MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Zihinsel depremlere hazır olalım
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
1 Mart 2023 Çarşamba

Zihinsel depremlere hazır olalım

Zor zamanlardan geçiyoruz yine. Hiç bitmeyecek gibi görünen zamanlardan. Öyle zaten. Zor zamanlarımız bir türlü geçip, gitmek bilmiyor. Benim neslim (1966 doğumluyum) kolay zamanlara denk gelemedi desem yeridir. Darbeler, sağ-sol çatışmaları, 1980 sonrası terör ve tehdiş, arkasından, son neslin de tanıklık ettiği 2000’li yıllar... Bu süreçte, çok kıyım gördüm, gözümün önünde terör olaylarında yaşanan çatışmalarda işlenen cinayetlere şahitlik ettiğim de oldu. Ancak, ülkemizin yaşadığı bu son deprem felaketi kadar, hiç biri, bu kadar acıtmadı beni...

Üniversite yıllarında, yani 1983 ya da 1984 yılıydı sanıyorum, yazdığım bir şiir aklımda kalan, bölük pörçük:

...Solacak demek,

çağ tam 21

son günlüğü 1999’un.

Ellerinden tutsam ve yürüsek,

Diyalektik aşkımızın

Mutlak özü olan sen,

Ağaçlar dökünmeden tüm yaprakları

Yine sen gelsen baharda.

Nereden aklıma geldiyse bu şiir, bu sefer, yine üniversite yıllarımdan, hazırladığım bir araştırmayı hatırlıyorum. Dönem sonu ödeviydi. Hazırlık için önümüzde dört aylık bir süre vardı. Sınıf arkadaşlarım (o dönem, elimizin altında ne bilgisayarlar ne de Google hazretleri vardı) harıl harıl kütüphanelerde, ansiklopedileri ve kitapları tarıyorlardı. Konu, önümüzdeki yeni yüzyılda, insanlığın gelişim evrimlerine göre, nasıl bir aşamaya geçileceği sorusuydu. Ben bu konuda hiç bir araştırma yapmadım, tek bir kitap dahi okumadım. Sadece tek sayfalık bir makale yazdım. Sonuç bölümünü; önümüzdeki yüzyılda, teknolojik gelişmelerin getirdiği yenilikler sayesinde otomasyon dönemine geçileceği ve emek kesiminde, büyük oranda, kol gücünün yerini beyin gücü ikame edeceğinden, klasik anlamda işçi sınıfı tanımının eski anlam ve değerini yitireceği şeklinde özetledikten sonra; emekçi sınıfının kendini yenileyememesi yani teknolojideki gelişim ve değişime ayak uyduramaması durumunda büyük bir işsizlik sorunuyla başbaşa kalacağını öne sürmüştüm. Benim bu bir sayfalık makalem, 100 üzerinden 100 notu aldı. Sınıfta, benden başka kimse bu kadar yüksek not alamadı. Arkadaşlarımdan bazılarının, ders hocamıza gidip, sayfalarca ve onca zahmete girip hazırladıkları ödevden, neden benden daha düşük not alıp, benim ise sadece bir sayfalık ödevden nasıl oluyor da 100 aldığım hakkında, sitem ettiklerini, hala gülümseyerek anımsarım...

Arkadaşlarımın çalışmaları da değerliydi, kuşkusuz. Ancak, onların hazırladıkları makaleleri inceleyince, eklektik tarzda bir seçki yığınını, kendi tezlerini doğrulama çabası yönünde birleştirip, aslında yeni bir önermede bulunmadıklarını görmüştüm. Kendimi övmek değil amacım. O zamandan gelen ve şimdiki nesilleri de kapsayan, yanlış bir zihniyet şekillenmesi anlatmak istediğim. Günü kurtarmak ya da ödevi başından savıp geçer bir not alıp dersi geçmek... Bize sadece bugün değil, gelecek için de fayda sağlayacak bir üretim ya da düşünsel faaliyetin içine girme zahmetinden kaçınmak... Yaşam felsefemizi temellendiren paradigma bu işte: pragmatizm. Asıl yenmemiz gereken engel de bu! Kısaca, her konuda kolaycılığa kaçmak diye de tarif edebiliriz! Pragmatizmin, bizi düşürebileceği tuzaklardan ve tehlikelerden korunmak için, hayatımızın her alanında, kodlandığımız değer yargılarını dönüştürmeye ve esaslı bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var hepimizin.

Neden mi?

Yaşam alanlarımızı kurarken, sadece kısa bir dönem için değil, bizden sonraki nesilleri de barındıracak ve yaşatacak, doğayla uyumlu yapılar inşa edebilmek için...

Sellerde, yangınlarda, depremlerde vd. afetlerde, en kısa sürede ve en hızlı biçimde organize olabilecek yardım faaliyetlerini yönetebilmek, tüm bunlara hazırlıklı olabilmek için...

İnsan ve diğer canlıların hayatına, gelişimine ve sağlıklı bir şekilde üremesine değer veren bir sosyal-siyasi-ekonomik-ekolojik politikaların oluşturulmasını mümkün kılacak demokratik ve barışçıl bir toplum yaratabilmek için...

Bugünden tezi yok, zihinlerimizdeki artçı sarsıntıları yaşam boyu sürecek ve pragmatik tutumlarımızı köklü bir şekilde dönüştürecek, zihinsel depremler yaşamadığımız sürece; Batı uygarlığı Mars’ta yaşamın koşullarını tartışıyor olurken, biz hala bizi çevreleyen fiziki depremlerin yıkımlarını konuşurken bulacağız kendimizi. Netice olarak, tıpkı eklektik makale yazan öğrenciler gibi aldığımız düşük nottan memnun kalmayıp, bizi yönetenlere sitem edip duracağız... Oysa, elimizden, bundan daha fazlası gelebilir. Yeter ki zihinlerimizi sarsacak, bilim ve aklın önderliğinde, pragmatizmin faylarını çatır çutur kıracak şiddetli depremlere de hazır olalım!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz