MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Düşünmeyi düşünmek!
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
25 Şubat 2015 Çarşamba

Düşünmeyi düşünmek!

Günün hay huyu içerisinde, ihmal ettiğimiz onca şeyin içerisinde en değerli kaybımız; bir yarım saat olsun düşünme yetisini kullanmamak…

Günde sadece otuz dakika, kendimizi ve yaşama dair merak ettiklerimizi zihnimizde sorgulayabilsek, bir faydası olur mu?

Kime diye soracak olursanız, bence hem kendimize, hem de etrafımızdaki tüm canlılara ve doğaya derim.

Örneğin, organ nakli bazı organlar için yapılabiliyorsa, ileride acaba beyin nakli de yapılabilir mi diye düşünsek. Ne kadar absürt olursa olsun, sadece merak etsek ve bu soruya bir cevap bulmaya çalışarak, bazı tezler öne sürsek.

Mesela, evet beyin nakli ya da beynin fonksiyonlarını geçekleştiren beyin hücrelerinin bir başka bedene nakli pekâlâ mümkün olabilir diye bir cevap versek… Bunun sonucunda, artık çok yaşlanmaya başlayan kimselerin beyin hücrelerinin yeni doğan bir bebeğe nakledildiğini hayal etsek… Tıpkı reenkarnasyon gibi, işte size ölümsüzlüğün sırrı!

‘’Ölümsüz olmak için, sonsuza dek illa aynı bedende yaşamak gerekmiyor. Yeni doğan bir bebeğe beyin hücrelerinin şırınga edilmesi ile aynı kişi, başka bir bedende dilediği yaşa kadar kalabilir. Eğer isterse, ileriki yıllarda yine başka bir bedene beynini naklettirebilir. İnsanın yeryüzündeki varlığı devam ettiği sürece, aynı insan, başka başka bedenlerde defalarca dünyaya gelebilir ya da dünyadaki yaşamını devam ettirebilir’’… Belki de kimi dinlerde inanılan reenkarnasyon dediğimiz olgu böyle bir temele dayanıyordur.

Neden olmasın? İnsanlık eninde sonunda, bir zamanlar imkânsız gibi görünen kalp, böbrek, ciğer vs. naklini gerçekleştirdiği gibi, beyin naklini de gerçekleştirebilir.

Yukarıda açıkladığım farazi fikir zihnimde, organ nakli konusunda bir seminer dinlerken, sadece beş dakika içinde oluştu.

Ancak insanlığın, şimdi absürt gibi görünen bu türden düşünceleri tasavvur edebilmesi için; savaş, kavgalar, zaman katili siyaset edebiyatı yapmak gibi zırvalıklar yerine, bütün enerjisini düşünme eylemine adaması gerekir.

Evet, kabul ediyorum, benim yukarıdaki tezim çoğunuza saçma gelmiş olabilir. Ama herkes günde sadece yarım saat, kendisi ile baş başa bir köşeye çekilip, korkusuzca hayatı ve kendini sorgulayabilse, merak ettiği konuları içinden özgürce sorular sorarak ve hiçbir kimse tarafından yargılanma endişesi taşımaksızın, yine dilediği özgürlükte cevaplamaya çalışsa, içimizden dehalar çıkmasa da, iyi bir meditasyon yapmış olmaz mıyız?

Bence bir düşünün derim. Düşünmeyi düşünün. Derin düşünceleriniz size en azından ruhunuzu rehabilite etme şeklinde geri dönecektir. Bundan kuşkusu olanlar bir denesin!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz