MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İttifaklar ve koalisyonlar üzerine
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
19 Haziran 2018 Salı

İttifaklar ve koalisyonlar üzerine

Türkiye için ideal olan; çok partili demokrasi, çok dinli laiklik, vergi ve kredi politikası ile dengelenmiş piyasa ekonomisi ve akit serbestliğine dayalı hukuk devleti modelidir

Siyasetteki çoğulculukla uyumlu, çok dinli laikliği dengeleyen serbest piyasa ekonomisi, “kuvvetleri” ve “bireyleri” dengede tutan sözleşme serbestliği, bazen uygulamada umut edilen sonuçları vermeyebilir.

Sistemin işleyişini zorlaştıran durumlar karşısında, devletin ve milletin bekasını güvence altına alacak iki önemli formül daha var.  

Seçim ittifakları ve koalisyonlar gibi.

Örneğin;

-Zengin – yoksul demeden, harcanan her kuruştan alınan vergiler, özellikle tek parti iktidarlarında şeffaf ve denetlenebilir şekilde harcanmayabilir.

-Yargıya müdahale edilebilir.

-Ehliyet ve liyakatin yerini tek partinin kadroları alabilir.

-Devletin imkanları yandaşlar arasında pay edilebilir…

Bundan dolayı hükümeti ortaya çıkaran seçim sistemi öyle olmalı ki, partiler geniş katılımlı “ittifak”larla seçime girmek zorunda kalmalı.

Seçim sonunda da hükümetler geniş katılımlı ,“koalisyon”larla kurulmalı.

Türkiye geçmişinde birçok hükümet modelini denedi. Hiçbir model “koalisyonlar” kadar başarılı olamadı.

***

Seçimlerde çok parti ile “ittifak” yapmak demek;

-Uzlaşmak,

-Paylaşmak,

-Hoşgörülü olmak,

-Rakibe saygı göstermek,

-Diğerlerini anlamaya çalışmak,

-Daha önceleri vatan haini olmakla suçladıklarını vatansever ilan etmek… demektir.

İttifakın faziletleri saymakla bitmez.

Seçime ittifakla giren partiler, çıkan sonuçlara göre bir hükümet kurulacaktır. Bu da kaçınılmaz olarak çok partili bir koalisyon olacaktır.

Türkiye’yi koalisyon hükümetleri ile yönetmek demek;

-Devlette rüşvet ve yolsuzluğu azaltmak,

-Ehliyete ve liyakata önem verip adam kayırmayı aza indirmek,

-Yargıya müdahaleden uzak durmak,

-Keyfi rektör ve dekan atayamamak, görevden alamamak,  

-Çiftçinin parası ile adaletsiz medya düzeni kuramamak,

-“Ekonomiyi canlandırıyoruz, istihdam patlamasına hazır olun” diyerek yüz milyarlarca lirayı teşvik ve hibe olarak yandaşlara dağıtamamak,

-İsrafa, şan ve şöhrete… tüyü bitmemiş yetimin parasını harcayamamak demektir.   

***

Koalisyondaki her parti hem halka hem de muhalefete hesap vermek zorunda kalacağından birinin yapacağı yanlışı diğer koalisyon ortakları üstlenmez.

Oysa tek parti iktidarlarında yanlışın boyutları ne olursa olsun “kol kırılır yen içinde kalır” kuralı gereği, yanlışlar kimseye farkettirilmez. Gören duyan mı oldu, ona en ağır ithamlar yöneltilir. Olayın üzerine yürüyen partiler ve medya vatan hainlerinin ve terör örgütlerinin ağzı ile konuşmakla suçlanır.

Zaman kaybedilmeden de ağır tazminat davaları açılır…

***

Partiler bazen koalisyon modellerini eleştirebilirler!

İnanmayın!  

Asla ve kat’a inanmayın!

Bilin ki, koalisyonları eleştirenler;

-Türkiye’yi kimseye hesap vermeden yönetmek,

-İstedikleri vergileri toplayıp, yetmediğinde de dış borç yapmak ve bol keseden harcamak, 

-İsrafı devletin şanından saymak istiyorlar!

Türkiye en başarılı ittifak ve koalisyonları Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın katıldığı seçim ittifakları ve koalisyon hükümetleri döneminde yaptı.

-300 yıldan beri Batı karşısında sürekli geri çekilen ve toprak kaybeden Türkiye, ilk kez 1974’de CHP-MSP koalisyonu ile Kıbrıs’ta güç kullanarak toprak aldı.  

-Atatürk’ten sonra unutulan “Ağır Sanayi” yatırımları CHP-MSP koalisyon hükümetinin programına alındı. İlk tesislerin temelleri atıldı. Bu günlerde “Yem çok pahalı çünkü ithal ediyoruz, dolayısıyla tarım ve hayvancılığın maliyetleri bundan dolayı yüksek!” deniyor ya, bu sorun o dönemde çözülmüş ve çok sayıda yem fabrikası çerez fiyatına yapılmaya başlanmıştı.

-CHP-MSP koalisyonu bozulunca Erbakan, bu kez AP-MSP-MHP-CGP koalisyonuna katıldı. 1977’den sonra da AP-MSP-MHP koalisyonunda yer aldı. Her üç koalisyon döneminde de kalıcı yatırımlar, ileri sanayileşme ve istihdam o yıllara göre çok çok iyiydi.

-1991’de %10 barajı kolaylıkla RP-MHP-İDP ittifakı ile kolaylıkla aşılabildi.

***

Koalisyonları en çok ANAP eleştirdi.

Şimdilerde de Ak Parti!

Koalisyonlar neden çok kötü?!

ANAP ve Ak Parti, harcadığı vergilerin hesabını verdiği için mi koalisyonlar çok kötü?!

***

Her seçmen, oy verdiği partiden şunu istemelidir:

“Ben vatandaş olarak partilere gönül verenlerle alış-veriş, sohbet, eğlenme ortamında beraber oluyorum ve iyi de anlaşıyorum. Siz bizim adımıza ülkeyi yönetirken, neden birbirinizi vatan haini, din, iman, Allah, kitap, millet, Atatürk, Cumhuriyet… düşmanı ilan ediyorsunuz?

Yanlış yapmaksa geçmişte hepimiz birbirimize yanlış yaptık! Siz neden 50-60 bazen de 90-100 yıllık defterleri açıyorsunuz?

Siz çok mu temizsiniz?

Bu konuları tekrar gündeme getirirseniz bilin ki, bundan böyle benim oyum sizin “hain” dediğiniz partilere olacak!

Bu benim size son uyarımdır; lütfen kendinize çeki düzen verin!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 REİS
 20 Haziran 2018 Çarşamba 01:27
UZUN ADAM la DEVAMM...
 zafer canıtez
 19 Haziran 2018 Salı 15:29
tek kelime ile mükemmel bir yazı. Yüreğine sağlık...
 Fikret ASLAN
 19 Haziran 2018 Salı 11:59
İlk gençlik yıllarımda MHP'ye oy verdim. 28 Şubatta Mehmet AĞAR ve Tansu ÇİLLER'in ayak oyunları ile Başbakanlıktan indirilen Erbakan'ın alnından süzülen terinden etkilenerek Refah Partisine meylettim. Sonra Erbakan Hocanın devamıdır diye 15 yıl AKP'ye oy verdim. Ancak son günlerde bakıyorumda AKP sadece MHP ile değil Mehmet AĞAR ve Tansu ÇİLLER ile de ittifak içinde. Milli görüş geleneğine düşman olan bu ikilinin AKP mitinglerinde boy göstermesi Rahmetli ERBAKAN hocamızın kemikleirini sızlatmakla kalmaz, bütün temiz ve saf Müslümanlara hakarettir. Buradan bütün temiz ve saf Müslümanlara sesleniyorum, oy vermeyi düşündüğünüz AKP'nin bu ittifakına bakınca 28 Şubatta yaşadıklarınız aklınıza neyi getiriyor. Benim aklıma şunu getiriyor. Bu ülkede koltuk için Dinini İmanını bir kenara bırakıp, ERBAKAN düşmanlarıyla ittifak yapanlar içinize siniyor mu? Siniyorsa problem yok... Benim içime sinmiyor... BEN İNANMIŞIN DA İNKARCININ DA SAMİMİSİNE SAYGI DUYARIM. Ben bu seçimde samimi İnkarcının yanındayım, sahte inanmışların yolu benim yolum değildir.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz