MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İktidarın felaket senaryosu…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Ocak 2015 Salı

İktidarın felaket senaryosu…

Bir süredir Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın HDP’ye yönelik uyarılarını dikkatle izliyorum.
Çözüm süreciyle ilgili 24 Kasım’da yaptığı açıklamada aynen şöyle diyordu:
“Birincisi söylenenler hükümeti zor duruma düşürüyor. İkincisi Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan’la hükümet olarak görüşmediğimiz, MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde onun taleplerinin dışında bir takım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz.”
Bu ifadeyi anlamakta zorlanmıştım.
Ama bir süredir devam eden baraj uyarılarını da dikkatle okuyunca Arınç’ın niyeti konusunda ciddi kuşkular taşımaya başladım. ‘Ebeveyn’ demeye dilim varmıyor ama neredeyse bir vasi gibi davranıyor Arınç HDP’ye karşı.
Birkaç yıl önce yaptığı, “Öcalan gençliğinde iyi çocukmuş. Hatta namaz bile kılarmış” sözleriyle terörist başının imajını düzeltmeye yeltenmesini de çözüm sürecine dönük son uyarısını da planlı, maksatlı bulduğumu söylemeliyim.
Lakin son uyarının korkudan olduğu çok belli… Yani baraj uyarısının…
“Sakın ha! Parti olarak gireyim deme… Barajın altında kalırsın. Sonra demedi deme” diyerek eşyanın ve de siyasetin fıtratına aykırı konuşan Arınç, belki de partisinin sağır odalarındaki bir korkuyu dışa vuruyor. Korkutan senaryo HDP’nin seçimlere parti olarak katılması. Ve de barajı geçmesi.
Mesele kaybedilecek 15-20 milletvekili değil bence…
Daha fazlası var riske atılan.
Peki, HDP seçimlere parti olarak girerse ne olur?
Barajı aşarsa çok şey olur.
-Efendim en çok 15-20 vekil kaybeder AK Parti. Geçse ne olur geçmese ne…
Kazın ayağı hiç de öyle değil.
İlk olarak kaybedilecek vekil sayısı 15-20’den çok fazla olacaktır.
Çünkü kabul etmek gerekir ki, son süreçte Kürt siyasi hareketi, yürütülen süreçlerin baş aktörü konumunda... Eli güçlü… ‘Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda devletle yürüttükleri müzakere ve alınan mesafe bölge halkını ziyadesiyle memnun ediyor.
Ve HDP bu süreci taçlandırmak istiyor.
Son dönemde ‘dini ve dili’ arasına sıkışan Kürt kökenli yurttaşların önemli bölümü parti olarak seçime gitmesi durumunda HDP’ye yönelebilir. Dahası HDP’yi baraj altında bırakmamak için bir nevi seferberlik ilan edebilirler. Kaldı ki cumhurbaşkanlığı sürecinde olduğu gibi bu tabloya solun solundaki yapılardan da blok destek gelecektir.
Şimdi sıkı durun…
Partilerinden umudu kesen çok sayıda (ulusalcılar hariç) CHP’li de ’TBMM’de 4. Parti olsun, AK Parti’nin rüzgârı kırılsın’ diye ‘gözlerini kapatıp’ mührü HDP’ye basabilir.
CHP’li ya da irili-ufaklı diğer partilerin seçmenleri…
Mesele başkanlık sistemine giden yolu tıkamaksa mesele mecliste 4 partili bir yapı kurmaksa mesele iktidarın havasını biraz olsun indirmekse, mesele çözüm sürecinde alınan mesafeyi taçlandırmaksa bu senaryolar bize uzak değil.

2011 Haziran’ında MHP’nin yaşadıklarını düşünelim. 11 yardımcısını seks kasetli komploya kurban veren Bahçeli barajı nasıl aştı sanıyorsunuz?
Anadolu’daki muhafazakar MHP’liler AK Parti’ye tornistan ederken bilinçli seçmen ‘TBMM’de en azından 3 parti olmalı’ diyerek oylarını taksim edip sandığa öyle gitti.
İzmir’de pek çok ailenin oylarını CHP ile MHP arasında pay ettiğini biliyoruz.
Ve AK Parti’yi asıl korkutan HDP’nin alacağı yüzde 10-11 de değil bana sorarsanız. HDP’nin barajı aşacak rüzgârı yakalamasının AK Parti’ye en büyük zararı, İç Anadolu, Karadeniz gibi bölgelerdeki MHP patlaması olacaktır. Fizikteki etki-tepki meselesi…
Kürt siyasi hareketinin barajı aşacak bir ivme yakalaması milliyetçi damarları kaşındırır.
Yürütülen çözüm sürecini hazmedemeyen, dişini/yumruğunu sıkarak süreci izleyen kitleler HDP’nin karşısına MHP’yi dikmek için ekstra bir çaba sarf edecektir.
Ve MHP’nin böyle bir tabloda yüzde 20’yi aşması beni şaşırtmaz.
*
Etnik temeldeki siyasetin ülkemize fayda getirmeyeceği aşikar.
Ve bu tablodan siyasi açıdan iki parti rahatsız olacak, en fazla zararı onlar görecektir. 
Hasarın büyüğü iktidar partisinde olsa da ana muhalefet de bu tablodan zarar görür. Oylarını arttırmak şöyle dursun yüzde 3-4 oy gibi bir kayıpla sandıktan çıkabilir.
Bir yanım bu tabloyu tehlikeli bulsa da bir yanım da Türkiye’nin normalleşmesinin ancak böyle bir tabloda mümkün olduğunu düşünüyor.
Askıya alınan hukuk devletinin asgari düzeyde yeniden tesisinin ve azalan demokrasinin, farklılıkların bir arada yaşama kültürünün hatıra gelmesinin kısa vadede başka bir formülü gelmiyor aklıma.
Astığım astık, kestiğim kestik duruşunun, iktidar şımarıklığının, ben ne dersem o kültürünün daha fazla yerleşmemesi adına ‘şimdilik’ başka bir çare yok gibi.
Siyasetin sıkışmışlığı, muhalefetin yetersizliği, alternatif yolların dar ya da kapalı oluşu bize böyle bir formülü dayatıyor adeta.
İddia ediyorum HDP parti olarak seçime katılırsa barajı aşacaktır.
Tekrar ediyorum iktidarı korkutan HDP’nin barajı aşması ya da kaybedilecek 15-20 vekil değildir.
İktidarı korkutan Newton’un Üçüncü Hareket Kanunu’dur.
Yani etki-tepki prensibiyle milliyetçi oyların MHP’ye akma ihtimali…
İşte bu iktidar için tam bir felaket senaryosudur.
Tek başına iktidar için gerekli 276 vekil o zaman riske girer ve AK Parti iktidarını küçük bir ortakla sürdürmek zorunda kalabilir. Parti içindeki ortaklarından yeni kurtulan ya da kurtulmaya çalışan Erdoğan’ın en son istediği şey parti dışından bir ortaktır.
Ne dersiniz?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Mustafa Y
 13 Ocak 2015 Salı 20:05
cumhurbaşkanı seçimini baz alarak, HDP.nin %10 barajını geçeceğini düşünmek aslında bir felaket getirir .barajı aşamayan hdp. meclis dışında kalırsa bu en çok AKP.nin işine yarar ve istediği milletvekili sayısına ulaşır. bence bunun için HDP.nin partiolarak seçime girmesi isteniyorki,bu ülkede kürtlerin meclis dışı kalması ile buyük kaos yaşanır. alımda kapanır, söylemedi demeyin.
 taner
 13 Ocak 2015 Salı 16:54
ağzınıza sağlık
 TC misafir
 13 Ocak 2015 Salı 16:06
Bülent Arınç insanları aptal yerine koyuyor. Bunun kanıtı da söylemiş olduğu cümlede saklı "...Öcalan’la hükümet olarak görüşmediğimiz, MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde ..." hükümet öcalanla görüşmüyor, mit görüşüyor demek bir çocuğa ebeveynlerinin "seni leylekler getirdi" demesinden bir farkı yoktur çünkü mit başbakanlığa bağlıdır ve başbakan da hükümetin başıdır yani görüşmeleri hükümet mit kanalıyla yürütmektedir. Hdp nin barajı aşma konusunda cumhurbaşkanlığı seçimini baz almak çok yanlış nedeni ise o seçimde yaklaşık 14,5 milyon seçmen oy kullanmadı selahattin demirtaş geçerli oyların %9.76'sını aldı yani 41 milyon 200bin oyun oranıdır bu. 55 milyon 700 bin seçmende ise bu oran %7.2 yapmaktadır o yüzden bu mümkün gözükmüyor yapılan sadece algı yönetimidir. Ancak pkk zoruyla devlet güvencesinin olmadığı tehditlerle bu oyu alabilirler güneydoğu da bu oran için yetmez ve akp tekrar tek başına iktidar olur. eli daha da güçlenen akp çözüm süreci için hdp yi ciddiye almaz ve ayaklanma için pkk'nın eline koz verilmiş olur ve fiili özerkliğe geçiş hız kazanır (zaten başladı). Bu akpnin yarattığı bir bataklıktır 2000-2002 arası kurumaya yüz tutmuşken, akp adeta bu bataklığa su tutmuştur bu kördüğüm haline getirilmiş sorunu çözmek de sonraki iktidarların üzerine kalmıştır.
 Semra
 13 Ocak 2015 Salı 15:10
Gerçekten doğru bir tespit. İnş söyledikleriniz doğru çıkar
 
 13 Ocak 2015 Salı 11:41
Siz iktidar için 276 milletvekilinin tehlikede olacağını gerçekten düşünüyor musunuz?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz