MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Giden yılın son kazığı!
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
30 Aralık 2014 Salı

Giden yılın son kazığı!

Yılın bütün yorgunluğu, kederi, zamansız ve sırasız ölümlerin acısı, yurdun her bir yanından yükselen adalet çığlıkları, soykırıma uğramışçasına istatistikleri her gün üçerli beşerli yükselten kadın cinayetleri, duymaktan illallah ettiğimiz bitmek tükenmek bilmeyen siyaset yalanları… Sanki hepsi benim omuzlarımda gibi…
Kiminle konuşsam, her birinde aynı mutsuzluk, aynı isteksizlik, aynı umutsuzluk, aynı bedbin yüz… Klonlanmış karamsar ruhlar…

Giden yılın yaralı bereli, yaşlı, omuzları çökmüş, sakalı dizlerine sarkmış çizilmesi tamam da… Yeni yılın genç, zıpkın gibi, kendine güvenli ‘her şeyin üstesinden geleceğim hiç merak etmeyin’ bakışları nerede? Sağlık, barış, bolluk bereket dilerken gözbebeklerimize birikmiş bu keder halleri niye?

Berkin, Mehmet, İrfan, Ahmet, Medeni, Ali İsmail, Ethem, Abdullah, Mustafa, Selim, Burakcan, Uğur, Yasin öldürüldüğü, taraflar ölülerini yarıştırdığı için olmasın?

Cumhuriyet tarihinin en çok can kaybının yaşandığı iş kazalarında toprağa verilenler resmi geçit gibi gözlerimizin önünden geçmeye devam ettiklerinden, ‘tatlı ölüm’e yatmış madencilerin fıtratlarına hala isyan ediyor oluşumuzdan mı yoksa? 

Soma’da yakınını kaybeden acılı vatandaşa atılan tekmeyi,

Ermenek’te eşlerinin kurtulması, çocuklarının babasız büyümemesi için günlerce maden önünde bekleşen eşleri,

‘Oğlum yüzme de bilmezdi’ sözüyle yüreklerimizi kanatan anneyi,

Kendisine devletin hediye ettiği bir çift lastik ayakkabıyı ‘ayıp olur’ diye geri çevirmeyip giyen, ahir ömürlerinde yoksulluklarına bir de evlat acısı eklenen babayı,

Sedye kirlenmesin diye ayakkabılarını çıkarmaya çalışan madenciyi,

Bir gecede kesiliveren zeytinlerinin başında ‘onlar bizim evladımızdı’ diye ağlaşan Yırca’nın o güzel insanlarının gözyaşları, içimize içimize aktığından mı?

Uyuşturucu belasının önlenemeyen yükselişini,

Gençleri yakan işsizliğin yakın gelecekte dizginlenemeyeceğini görüyor olmaktan,

Akraba/partili kayırmalı torpilli iş listelerinin ayyuka çıkmasına rağmen kaale bile alınmıyor oluşundan,

Çocuklarından arta kalanların gömüldüğü mezarların başında hala ‘adalet’ bekleyen Uludereli annelerin kahırları karşısındaki suskunluktan,

Anneleri, babaları tarafından kurşunlanmış/doğranmış/bıçaklanmış sayısız çocuğun bundan sonraki hayatlarının nasıl şekilleneceğini bilmekten,

8 yaşındaki bir kız çocuğunun gerdeğe nasıl sokulabildiğini ve ölüverdiğini anlayamamaktan olmasın bu yorgun, bu bedbin, bu mutsuz karanlık hallerimiz?

2014’ün son aylarında hayatımıza giren ‘makul şüphe’nin gelmekte olan yılda hepimizin hayatını karartabileceğini düşünmekten, muktedirin bir işaretiyle yaftalanıp ‘vatan haini/darbeci’ ilan edilebileceğinizi görmekten belki de…

Ya da… İşsiz kalan meslektaşlarının giderek artmasından, dayanışma ruhunun giderek kaybolmasından, liyakatın demode sözcükler kervanına katılmasından, arsızlığın tavan yapmasından, bunca yolsuzluk ve yoksulluğa, ayakkabı kutularından fışkıran paralara, sosyal adaletsizliğin dizboylarını bulmasına rağmen canlı bir muhalefetin yoksunluğundan
Her gün yeni saçmalıklarla sabır sınırlarımızın zorlanmasından

Eğitimde ‘yeni’ nesil yaratma gayretlerinin ülkeye neye mal olacağını, bu tahribatların nasıl ve kaç yılda düzelebileceğini hesaplayamamaktan,

İsrafın günah olduğunu anlatacak makam 1 milyon dolarlık makam aracıyla dolaşıyorken, kamuda makam aracı alımları zirve yapmışken, tasarruf amacıyla plaket verilmesinin yasaklanmasına gülemiyor bile oluşunuzdan belki…

Bitmekte olan yılı tekme tokat göndermeye meyilliyken, gelmekte olanın daha iyisini vaat ettiğine inanasım yokken, oturmuş yeni yıl yazısı yazmaya çalışmak… Yılın bana son ikramiyesi herhalde!
Her takvim yaprağına ayrı bir haksızlığın, vakitsiz ve sırasız ölümün, ayrı bir adaletsizliğin düştüğü koca bir yıl giderken, umut adına Turgut Uyar’ın dizelerine sarılıyorum.
 
“Hâlbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
  her şey naylondandı, o kadar!”
 
Gelenin gideni aratmayacağı bir yıl diliyorum hepimize…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 sinan sinano
 1 Ocak 2015 Perşembe 18:45
Kutlarım.Hepimizin duygularını dile getirmişsiniz.İçten ,bizden sıcacık bir yazı.
 Bilge Yatan
 1 Ocak 2015 Perşembe 10:40
Güzel bir egeli yazısı, son derece doğal, içten aynen katılıyorum. Güç sahiplerinin insafına terk edilmiş dünyamızda doğal ve insani felaketlerin yaşanmamasını dilerim. Eline sağlık Gönül hanım.
 ENVER GASER
 30 Aralık 2014 Salı 15:53
Kalemize sağlık...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz