MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kılıçdaroğlu, Soyer ve sol popülizm
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
27 Şubat 2023 Pazartesi

Kılıçdaroğlu, Soyer ve sol popülizm

Pandemi günlerinde hayatımıza giren tılsımlı bir kavram var:

Normalleşme…

Yaşadığımız deprem felaketinin ardından bu kavramın bolca kullanılacağı günleri göreceğiz.

Asıl konu, yeni normali nasıl oluşturacağımız konusu…

Çünkü döneceğimiz bir normal artık yok.

Kentlerimiz yok. Kaybımız çok.

Değiştirmemiz gereken ise bir kader var.

*

Ülkenin kaderini belirleyecek olan seçim günü için ise geri sayım sürüyor.

Hassasiyetler ve duyarlılıkların ağır bastığı bir ortamda deprem ile siyaset ilişkisine bir parantez açmak gerekiyor.

Geçtiğimiz haftaki “Ahbap-çavuş kapitalizmi” yazısında kısaca değindiğimiz siyasal cepheleşmeyi muhalefet üzerinden okumakta fayda var. Çünkü Türkiye kamuoyu deprem öncesinde Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı ve İYİ Parti-CHP arasında yaşanan aday belirleme gerilimine kilitlenmiş durumdaydı.

Bu tartışma halen yaraların sarılmaya çalışıldığı bir dönemde İYİ Parti cephesinden yeniden alevlendirilmiş oldu.

Deprem öncesi ve sonrası olarak süreç değerlendirilirse CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasal söylemleri ile 6’lı Masa’nın sağ bloğunun söylemleri arasında uçurum olduğu ve bu uçurumun her geçen gün derinleştiği görülüyor. Evet, ortada uyumlu gibi görünse bir 6’lı Masa toplamı var ve 6 ayağın 5’i sağ muhalif… Meselelere yaklaşım konusundaki farklılıklar şimdilik ötelense de ileriye dönük olarak Millet İttifakı’nın devamlılığı konusunda olumlu sinyaller vermiyor.

KILIÇDAROĞLU’NUN İYİ PARTİ’NİN RİTMİNİ DÜŞÜRMESİ
Başını CHP’nin çektiği muhalefet bloğu, kimi aday olarak çıkarırsa çıkarsın ekonomik krizden olumsuz etkilenen vatandaşların tepkisini oya dönüştürmeyi hesap ediyor ve “cepte olan” yüzde 40-45 bandındaki oyu ilk etapta alabileceğini öngörüyor.

Kılıçdaroğlu, son 1,5 yıldır cumhurbaşkanı adayı olmak için didiniyor. 1,5 yıl öncesinde çok da şansı bulunmayan ve anketlerde son sıralarda yer alan Kılıçdaroğlu, ekibinin de azimli çalışması ile artık Erdoğan’a karşı en güçlü aday olarak görünüyor.

Bu süreç içerisinde 6’lı Masa iç tartışma ve mutabakat metinleri konuları üzerinden atıl duruma düşüp elle tutulur bir proje üretemezken yüzde 18-20 bandına kadar yükselen İYİ Parti’nin de hızı ve ritmi bu süreçte durmuş oldu. Bu Kılıçdaroğlu’nun hamlelerinden biriydi ve tuttu.

SOL POPÜLİZM VE MUHALEFETİN SAĞ BLOĞUNUN RAHATSIZLIĞI
Bir diğer konu da, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin ideolojik harcı olan Kemalizm ile sol popülist söylemleri eklektik bir hale getiren yaklaşımı ve siyaset tarzı oldu. Kılıçdaroğlu, iktidara yakın olan ve ‘5’li Çete’ olarak tarif ettiği sermaye grubu ile hesaplaşma, neo-liberalizm karşıtlığı ve paralı otoyollar ile şehir hastaneleri ile ilgili yaptığı kamulaştırma çıkışları, sorunları yalın-çıplak göstererek yönetici elitlerle halkı karşı karşıya getiren bir siyasal hat izlemesi özellikle sol tabanda ciddi bir konsolidasyon yarattığı kesin.

Kılıçdaroğlu bu eforunu ve söylem tarzını deprem sürecinde de devam ettirdi. Erdoğan ile yan yana gelmeyeceğini söyledi ve merkezi iktidarı elinin tersi ile iterek belediyeleri ile topluma dayalı bir çalışma yapmaya çalıştı.

Öte taraftan Kılıçdaroğlu’nun çıkışları muhalefetin sağ bloğunun hoşuna gitmediği görülüyor. Onlar devletin AK Parti ile heba olduğunu ve devlete sahip çıkmak gerektiği üzerinden daha soft bir siyaset tarzı kararken Kılıçdaroğlu bambaşka bir hat izliyor. Bu durum muhalefet içerisinde birlik sorunlarına yol açabilecek bir konu... Mesela 5’li Çete tartışmasında dahi İYİ Parti ile CHP arasında bir ayrılık olduğu görülüyor. Çünkü muhalefetin sağ bloğu, en basit tabirle hayata “sol”dan bakmıyor.

ÇOKLU ADAY İHTİMALİ
Peki, Kılıçdaroğlu sol popülizmi neden öne çıkardı? Kılıçdaroğlu kendi adaylığı konusunda çoklu adaylı seçime girme stratejisi üzerinden kendi siyaset hattını şekillendiriyor olabilir. 6’lı Masa’da yaşanan aday belirsizliği ve özellikle İYİ Parti-CHP arasında yaşanan adayın kim olacağı yönündeki tartışmadan bir aday çıkmama ihtimali de bulunuyor. Bu durumda çoklu adaylı bir sistemde Kılıçdaroğlu kendisini yüzde 30’un üzerine atıp seçimi ikinci tura atmak ve ikinci turda kendine mecbur bırakmak üzerine bir strateji kurmuş olabilir. Bu bir olası ihtimaldir ve bir kenara not edilmelidir.

KILIÇDAROĞLU İÇİN SOLUN SÖYLEMLERİ ANCAK BİR APARATTIR
Türkiye’de, sol popülizmin en önemli temsilcisi Bülent Ecevit’ti. Kemalizm ile solun evrensel söylemlerini bütünleştirmek istedi ancak başaramadı. Yoluna DSP ile devam etti, yaşamının son demlerinde iktidar olma fırsatını yakaladı.

Kılıçdaroğlu ise Ecevit’in aksine siyasal taktiklerini dönemsel olarak tariflendirdi. Örneğin 2009’da başlayan ‘Kürt Açılımı’nda MHP ile aynı tavrı aldı. Uzun bir süre MHP ile dolaylı ittifakını sürdürdü. Bu dönem içerisinde sağ, milliyetçi söylemleri bolca da kullandı.

Toparlarsak; Kılıçdaroğlu’nun sol popülizmi uzun vadede sürdürülebilir değildir. Çünkü dünya ölçeğinde başarılı sol popülizm örnekleri kendisini Anti-Amerikancılık üzerinden şekillendirir. Kendisini Anti-Amerikancılık üzerinden şekillendirmeyen sol siyaset, parçalanmaya mahkumdur ve örneği çoktur. Bunun en yakın zamandaki kanlı-canlı örneği de Yunanistan’ın SYRIZA’sıdır.

Anti-Amerikancı bir siyaset tarzını Bolivarcılık üzerinden şekillendiren ve başarılı kılan ise sadece Maduro’nın Venezuella’sı ve Fidel’in Küba’sıdır. Kılıçdaroğlu için sol popülist siyaset olsa olsa iktidarın alınmasında kullanılacak bir aparattır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun Anti-Amerikancı bir söylemi bulunmamaktadır.

SOL POPÜLİZM VE SOYER
Türkiye’de sol popülist siyasetin örneklerinden birisi de İzmir’de yaşanıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in söyleminin ve siyaset hattının temelini oluşturan “Başka Bir Dünya Mümkün” sloganı 2000’lı yıllarında başlarında küreselleşme karşıtlarının kullandığı bir slogandı. Bu sloganı Türkiye’de yıllarca kullanan parti ise Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP)’ydi. ÖDP, uzun yıllar küreselleşme karşıtlığının Türkiye’deki ayağını kurumsallaştırmaya çalıştırmıştı ve Küresel BAK’ın da ülkedeki temsilcisiliğini yaptı. ÖDP ismini Sol Parti olarak değiştirse de bu siyasi partinin anlayışındaki temel slogan halen değişmiş değil.

Sol tandanslı bir siyasi gelenekten gelen Soyer’in adaylık sürecinden başlayarak başkan olduktan sonra temel slogan haline getirdiği bu slogan Avrupa ve Latin Amerika’da etkili olan sol popülist siyasetin dünya  ölçeğinde kullandığı slogandı. Soyer, sol tabana bir bellek hatırlatması yaptı. Çav Bella’yı seçim şarkısı yaptı, stratejisini de “arka mahalle”lere pozitif ayrımcılık yapma ve kooperatifleşme üzerine kurmuştu. Kocaoğlu döneminden kalan tarımda kooperatifleşme konusu da Soyer’in stratejisine de oldukça uyumluydu.

SOYER-KILIÇDAROĞLU UYUMU
Başkan Soyer, yaptığı her açılışta, her yardım kampanyasında, her yeni projesinde “başka bir … mümkün” sloganını kullanmaya devam ediyor. CHP’nin içerisinde bu sloganın Soyer dışında çok fazla dillendirilmediğini de eklemek de yarar var. Çünkü Soyer ile CHP arasında  olayları yorumlarma yönünden yaklaşım ve nüans farklılıları da bulunmaktaydı.

Kılıçdaroğlu’nun son dönemdeki yaptığı çıkışlar ve neo-liberal politikalar üzerinden yürüttüğü karşıt söylemler ile Soyer’in genel siyasal tavrı arasında artık bir uyum var.

Alternatif bir yaşam modeli oluşturma konusunda da uyuma dikkat çekmek gerek. O da Kılıçdaroğlu’nun deprem bölgesinde belediyeleri ile yaptığı icraatlar ile Soyer’in yerelden genele iktidar olma üzerine kurduğu siyasal hattına da epey uygun… Deprem bölgesindeki CHP’li belediyeler tarafından icra edilen faaliyetleri “gölge belediyecilik” kavramı ile tariflendirmesi de Kılıçdaroğlu’na yapılan bir fikir beslemesi olduğunu da ekleyelim.

Soyer, ilk başkanlık döneminde kent muhalefetinin en önemli aktörü olan AK Parti’ye karşı daha diyaloğa açık, yapıcı, barışçıl bir siyaset hattı izlerken bugünkü pozisyon alışı yönünde farklar bulunuyor. Soyer, AK Parti’ye karşı olan söylemlerini sertleştirmiş görünüyor. Yani söylem ve siyaset yapma yönüyle Soyer ile Kılıçdaroğlu arasında burada da bir uyum bulunuyor.

Bir diğer ortak nokta ise; İYİ Parti’nin hem Kılıçdaroğlu hem de Soyer’i aday olarak görmek istememesidir. Bunun üzerine de daha öncesinde “Bir cinayet ve Soyer’in yeni rakibi” yazısında kısmen değinmiştik.

*

En başa dönersek…

Siyaset arenası ile ekonomik kriz ve deprem ile büyük yıkım yaşayan toplum arasındaki makas deprem ile birlikte daha da açılmış durumda…

AK Parti devlet kurumları, CHP ise belediyeleri ile sahada bir cepheleşme halinde sınav veriyor. Bu sınavdan güven oyunu ise yine halk verecek.

Bu sınavdan toplumun ülkenin istifade etmesi en büyük umudumuz.

Asıl soru ise nasıl normalleşeceğimiz konusu…

Bunu da haftaya konuşalım.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 28 Şubat 2023 Salı 12:32
Ben de 35 yıl muhtemelen senin de oy verdiğin partiye oy verdim. Uzaklaşmam partililerin Demirtaş aşkıyla başladı.Bahçeli'nin peydahlayıp Kılıçdaroğlu'na dikte ettiği Ekmeleddin vakasından sonra parti tercihimi kalıcı olarak değiştirdim. Herkesin miladı olmalı. Kol kırılır yen içinde kalır devri çoktan bitti.
 Vatandaş
 27 Şubat 2023 Pazartesi 21:29
TİP bir partinin kanalı ile TBMM girdi ve sonra ayrıldı,siyaset sahnesinde ittifak denilen bir sistem demokrasi ile hiçbir ilgisi YOKTUR siyasî partiler yasası değişmediği sürece demokrasiyi ne yazıkki zor görürüz artık futbol transferlerine benzedi bu işler ne yazık ki kırk yıldır aynı partiye oy veriyorum,nedense hiç değiştirmedim,o zaman ben yanlış yoldayım galiba insanlar spor ayakkabı değiştirir gibi parti değiştiriyor...
 ezbere
 27 Şubat 2023 Pazartesi 15:10
Yoruma katılmıyorum, bulaşık süngeri aday olsun, onu seçeceğiz! MV seçimlerinde ise oyumuz TİP!
 Partili
 27 Şubat 2023 Pazartesi 11:55
Kemal Kılıçdaroğlu,tek adamlık konusunda yaptıkları ortadadır,bütün belediye başkanlarını atama yaptı,istanbul belediye başkanı için parti il yönetimi kesinlikle kabul etmedi ama malesef kabul ettiler sonuç ortadadır,çünkü cumhurbaşkanı adayı olarak kamuoyuna şirinlik maskesi ile deklare ediyorlar ablası ile,ayrıca Ankara'da aynı durumda izmir'e atanan belediye başkanları için ön seçim olsaydı hiçbiri seçilecek sıraya seçilemezdi,bu konuda CHP her zaman izmir destek veriyor ama bu gidişle gelecek seçimlerde aynı taktik yapıldığında sandıkta herkes tepkisini verecektir demokrasi gereği eski deyişle tıpış tıpış oy vermek olmayacak artık,ondan sonra da bidon kafalılar oy vermedi diyerek demeç vererek halk suçlanıyor,genel merkezde şimdi seçilecek illerden kimler milletvekili olarak atanacaktır mücadelesi vardır,Izmır'de ikamet etmeyen milletvekilleri seçilecek sıraya ittifak partilerin yöneticileri atanacaktır,bu partiye gönülden bağlı uzun zamandır hizmet edenler saf dışı kalacaktır, Kılıçdaroğlu seçimlerde biraz zorlanacaktır,bu seferde seçim kayıp ederse; genel başkanlık koltuğu gidecek ve parti zor bir yola girecektir...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz