MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu memleket kimin?
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Ekim 2017 Cumartesi

Bu memleket kimin?

Doğulu ve İslamcı olmakla ünlü zihniyetin ardılları, AKP’nin kurmakta olduğu islami rejimin ülke genelinde kabul gördüğünden çok eminler; Hem de farklı düşünenlere, “Siz bu ülkeye ait değilsiniz!” diyecek kadar koşullanmışlar… Sübjektivizm zirve yapmış...

Ekranlara çıkan yandaş akademisyenler, gazeteciler, muhtelif uzmanlar, nasıl bir aidiyet duygusu taşıyorlar, nasıl bir aydın kimliğine sahiplerse artık, böyle konuşabiliyorlar! Kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımamak fikri içlerine siniyor.

Ha keza, bir rektör bile çıkıp, “Yabancı bir kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunçtur…” diyebiliyorsa, bilimsel düşüncenin başına gelenlerden ciddi endişe duymak lazım.

İslamcıların ısrarla sürdürdükleri ayrıştırıcı ve dışlayıcı tutumun kaynağında, teolojik mülahazalara dayalı Dünya tasavvuru olduğu kimsenin meçhulü değil.

Hal böyle iken, “Bu memleket bizim!” demeleri tuhaf… “Kelle hesabı yapıyorlar” desem, toplumdan aldıkları destek yüzde elliyi geçmiyor… Ülkenin diğer yarısını yok sayacak kadar kendilerini kaybetmiş olabilirler mi? Olabilirler. Böyle saçmalamanın başka izahı yok. Ayrıştırmaya dayalı siyasetin sonunda varacağı yer burasıydı…

İktidardakiler memleketin sahibi olduklarına o kadar inanmışlar ki bir milletvekili ekranda, muhalefetten gelen eleştirilere yanıt mı veriyor, terör mü saçıyor belli değil; Eleştirilere verdiği her üç yanıtta da ya muhalefet yapanların ağzını yırttı ya başını ezdi, ya da benzer yollardan susturmakla tehdit etti. Tahammül sıfır noktasında…

Tolerans fikri henüz bu topraklara ulaşmış değil. İslam hoşgörü dinidir, diyenleri ciddiye almıyorum. Müslümanların hoşgörü sahibi olduklarına dair 1400 yıldır ortaya konmuş toplumsal pratik yok. Aksine, din grupları birbirini öldürmekten bir an olsun vazgeçmiş değil. Sadece Medine Vesikası istisnai bir durum yaratmıştır; onun da etkisi, peygamberin ömrü ile sınırlı kalmıştır. Tolerans fikri gelişmediği içindir ki cemaatler, mezhepler arasında kavgalar kesintisiz sürüyor. Ortadoğu’yu kana bulayan mezhep savaşları, hangi hoşgörü kültürünün eseri olabilir?

Cemaatleşen toplumda, “Bu memleket kimin!” hezeyanları hepimizi çok endişelendirmeli… Toplumda ayrışma bu ölçülere vardırıldığında, sonrası pek hayır etmiyor.

Cumhuriyet devrimiyle gelen rejim, bu topraklar üzerinde, din gruplarını, siyasi grupları zaman zaman karşı karşıya getirmişti; fakat nihayetinde devlet duruma el koyuyor ve bütün tarafları bir şekilde sakinleştiriyordu... Kendimden biliyorum, ben de zamanında “sakinleştirilmiş” bir yurttaşım.

Oysa günümüz Türkiye’sinde, devlet bütün kurumlarıyla bir din grubuna taraf olmuş bulunuyor. Dolayısıyla, çıkması muhtemel bir kavgada bütün tarafları “sakinleştirecek” kimse kalmadı. Daha doğrusu, kimlerin “sakinleştirileceği” çok belli…

İçeride ve dışarıda, tedirgin ve huzursuz günler yaşıyoruz. Eksileriyle artılarıyla o bildiğimiz Türkiye artık yok. Yeni Türkiye’nin hayatlarımıza getirdiklerinin ve getireceklerinin baskısı altında, huzursuz bir bekleyiş var. Sinirler gergin, zihinler bulanık…

Bu ahval ve şerait içinde, Cumhuriyet’in kuruluşunun 94. yılını kutluyoruz.

O Cumhuriyet’ten geriye ne kaldıysa…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Zafer Zafer
 28 Ekim 2017 Cumartesi 13:08
Yandaş aydınların(!) ekranlarda, şurada burada saldırılarını çok görmemek gerekir.Çünkü karşısında el etek öptükleri 'reis'leri bizzat "%50'yi zor tutuyorum" demedi mi, dedi.Eh, adamlar(!) da gereğini yapıp, "tutma bizi" naralarıyla yukarılara temennalarını gönderiyorlar. Yalakalık zor bir meslektir vesselam, allah yardımcıları olsun.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz