MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Patrik ziyaretinin ardından…
Teodora HACUDİ
YAZARLAR
14 Şubat 2015 Cumartesi

Bir Patrik ziyaretinin ardından…

Her şey İzmirli iki yaramaz çocuğun,
Eşrefpaşalı Hasan Tahsin ile
Alsancaklı Teodora’nın kahve sohbeti ile başladı.
İkimiz de başımıza geleceklerden habersiz,
Kapılar Aya Voukla’da 92 yıl sonra düzenlenecek ilk ayinin hayalini kurarken,
şu geçtiğimiz hafta içerisinde yaşayacaklarımızı aklımızın ucundan bile geçirmemiştik.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun oluru ile
biz İzmir’de yaşayan bir avuç Rum,
yıllar sonra tahmin edemeyeceğimiz bir hoşgörü içerisinde
kültürümüze,
inancımıza,
atalarımıza ait o muhteşem mabette
ayin yapmıştık
ve yalnız değildik,
bir avuç insan katlanarak yüzleri bulmuştu.
Belediye Başkanımız asıl bombayı ayin günü patlattı
ve Patrik Bartholomeos’u İzmir’e davet etti.
Ok yaydan çıkmıştı bir kere,
davet ivedilikle iletildi ve büyük bir memnuniyetle kabul gördü.
Hazırlıklar, yazışmalar, prosedürler başladı
ve tüm bunlar yine bir avuç insan tarafından yapılıyordu.
Aya Voukla’da bir ayin derken iş büyüdü
Aya Voukla’ya Şirince Dimitrios Kilisesi’nde ayin de eklendi,
bizim o küçük, mütevazı Aya Fotini Kilisesinde de ayin yapılacaktı,
kolay değil koskoca Patrik geliyordu
dünyadaki tüm Ortodoksların Ruhani Lideri.
Katolikler de arzu etti
Aziz Yuhanna Katolik Bazilikasında da bir akşam duası programa alındı,
sadece Hristiyanlarla olmazdı,
Müslüman kardeşlerimizi de ziyaret etmek gerekirdi,
İzmir Müftülüğü  ile görüşüldü
Hisarönü Camii’ne ziyaret için randevu alındı,
programda Narlıdere de vardı,
Narlıdere’ye gitmişken o muhteşem tarihi Cemevine,
Narlıdere Kültürevi Müzesine de uğramadan olmazdı.
Peki İzmir’de sadece Müslümanlar ve Hristiyanlar mı yaşıyordu,
Musevi kardeşlerimize, Kemeraltı’nda bulunan Havra’larına uğramadan olmazdı.
Bir de Bornova’yı unutmamak lazım,
Doğanlar’daki Timios Stavros Kilisesi mutlaka görülmeliydi,
Dramalılar Köşkündeki Mübadele Sergisi de önemliydi,
bu toprağın insan hikayelerini anlatıyordu.
İzmir’e gelmişken Kadifekale’de bulunan
“Sütveren Meryem”le
İzmir’in en önemli Azizlerinden
Aziz Polykarp’ın şehit edildiği yere gitmeden de olmazdı.
Hep dua ve ziyaretle de kalmamalıydı bu girişim,
bir sempozyum da organize edildi,
“İzmir’in Azizleri” anlatıldı İzmir Ticaret Odası Meclis Salonunda.
İzmir Ekonomi Üniversitesi ise
barış ve kardeşliğin tesisi yönünde yaptığı hizmetler ve
dinler arasındaki diyalogun geliştirilmesine katkılarından dolayı
Patrik Hazretlerine onursal doktora unvanı verdi.

Okumaktan yoruldunuz değil mi?
Peki ben ne diyeyim,
bu sürecin her aşamasında yer alan biri olarak alt üst oldum.
Aman yanlış anlaşılmasın
fiziki yorgunluktan bahsetmiyorum,
duygularım alt üst oldu,
uzun hem de çok uzun bir süre ben kendime zor gelirim.

Yaşananları, programları, ziyaretleri
mutlaka basından izlemişsinizdir,
kaçırdıysanız da bir zahmet bakıverin,
yapılanların hepsini yazmaya kalksam yazı dizisi çıkar,
hem de haftalarca sürecek bir yazı dizisi.
Ben insan hikayelerinden,
basit insanların hikayelerinden bahsetmek istiyorum,
gözlerimde yaşlara
boğazımda düğüme neden olan hikayelerden…



Pazar günü, programın 3. Günü
bizim kilisemizde ayin var,
yaşlı bir amca geldi,
“O’nu görmek istiyorum” dedi,
bizim cemaatten değildi, siması da tanıdık gelmiyordu,
kim olduğunu sorduğumuzda ise Patrik Bartholomeos’un asker arkadaşı olduğunu öğrendik.
Evet yanlış duymadınız, Fener Rum Patrik’İ I. Bartholomeos Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı,
tıpkı benim gibi, sizin gibi.



Askerliğini de burada, İzmir’de yapmıştı…

Akşamında Bornova programı var,
Doğanlar Kilisesine gittik,
küçücük ama çok güzel bir mekan,
konuşmalar yapıldı, dostluk ve hoşgörü ağacı dikildi,
Dramalı Köşkü’ne gidilecek,
deli bir yağmur yağıyor.
Bu arada Patrik yalnız gelmedi,
Patrikhanenin Sen Sinod Meclisi de ona eşlik ediyor,
Sen Sinod Meclisi nedir diye soracak olursanız
dünyanın farklı yelerinde Ortodoks Kiliselerinin başında olan 12 metropolitten oluşan
Patrikhanenin yönetim kurulu diyebiliriz kısacası.
Yaş ortalamasına gelince neredeyse 85…

Neyse lafı fazla uzatmayayım,
deli bir yağmur,
benim yanımda Chicago Metropoliti var,
90 küsur yaşında,
o yağmurda otobüslere kadar yürümesi mümkün değil,
paltomu çıkardım, ıslanmasın diye üzerine tutuyorum,
önümüzden çevik kuvvet midibüsü geçti,
bir baktım polislerin arasında bizim Simi Metropoliti!
80 küsur yaşlarında olan metropolit bana gülerek el sallıyor.
Panik halinde aracı durdurdum,
çevik kuvvet polisleri kapıyı açtılar,
”teçhizatımız çok fazla size yer yok, biz amcayı otobüsüne bırakacağız” dediler.
Şaşkınlık içinde arkalarından bakakaldım…

Eksiksiz, hafiften ıslak bir halde Dramalı Köşküne vardık,
Bornova Belediyesi muhteşem bir Mübadele Sergisi hazırlamış
keyifle sergisi geziyoruz,
biranda bir şey oldu yüzler asıldı,
neler olup bittiğini anlayamamıştım,
suratlardaki ifade ise memnuniyetsizlik değildi,
üzüntüydü hem de derin bir üzüntü;
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kocaoğlu’nun kardeşinin vefat haberi gelmişti,
Patrik Hazretleri programını kesip taziyelerini iletmek üzere hemen hastaneye doğru yola çıktı.
Sonradan aldığın bilgiye göre merhumun bulunduğu odaya da girmiş ve başında dua etmiş.
Hristiyan bir din adamı, üstelik ruhani bir lider Müslüman’ın başında dua etmek istiyor,
Müslüman bir aile de Hristiyan din adamının dua etmesine izin veriyor.
Yorum bile yapılamayacak kadar özel bir an…



4. gün Hisarönü Camii sonrasında da Havra ziyaretleri yapılıp Narlıdere’ye geçildi,
Narlıdere Kültürevi Müzesine geldiğimizde gözlerim faltaşı gibi açıldı,
Tarihi Cemevi’nin önü semah gösteri için hazırlanmıştı,
geleneksel kıyafetleriyle Alevi gençler bizlerin gelmesini bekliyorlar,
Patrik ile Alevi Dedesi kilimlerle örtülü sedirin üzerine oturup gösteriyi birlikte izlediler,
diğer tarafta kazanlarda keşkek kaynatılıyordu,
Anadolu’nun meşhur bayram yemeği keşkek.
Bu ziyaret gerçekten de bayramdı,
insanlığın, dinlerin, kardeşliğin bayramı…
 
Narlıdere’de program bittikten sonra Selçuk’a yola çıktık,
Şirince’ye vardığımızda yağmur yağıyordu,
kalabalık bir grup kiliseye doluştuk,
Selçuk Belediyesi Kilise ve çevresini büyük bir özenle hazırlamış,
Akşam ayini başladı,
ilahiler okunuyor,
içeri sırılsıklam halde bir köpek yavrusu girdi,
hepimiz donup kaldık,
hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar ne yapacağımızı bilemedik,
olacak iş değildi,
bir kutsal mabede, üstelik dua sırasında köpek girmişti.
Patrik Hazretleri gülümsedi, ceplerini karıştırmaya başladı,
cebinden çıkardığı çikolatayı köpeğe verdi,
bizim yaramaz hemen kaptı çikolatayı,
yedikten sonra da Patrik’in ayaklarının dibine kıvrıldı, yattı…
Hepimizin yüzünde kocaman bir gülümseme.
Bu adama boşuna dünyanın her yerinde çevre ödülleri verilmiyor…

Son akşam, son dua biraz konsantre olmaya çalışıyorum,
arkamda Şirinceli bir adam,
örtüye sarılı bir şeyi göğsünde sıkı sıkı tutuyor.
Yanımdakilere kim olduğunu sordum,
Patrik’e verilecek bir emaneti varmış.
Şirinceli köylünün Patrik için nasıl bir emaneti olabilirdi ki…

http://www.selcuk.bel.tr//Files//haber_foto/2015/Subat_2015/bartholomeos/album/IMG_1838_960.JPG

2006 yılında Patrik Şirince’yi ziyaret ettiğinde
o zamanlar yıkık dökük halde olan Aziz Dimitrios Kilisesi’ne de gitmiş.
Kilisenin içinde,
yerde tahta bir haç bulmuş,
haç mihrabın haçı.
Yerden aldığı haçı yanında bulunan Şirinceli köylüye verip;
”Bu haçı sana emanet ediyorum,
şayet günün birinde bu kilise restore edilirse ve ben buraya ayin için gelirsem,
o zaman emanetimi bana verirsin” demiş…
Haçı emanet ettiği adam ölmüş,
ama ölmeden önce oğluna vasiyet etmiş bu emanete sahip çıkması için…

Şirinceli genç adam benim kutsalımı göğsüne bastırmış sıkı sıkı tutuyordu,
benim kutsalım,
onun kutsalı olmuştu,
kolay değildi babanın vasiyetini yerine getirmek, getirebilmek,
sıkı sıkıya sarıldığı o haç, haç değildi onun için,
babasının son arzusuydu,
belki de son kez babasıyla vedalaşıyordu…

Bu ziyarette benim için çok önemli iki mesaj da çıktı,
birincisi bizim davetlimiz olarak İzmir’e gelen
Selanik Belediye Başkanı Yiannis Boutaris’in söyledikleri;

"Atatürk Türk olabilir,
ama önce Selanikli.
Büyük bir şahsiyet.
Turizm için değil,
Selanik’in Osmanlı geçmişi bir gerçektir,
biz tarihi ortaya çıkarmak ve tanıtmak istiyoruz.
Düşmanlıklar sona ermeli"

İkincisi ise Patrik Hazretleri’nin İzmir’in Azizleri Sempozyumunda söyledikleri;
 
Azizleri, öldürmek yerine ölmeyi,
günah işlemektense eziyet görmeyi yeğ tutmuş,
sade ve abartısız kahramanlardı.
Benzeri örnekler Anadolu’nun İslami geleneğinde de mevcuttur.
Anadolu’ya ve ötesine ışık saçmış İslam âlimleri de
yukarıdaki değerlere öncelik vermişlerdir.
Tam da bu nedenle
Yunus Emre,
Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli
ve daha sayamadığımız pek çok değerli isim
bugün hala yol gösterici sayılmaktadır.

İşte böyle geçti gitti bir Patrik ziyareti,
koşuşturmayla, duygu dolu anlarla.
Ben biz kez daha İzmirli olmanın gurunu yaşıyorum,
bana bu gururu yaşatan herkese de
çok ama çok teşekkür ediyorum;
İzmir Valimiz Sayın Mustafa Toprak
ilk andan itibaren hep yanımızdaydınız,
sağolun varolun,
İzmir Büyükşehir Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu
size ne diyebilirim ki
umarım bir gün Size olan gönül borcumu ödeme fırsatım olur,
Konak Belediye Başkanımız Sayın Sema Pekdaş
farkında mısınız bilmiyorum ama Siz bizim o küçük, küçücük kilisemizin vasisi oldunuz,
Bornova Belediye Başkanımız Sayın Olgun Atilla
Sizinle işimiz çok,
yaptığınız tüm o güzel çalışmalara bir gönüllü buldunuz,
emrinize amadeyim,
Narlıdere Belediye Başkanımız Sayın Abdül Batur,
o gün uçurduğumuz beyaz güvercinler var ya
yol göstericiniz olsun,
kazanlarında hep bayram yemekleri kaynasın,
Selçuk Belediye Başkanımız Sayın Dr. Dahi Zeynel Bakıcı
Selçuk Belediyesinde, Sizinle çalışıyor olmaktan bir kez daha gurur duydum,
ha bir de bu deliden kurtuluşunuz yok, haberiniz olsun,
İzmir Ticaret Odası Başkanımız Sayın Ekrem Demirtaş
Size bol kazançlar dilerim,
bol bol kazanımlarınız olsun ki
bu güzelliklere hep öncülük edesiniz…

Son söz;
Aya Voukla’daki ayin esnasında bizim cemaatinin İstanbul Başkanlarından biri geldi yanıma,
”Siz burada ne yaptığınızın farkında mısınız?
Şimdiye kadar birçok ayine katıldım,
Trabzon’da Sümela Manastırında,
Kapadokya’da,
Van Akdamar Kilisesi’nde
ama ilk defa kendimi bu kadar özgür hissettim” dedi.
”İşte benim sizlere bir türlü anlatamadığım,
anlayamadığınız İzmir bu” dedim kendilerine.

İzmirim benim güzel İzmirim
seni seviyorum,
biz burada hepimiz GAVURUZ
Müslüman’ı da
Hristiyan’ı da
Musevi’si de gavur bu İzmir’in.

TDK’ya göre Gavur’un tanımı;
Dinsiz kimse
TDH’ya (TeoDoraHacudi) göre Gavur’un tanımı;
Önce insan olan,
kutsalı insan olan…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Nurdan Morgan
 27 Haziran 2015 Cumartesi 00:47
Teşekkürler Teodora, çok ince detaylardan bahsederek, çok şey anlatmışsın. Sara hn da bir söyleşisinde; ' Bizde kural çoktur ama biz bunlara pek takılmıyoruz, İzmirliyiz, Atatürk'ün yolunda, sizler ne kadar katı kuralları uygulamıyorsanız, bizde öyle, fark yOk demişti'... Sizin yazınızın sonuda çok anlamlı... Önce İNSAN olabilmede !
 Cengiz Koşal
 6 Mart 2015 Cuma 02:40
Siz İzmire insanlık değeri katıyorsunuz ve onun Egenin incisi olmasını sağlıyorsunuz. iyi ki varsınız. En derin saygılarımı sunuyorum.
 Bedri Karayağmurlar
 27 Şubat 2015 Cuma 23:22
İnsanların, inançları, kültürleri, çıkarları farklı olabilir ama bu dünya hepimizin, birlikte yaşamanın ve mutlu olmanın yollarını bulmak zorundayız. Bu etkinliğin sonuçlarının olumlu olmasını beklerim. "Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz." Yunus Emre. Dostlukla.
 Inci Kotan
 22 Şubat 2015 Pazar 09:26
tüm insanların bu Anlayış içinde birbirini kucaklaması gerek.hepimizi yaratan aynı varlık. Bu Dünya'ya güzellikler yaşayalım diye geldiğimize inanıyorum.ve din dil Irk ayrımı olmadan bir dünya Vatandaşı olarakta bu anlatılanlara alkış tututyorum.
 Kamil
 16 Şubat 2015 Pazartesi 12:39
Harika anlatmışsınız. İzmir tabi ki hoşgörünün kalesidir.
 Lombak
 16 Şubat 2015 Pazartesi 09:40
Toplumlararası diyalog önemli. Ama İzmir'e bağlı bir adamız Yunan işgali altındayken daha mesafeli olunması gerekirdi diye düşünüyorum. Bu ülkede beslenen sevgi ile bir Patrik'in temsil ettiği toplumun ulusal çıkar algısı birlikte sürdürülebilecek şeyler değil. Devletler ideallerle değil gerçeklerle var olur. Ülkemizde herkes gerçek vatansever yurttaş olsaydı devlet duyarlılığını tavırlarına yansıtırdı.
 
 15 Şubat 2015 Pazar 20:14
Dini, dili, ırkı her ne olursa olsun saygı içerisinde yapılan tüm işlerde kendiliğinden oluşan sevginin gücü ölçülemez. Saygıya hürmetimiz ve sevgimiz sonsuz..
 Sıtkı şukurer
 15 Şubat 2015 Pazar 17:40
İnsani sıcaklığı dolaysız bir biçimde içimize geçiren satırlarınız için teşekkürler.
 Yusuf Metin
 15 Şubat 2015 Pazar 13:19
Yazı İzmir'linin hoşgörüsünü ve barış içerisinde birlikte yaşamanın sonsuz keyfini dile getirmiş.Emeği geçenleri kutluyorum.Bu hoşgörü anlayışı bir de ülkeyi yönetenlerde olsa BARIŞ hemen olur.
 şz
 15 Şubat 2015 Pazar 11:48
İzmir'e geldiğine göre, Patrik de CHP den aday mı acaba? Arkalarız. Destekleriz. Yoksa CHP belediye başkanları günah çıkartmak için mi patriğe özel ilgi gösterdiler.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz