “Ege Bölgesi ile özellikle İzmir ve Muğla’nın depremselliği ile ilgili çok fazla soru geliyor”.

İzmir çevresi ve Ege Denizi’nin fay rejimi ve deprem üretme potansiyeli ile ilgili floodunu paylaşıyorum hocanın:

“Ege bölgesindeki fay sistemi, Kuzey Anadolu (KAF) ve Doğu Anadolu Fay (DAF)’larından farklıdır. KAF ve DAF yanal ve oblik atımlı faylardır. Ege bölgesinde karada bulunan ve kıyıya yakın faylar ise düşey atımlıdır. Bunlara jeolojide “Normal Fay” denir. Ege’deki kara faylarında sınırlı sayıda paleosismoloji çalışması yapılmıştır. Bir fay üzerinde daha önce olmuş tarihsel depremlerin araştırılmasına paleosismoloji denmektedir. Paleosismolojik çalışmalarda fay üzerinde yapılan kazılarla, fayın her bir depremde ne kadar hareket ettiği ve depremlerin tekrarlanma aralıkları tespit edilir. Bu da bize bir sonraki depremin oluşacağı zaman aralığı ile ilgili bir öngörüde bulunmamızı sağlar.

Ege bölgesinde yapılan fay kazıları sınırlı sayıda olmakla beraber bu çalışmalar yıkıcı depremlerin (6.5’tan büyük) tekrarlanma periyodlarının 1.000 ila 10 bin yıl arasında olduğunu göstermektedir. (Ege Denizi’ne henüz girmedik, şu an karadan bahsediyoruz). Fakat Ege Bölgesi’nde 6.5’tan büyük deprem üretme potansiyeline sahip olan fay sayısı 200’ün üzerindedir. Bunların çoğunda fay kazısı yapılıp, depremlerin tekrarlanma periyodları saptanmadığından ve üzerlerinde gerçekleşen son deprem bilinmediğinden ne kadar tehlikeli oldukları ve buna bağlı olarak oluşturacakları risk hakkında bilimsel bir öngörü oluşturulamamıştır. Bununla birlikte bölgede Egelileri sürekli tedirgin eden mikro deprem (Mv. 6’dan küçük) aktivitesi bulunmaktadır. Bunlar, ana fayların arasında kalan kısa faylar tarafından üretilmektedir.

Antik kentlerin tarihsel depremlerle yıkımına bakarak birçok fayın son 2000 yıl içinde en azından 6.5’tan büyük, en az bir deprem ürettiğini varsayarsak, bu fayların yıkıcı deprem oluşturmak için henüz miyadlarını doldurmadıklarını söyleyebiliriz. Ege bölgesindeki yıkıcı deprem oluşturacak karadaki bütün faylar üzerinde bilimsel çalışmalar tamamlanmadan, bu konuda herhangi bir öngörüde bulunmak ancak spekülasyon olur.

Ege Denizi’ndeki fayları incelediğimizde ise büyük derin deniz çukurlarını sınırlayan (yani 500 mt-1000 mt arasındaki çukurları oluşturan faylar) karadakilere nazaran daha hızlı çalışmakta ve daha çok deprem üretmektedir. Bu da Ege Denizinin oluşuma neden olmuştur. Örneğin; 1944 Edremit Körfezi depremi (Mv. 6,8), 2017’de Gökova-Kos Adası depremi (Mv. 6,6), 2017 Midilli depremi (Mv. 6,3), 2020’de İzmir’i etkileyen Sisam depremi (Mv.  6,9) 7’den büyük olmayan depremlerdir.

Ege Denizi’nde olan depremler karadakilere göre daha sık olmakla birlikte Mv. 7,0’den büyük olmamaktadır. Çünkü buradaki “Normal” fayların üzerinde biriken yıllık atım 2 mm.den daha azdır. Bu da hem tekrarlanma periyodlarını uzun olmasına hem de enerji birikimin yavaş olmasına neden olur.

Bu açıklamalar İstanbul’a oranla rahatlatıcı gibi görünse de Prof. Yaltırık bizlerin yani Egelilerin nelere dikkat etmesi gerektiğini de bildirmiş floodunda:

1- Alüvyon-yumuşak zeminlerdeki yapılar eğer tasarım olarak uygun değilse risk altındadır. Sisam depreminde olduğu gibi 6.5’tan büyük herhangi bir depremde müdahale edilmiş veya uygun yapılmamış binalar hasar görebilir.

2- Evinizin faya ne kadar yakın olduğu değil, bulunduğu zeminin deprem dalgalarını ne kadar büyüteceği ve binanızın buna nasıl karşılık vereceği önemlidir. Örneğin Bornova, Sisam’a 74 km uzakta olmasına rağmen yumuşak zemine uygun olmayan, müdahale edilmiş yapılar büyük hasar gördü.

3- Egelilerin tüm Ege’deki kara ve deniz faylarının araştırılmasının sağlanması ve yerel yönetimlere, kamu kuruluşlarına, akademiye kamu baskısı oluşturması, konuyu gündemde tutması gerekir.

***

Bu üçüncü madde için Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve arkadaşlarının çok duyarlı olduklarını biliyorum. İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve 117 kişinin yaşamını yitirdiği depremin ardından Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projelerini başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Depremsellik araştırması ve zemin davranış modelinin çıkartılması için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, yapı envanteri çalışması için İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile protokol imzalayan Büyükşehir Belediyesi, hem fay ve zemin hem de yapılarla ilgili kapsamlı bir çalışma yürütüyor. Bayraklı’da 31 bin 146 yapının kimlik belgesi hazırlandı. Bornova’da 62 bin yapının incelemesi ile kenti etkilemesi düşünülen fay hatlarına ve zemine yönelik kapsamlı araştırma da sürüyor.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Esin Kurt
 15 Şubat 2023 Çarşamba 18:11
Teşekkürler.Bilgi paylaşımı ile biraz içim rahatladı.
 Gürkan
 15 Şubat 2023 Çarşamba 11:56
Bayraklı-Bornova örneğine son depremde Hatay'ı da ekleyebiliriz. İlk olan 7.8'lik depremin merkezinden uzak olmasına rağmen en yüksek ivme 1.39g olarak Hatay'da ölçülmüş. Yanlış bilmiyorsam en çok kayıp Hatay'da meydana geldi. İzmir'de Karşıyaka, Bayraklı ve Konak sahilleri en pahalı yerler ancak zemin sorunlu. Bayraklı'da apartmanlar yıkılırken, kazık(derin) temeli olan gökdelenlerde hasar yok. Deprem bölgesinde temelden çıkıp, yan yatan binayı herkes görmüştür. Zemine uygun temel yapılmadığı için bina sağlam da olsa yan yatmış.
 Tüm ilçeler
 15 Şubat 2023 Çarşamba 11:17
İzmirde ki tüm ilçeler hakkında bilgi edinmek istiyoruz deprem sadece Bornova ve bayraklı da olmayacak tüm ilçelerin depremselliği aktif fay hatları zemin yapısı gibi ayrıntılı bir çalışma hiçbir yerde yok belki gazeteniz buna ön ayak olur rica ediyoruz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz