MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Korkuların yönettiği insan
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Ekim 2017 Pazartesi

Korkuların yönettiği insan

Bukowski’nin bir öyküsünde, “beni korkularım yönetiyor” diye yazdığını hatırlıyorum. Ancak Bukowski gibi birinin söyleyebileceği sözlerdir bunlar; eğer ki sisteme başkaldırı söz konusuysa...

Oysa başlığı yazarken aklımdan bambaşka insanlar geçiyordu. İktidardaki muktedirlerin yarattığı korku ve tehdidin baskısına boyun eğenler ve korkuları… Teslimiyet, korkaklık ve ihanetle hemhal olmuş, sistemin standart insanları...

Korkularının hariminde başkaldıranlar ve baş eğenler… Niyetim, ikincileri yazmak. Çünkü yeni muktedirler önünde diz çökenleri ve korkularını, Türkiye’nin içinden geçtiği şu kritik değişim sürecinde, not edilmeye değer buluyorum.

Her devrin insanının altın kuralıdır; Sistemin efendilerinin kuyruğundan ayrılma! Bu, sistemden beslenmenin en garantili yoludur. Bu yolu her kim tutarsa, majör hatalar yapmadıkça, muradına eriyor. Kimileri efendilerin eteğine yapışıyor, kimileri ise utangaç davranıyor. Ama mutlaka efendilerin değirmenine su taşıyorlar.

Birinciler zaten bütün mallığıyla ortada… Benim meselem ikincilerle, gizli mallarla…

Bu ikinciler, hem nalına hem mıhına vurmakla meşhurdur. Herkese mavi boncuk dağıtmayı severler. Fakat yaptıklarının, söylediklerinin, yazdıklarının son tahlilde, son sözü söyleyen muktedirlere hizmet etmesine büyük özen gösterirler. Tarafsızmış gibi yaparken sahibinin sesi olmayı başarmak gibi bir yetenekleri vardır.

Ülkede işler kendi olağan akışı içinde yürürken, gündelik hayatın akışını etkileyecek sistem sorunu yaşanmazken, hak ve özgürlükler baskı altında değilken, her tarafı idare edenlerin işi daha kolaydır. Fazla göze batmazlar. Fakat ülkede yönetim sistemi değiştirilirken, rejim değişikliği gelip kapıya dayanmışken, her yeri idare etmeyi marifet zanneden korkaklar güruhu insanın midesini kaldırıyor.

Her koşulda şöyle der gibiler; Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Bin yaşasın da, ya toplumun en az yarısına dokunuyor, hayatı onlara zindan ediyorsa…

Toplumsal muhalefet bütün mecralarında bastırılıyor. Cezaevleri doldu taştı. Medyanın sesi kısıldı. Meclis etkisiz. Bütün söz ve eylemler OHAL ile sınırlı. Her türlü itiraz havada kalıyor. Kamusal alan din baskısı altına alındı. Yeni bir toplumsal mutabakat oluşturmak için milliyetçi ve dinsel referanslar esas alınıyor. Ve toplumun en az yarısının bütün bu olan bitene ciddi itirazı var.

Hal böyle iken, çıkarlarına halel gelmesinden korkan fırıldakların mavi boncuk politikasıyla herkesi budala yerine koyması, kabullenilecek gibi değil.

Seksen darbesiyle ortaya çıkan sosyal değişimin ve küresel Dünya düzeninin getirdikleriyle oluşan yeni toplum ne sağda ne solda kendini ifade ediyor. Yeni toplum çıkışsızlıkla malul…

Yoksulların günbegün daha yoksul ve günbegün daha kalabalık, zenginlerin günbegün daha zengin olduğu bir Dünya düzeninde, insanlık korkularıyla baş başa kaldı. Elan, bilmediği bir yolda, alaca karanlıkta el yordamıyla ilerleyen insana korkuları eşlik ediyor. Bugüne kadar söylenenlerin hayatlarında hiçbir şeyi değiştirmediğini gören yoksullar, umutsuzca hayata tutunmaya çalışıyor.

Sönen umutların yeniden canlanması için muhtemelen her şeyin yeniden söylenmesi gerekiyor.

Korkuların teslim aldığı zihinlerde kimileri öfke ve isyanını büyütürken, kimileri de korkularını büyütüyor. Ve bu ikinciler, mazlum halkı altın tepside muktedirlere sunmakla meşhurdur.

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Zafer Zafer
 23 Ekim 2017 Pazartesi 11:38
Hadi tepelerdekilerin eteklerinde dolanan "ikincileri" anladık, onlar çıkarcı güruhu ... Ya toplumun bu karanlık gidişatı körü körüne destekleyen ve belli ki desteklemeye de devam edeceği belli olan %50'sini nereye koyacağız Sn.MARO?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz