MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sanat tarihinde yeni bir başlık: Kripto Sanat
Filiz SEZER
YAZARLAR
26 Mart 2021 Cuma

Sanat tarihinde yeni bir başlık: Kripto Sanat

İki hafta kadar önce ünlü müzayede salonu Christie’s kendi stilinin oldukça dışında bir açık artırma yaptı. Söz konusu müzayedede 69 milyon dolara satılan "eser”, Beeple mahlasını kullanan Mike Winkelmann’ın 5000 Gün isimli kripto sanat çalışmasıydı. Dünyada büyük yankı uyandıran ve medyada geniş şekilde yer alan bu açık arttırmayı özel kılan Christie’s gibi büyük bir müzayede evinin ilk defa NFT olarak dijital bir sanat eserini satışa sunması ve ödemeyi kripto para birimi ile (Ether) kabul etmiş olmasıydı. Üstelik satıştan elde edilen kazanç yaşayan bir sanatçının açık arttırma yolu ile satılan eseri için biçilen en yüksek üçüncü meblağ idi. Bir NFT’ye ödenen en yüksek miktar olduğu için de Beeple’a en çok kazanan kripto sanatçısı (kimi kripto yaratıcısı demeyi tercih ediyor) unvanı kazandırmıştı. Müzayedenin Christie’s ile eş zamanlı olarak dijital ürünlerin satış portalı olan Nifty Gateway’ de de yapılmış olması ilginç bir iş birliği örneğini ortaya koyuyordu.

İşin maddi büyüklüğü bir yana, eserin yapısı, satış kanalı ve ödeme biçimi konuyu oldukça karmaşık bir hale getiriyor. Bu sebeple Beeple ve onun bu eserinden bahsetmeden önce kripto sanat kavramını açmaya çalışalım.

“Değiştirilemez token” ler olarak adlandırabileceğimiz NFT (Non-Fungible Token) tıpkı Bitcoin uygulaması gibi Blockchain teknolojisini kullanıyor. (Bu alanda Türkçe terminoloji henüz tam olarak yerleşmemiş olduğu için bazı terimleri İngilizce haliyle bıraktığımı söylemeliyim.) Örneğin pek çok yerde token “jeton” olarak çevrilse de belirteç / işaret demek daha doğru geliyor bana.  NFT’lerin değiştirilemez özelliği ile birbirinin dengi olmayan değerler yaratmak mümkün. Genelde yatırım ve koleksiyon amaçlı olarak kullanılabiliyor ve resim, video, klip gibi pek çok farklı dijital dosyaya eklenebiliyor. Böylece eserin taklit edilmesi engellenerek yaratıcısı da silinemez biçimde işaretlenebiliyor. Yine tıpkı Bitcoin’de olduğu gibi NFT işlemleri de kalıcı ve şeffaf, herhangi bir NFT’nin alım-satımı herkes tarafından görülebilir.

Bu çalışmanın öyküsü Winklemann’ın 2007’ de her gün yaptığı çizimleri sosyal medya hesaplarında paylaşmasıyla başlıyor. Çok basit çizimlerden bilim kurgu karikatürlerine, günlük olaylara yaptığı göndermelerle dolu ilginç çizimlere, 3 boyutlu animasyonlara kadar geçen sürede çalışmalarının nasıl bir evrim geçirdiğini görmek isteyenlere Beeple’ın Instagram ve Twitter hesaplarını incelemelerini öneririm. Bu süreçte takipçi sayısının milyonları bulmasıyla pek çok ünlü sanatçıya da iş yapma fırsatını yakalamış (bir örneği kendi ağzından verelim: “2020 Super Bowl’ da J-Lo’nun altına saçma beyaz küpler koymak falan). Beeple sadece 5 ay önce NFT’ler yolu ile daha fazla para kazanabileceği fikrini edinmiş ve ilk denemelerden sonra başarılı olduğunu görünce iş Christie’s ile çalışmaya kadar varmış. Yapılan görüşmelerde Beeple’ın 5.000 gün boyunca yaptığı çalışmaların dev bir kolajda toplanarak oluşturulacak jpeg dosyasının NFT olarak satışa sunulmasına karar verilmiş.

Beeple, İlk 5.000 gün

39 yaşındaki Beeple, eski bir öğretmen olan eşi, 2 çocuğu ve tek katlı mütevazı evi ile çılgın sanatçı imajından oldukça uzak. Bol küfürlü tivitleriyle bana bir oğlan çocuğunu anımsatıyor. Sanat tarihine ilişkin tek bilgisi lisede aldığı bir ders ancak müzayede sonrası verdiği bir röportajda bu konuda çalışacağını söylemiş.

Beeple’ın bu çalışmalarını Duchampvari olarak tanımlayanlar olmuş. Hazır nesne kullanımı bakımından bu yerinde bir benzetme olabilir ancak kavramsal bir altyapının henüz oluşmadığını göz ardı etmemek gerek. Elbette bir ürünün sanat eseri olup olmadığını söyleyecek bir yüksek mahkeme kurulması taraftarı değilim ancak kendi adıma söyleyecek bir sözü olmayan eserlere karşı biraz mesafeli durma hakkımı kullanıyorum. Yine de bu Beeple ve onun gibi kripto sanatçıları önemsemediğim anlamına gelmesin, pek çoğunu büyük bir merak ve ilgiyle takipte olduğumu da söyleyeyim.

Klasik portrelerden sonra bir gözü bir yere diğeri farklı yere bakan kübik portreleri veya göze hoş gelen manzara resminden figüratif olmayan ve kimi zaman tek renk bir geometrik şekilden oluşabilen sanat eserlerini anlamaya çalışan neslin yaşadığı şaşkınlıktan daha fazlasını tecrübe ediyoruz. Bir yaşam süresinde sanatın müzelerden, galerilerden dışarı çıkmasına (iyi ki ama iyi ki!), bazen seyircisini de esere dahil eden ve adeta sosyal bir deneye dönüşen performanslara, duvara bantlanan muzun sanat eseri olarak lanse edilmesine (ve üstelik bunun ciddi bir fiyatla satılmasına), dijital araçların eserlerin yapım veya sunum aşamasında her gün farklı bir biçimde kullanılmasına şahit olurken bütün bu olanları bazen anlamakta güçlük çekebiliyoruz.

Ben de istiyorum tüm sorular sular seller gibi öğrendiğimiz sanat akımlarından gelsin ama işte sanat da hayat gibi coşkun akan bir ırmak ve baş döndürücü bir hızda değişiyor. Bizim öğrenmiş olduğumuz çoktan geçmişte kalıyor. Teknoloji hayatımızın kılcal damarlarına bile sızarken sanatı elbette atlamıyor ve apaçık ki sanat tarihinde yepyeni bir bölüme geçiliyor.

Beeple’ ın açık arttırmadan sonraki gün (12 Mart) paylaştığı Everyday eseri: Next Chapter (Sonraki Bölüm)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Şule Kükrer
 1 Nisan 2021 Perşembe 10:02
Sevgili Filiz, ne güzel bir yazı izninle sayfamda paylaşıyorum. Sanat her nesli şaşırtmaya devam edecek. Tam anladık artık serken yeni bir bilmece başlıyor, belki de sanatı hepimiz içşn çekici kılan da bu...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz