MENÜ
İzmir 16°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
16 Nisan’ın başkenti!
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Mart 2017 Cuma

16 Nisan’ın başkenti!

Genel Yayın Yönetmeni Fatih Yapar’ın da altını çizdiği üzere, hem Başbakan Binali Yıldırım’ın hem de ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim bölgesi olması İzmir’i 16 Nisan’ın başkenti yapmaya yetiyor. 
Hem ‘evet’ hem de ‘hayır’ cephesinden önemli isimlerle konuştum son günlerde…
Gördüm ki her iki cephede de bu durumun stresi yaşanıyor. Başbakan Yıldırım’ın 2011’den itibaren siyaset yaptığı, büyükşehir adayı olduğu, 1 milyona yakın oy almayı başardığı İzmir’de evet cephesinin sorumluluğu çok büyük… Çıtası da yüksek!
CHP’nin başını çekmeye çalıştığı hayır cephesi içinse İzmir ‘kaleyi korumak’ anlamına geliyor. 
Kritik yarışın bir de yerel unsurları var. Belediye başkanları… 
Evet ve hayır oylarına ‘ara karne’ anlamı yükleyenler için kendi mücavir alanlarında alacakları oylar yerel seçimde adaylıklarının önemli referanslarından biri olacak. En azından 17 Nisan sabahı ilçe oranları analiz edilirken artısı ve eksisi bir parça da olsa belediye başkanlarının hanesine de yazılmış olacak. Sadece CHP’liler için değil AK Partililer için de geçerli bu durum!
Özellikle de AK Parti’nin yönettiği Kemalpaşa, Torbalı, Menderes, Selçuk, Ödemiş, Kiraz ve Kınık için… Peki, böylesine önemli görülen bir kentte cephe savaşları nasıl yönetiliyor? 
Peşinen söylemeliyim. Evetçiler daha arzulu, istekli ve daha organize çalışıyor. Daha da önemlisi daha inanmış görünüyorlar. Vekilinden teşkilatına kadar… Başbakan Binali Yıldırım neredeyse bu haftanın çoğunu İzmir’de geçirdi. Yağmura rağmen Kemalpaşa ve Kınık’taki programını aksatmadan sürdürdü. 
Katılım ve coşkunun üst düzey olduğunu gördük. 
Son 3 yılda 5. seçimi göğüslemeye çalışan teşkilatın motivasyonu görülmeye değerdi. 
*
Kılıçdaroğlu ve kadrosu da sık sık İzmir’in sokaklarını arşınlıyor. Ayrıca CHP, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarını harekete geçirmek için çabalıyor son günlerde... 
Ama AK Parti’nin müttefiki MHP için aynı şeyi söylemek mümkün değil… Bahçeli’nin MHP’si kendi tabanındaki çatlak nedeniyle organize bir saha çalışması yapmakta zorlanıyor. Ama ‘hayır’a çalışan MHP’li muhalifler oldukça hareketli. Bilhassa sosyal medyada… 
Ve şimdiden duyuyoruz. Anketlerdeki olumsuz tablonun sorumlusu olarak MHP ve Bahçeli gösteriliyor. 
AK Parti de kendi tabanındaki çatlağı gidermek için de azami bir çaba harcamaya başladı. Batı’da yüksek görünen çatlağın Anadolu’ya açıldıkça azaldığını ifade eden yüksek rütbeli bir Evetçi, “Biz oylarımızın yüzde 95’ini alırız” ifadesini çok net kullandı. “Kampanya sürecinin başındayız. Bizim seçmenimiz ‘Evet’te birleşir” diye de ekledi. ‘Seçmenden kastınız 1 Kasım mı 7 Haziran mı?’ diye sorduğumda ise; “Hiçbiri… Elimizdeki son anketler üzerinden konuşuyoruz. Şu anda yüzde 53 bandında oyumuz…” dedi. 
Yüzde 53 üzerinden yüzde 95 iddiasını düşünürsek AK Parti’nin sistem değişikliğini referandumu kabul ettirmek için Bahçeli’ye bile ihtiyacı yokmuş gibi görünüyor. Aynı Evetçi, Doğu-Güneydoğu’daki Kürt kökenli seçmenden de beklentinin yüksek olduğunu araştırmaların da bunu gösterdiğini ifade etti. 
Tam da bu noktada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun sürecin çok başında televizyonda söylediği, “1 Kasım’da AK Parti’ye oy verenler evet derse sonuç evet çıkar” matematiğini hatırladım yeniden. 
Tabi ki siyasetin matematiği Türkiye gibi gündemi ışık hızıyla değişen ülkelerde farklı işliyor. Yerel ile genel seçimin bile birbirlerinden net bir şekilde ayrıştığını düşünürsek referandum gündeminin, psikolojisinin çok farklı olacağını kabul etmemiz gerekir. 
Ve araştırma şirketleri için de Türkiye giderek zorlaşan ülkelerden biri olmaya başladı. Bazı araştırma şirketi yöneticilerinden saha çalışmalarında ne denli zorlandıklarını daha sık duyar olduk. 
Kaldı ki İntegral Araştırma olarak sahasına çok aşina olduğumuz İzmir’de biz de bu zorluğu az çok yaşamaya başladık. Özellikle de siyasal araştırmalarda… 
Ama ne olursa olsun… 
15 yıldır Türkiye’yi tek başına yöneten AK Parti halen Türkiye’nin en büyük siyasi gücü olmayı sürdürüyor. Bunu ister hükümetin performansına bağlayın ister muhalefetteki boşluğa… 
Devletin imkânları vs… 
Gelinen noktada adeta bir devlet partisi haline gelen AK Parti’nin milyonlarca kişiyle iş, aş çerçevesinde bir kader birliği söz konusu! 16 Nisan’ın kaybı onlar için sadece referandumun kaybı olarak görülmüyor. 16 Nisan’ı ‘hayat-memat meselesi’ olarak değerlendiren bu grubun motivasyonu sokakta, sahada hissedilmeye başlandı. Muhtemel ki kararsızlar üzerinde de bu grubun etkisi süreç içinde daha da artabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘anketlere göre hala önemli oranda kararsız kitle görünüyor’ mesajında da söz konusu grubu ve de teşkilatı harekete geçirmek, motive etmek gibi gizli bir amaç olduğu anlaşılıyor. 
Batı cephesine durum genel itibarla böyle… 
Dikkat çekici olan ‘hayır grubu’nun doğal sürükleyicisi pozisyonunda olan CHP’nin bilerek ya da bilmeyerek pasif bir kampanya süreci yönetiyor olması. Ve bu durum ‘evet’ cephesi açısından bir sorun. Hem de acilen aşılması gereken bir sorun… Çünkü rakibi sahada hissedememek motivasyon kaybına neden olabilir. 
*
Burada Başbakan Binali Yıldırım’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. 
Tarihi bir parantez… 
Onu da bir sonraki yazıya saklayalım.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ahmet Çipli
 11 Mart 2017 Cumartesi 15:46
Yapma Ümit kardeşim ben bu yaşıma kadar muhalefeti özellikle CHP'yi bu denli seçime asılan, yüksek moralli ve organize olmuş bir performansta görmedim.Tüm Hayır cephesi almışlar aralarına evet cephesini habire silkeliyorlar bence.
 TC misafir
 11 Mart 2017 Cumartesi 12:07
Aslında iki taraf da ülkenin durumunun farkında iktidarı destekleyenler için sizin de belirttiğiniz gibi çıkarlarını devam ettirmek adına seçimlerini yapacaklar peki ya mhp tabanı? Onların iktidar kanadından çıkarları yok en azından sürekli bir çıkara sahip değiller. Güneydoğulu seçmenin akp desteğinden bahsetmişsiniz evsiz kalan güneydoğu halkı mı bu kadar destek verecek bu ne kadar mantıklı? Chp sessiz çatışmasız bir süreç izleyerek kör topal yürüttüğü kampanyada yaptığı en iyi şey. Ama rejimden ziyade bu değişikliğin insanların temel sorunlarına çare olamayacağını insanların anlayabileceği bir dilde çok iyi anlatmalılar bence sonucu belirleyecek olan bu gerçeği ne kadar anlatacaklarıdır. Referandum sonucu 7 Haziran - 1 Kasım arası bir sonuç çıkacağını düşünüyorum. Fetö darbesi evet kesimine artı puan olarak yansırken 7 Haziranda yine başkanlık argümanı kullanılmıştı ve yaşanan sonucu hep beraber gördük. İktidarın mağduriyet yaratacak bir düşman araması da durumun söyledikleri gibi iyi olduğunu göstermiyor bence.
 saygı
 10 Mart 2017 Cuma 23:03
sayın Yaldız teşekkürler tamda şimdiyi anlatmışsınız
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz