MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İzmir farkı…
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
31 Mart 2014 Pazartesi

İzmir farkı…

İyi oldu/kötü oldu yorumları bir yana…
Sonuç ne olursa olsun, iyi ki bitti!
Zira, Hutu’larla Tutsi’lere ‘ruhen’ benzemeye az kalmıştı…
Çok şükür ellerimizde satır yoktu ama… O eksikliği de kılıçtan keskin kalemlerimizle kimimiz köşelerde, çoğumuz da sosyal medyada, yeteneğimiz ölçüsünde ziyadesiyle giderdik…
Yorulduk, yaralandık, kirlendik… İki taraflı keskinleştik, kutuplaştık, öteki-beriki olduk, selamı sabahı kestik, kimileri anlamaz ama bundan dolayı kimimiz içten içe üzülüp dertlendik.
En azından bugün itibarıyla, konu aynı (seçim) olsa da içerik değişti.
En azından bugün, dişlerimizi/tırnaklarımızı göstermek yerine ne olup bittiğini anlamaya, adlandırmaya çalışıyoruz ki; bu bile aylardır yaşadıklarımızdan, hissettiklerimizden, kabarıp içimize sığmayan duygularımızdan sonra, az şey değil…
Ege Tv’de Söz Meclisten İçeri ekibi olarak sandıklar açıldıkça gelen ilk sonuçları ‘sıcağı sıcağına’ yorumladık, daha doğrusu her biri ayrı telden çalan ajanslara, sosyal medyaya, televizyon kanallarına, karmakarışık verilere bakarak yorumlamaya çalıştık.
Ama adı üzerinde, sıcağı sıcağına…
Veriler sağlıklı olmayınca, ama her şeyden önemlisi bir duygu sağanağı ve beklentiler bileşkesinin harmanlandığı atmosferde ilk tepkiler, doğal da olsa eksik kalıyor.
Sadece duygularla ve taraftar mantığıyla ‘Hatice’ye değil, neticeye bak’ denilirse, herkesin hanesinde kazanç da bulabiliyorsunuz, kayıp da… Haliyle.
 
Kendi adıma söyleyeyim… Geçmişte Türkiye’de, adı yolsuzluk/rüşvet iddialarına karışmış iktidarların oy oranlarını muhafaza edemedikleri sonucundan hareketle; 17 Aralık sonrası gelişmeleri de ekleyince, AKP’nin Türkiye genelinde yüzde 40 barajını aşmasını beklemiyordum. Yanıldım.
AKP seçmeninin Başbakan Erdoğan’la kurduğu ‘duygusal bağı’ ve ‘seçim sonuçlarını belirleyen en önemli etkenin ekonomi olduğu’ gerçeğini… ‘Allah beterinden saklasın’ düsturu içine işlemiş yoksulların genellikle ‘daha beterinden korkup daha iyisini göremedikçe başka bir umut duymadıkça, elindekini korumaya çalışma’ refleksini hafife aldım.
“Siyasetin daha yüksek, doğru ve daha dürüst seviyede yürümesini bekleyen çocuksu iyimserliği” de tuzu biberi olarak ekleyebilirim bu kısa özete…
 
 
İzmir sonuçlarına ise… Evrensel gazetesinin seçim öncesi her ilde bir gazeteciden istediği kent değerlendirmesi için “İzmir şaşırtırsa, şaşırmayalım” başlığını taşıyan yazıda yazdığım gibi… Burulmak ayrı tabii ki, şaşırmadım.
“Meslekte 30 yılını devirmiş, her seçim öncesi nabza/tansiyona bakarak üç aşağı beş yukarı iyi/kötü tahminlerde bulunmuş, bu tahminlerinde pek de yanılmamış bir gazeteci olarak itiraf edeyim, bu kez kendimi bir miktar ‘şaşırmaya’ hazırlıyorum” diye yazdığım ve sonuçlara hazırladığım; devamında da şöyle dediğim için:
“(…)Zira içinde bulunduğumuz şu seçim ortamı, artık hepimizin bildiği ve dillendirdiği gibi, ne yerel seçim, ne genel seçim, ne de referandum ortamı.
Hepsinden bir parça taşıyan, hem deve, hem kuş, hem devekuşu…
Sapla samanın birbirine harmanlandığı, üstüne bir de anket kuruluşlarının ‘parayı verenin düdüğünü çaldığı’, çalmayanların da bu kirli ortamda (ister istemez) kirlendiği bir seçim atmosferinde; gözlem de bir yere kadar…
Kafası fena karışmış bir seçmen kitlesi var ortada zira.
AKP iktidarını ‘tehdit’ olarak algılayıp iktidara geldiği andan itibaren Türkiye’de yaygın destek bulmuş bu partiye yüz vermemiş İzmirli seçmenin bu kez çok zıt davranabileceğini düşünmesem de…
Kafa karışıklığından, İzmir’in de ziyadesiyle nasiplendiğini görüyorum.
“Oy verme davranışlarıyla Türkiye’nin siyasal yaşamında hep farklılığıyla dikkati çeken İzmirli”  bu seçimde de yine ‘farklı’ seçmen davranışı gösterecek mi?
AKP’ye direnmekten yorulmuş, kimi CHP’li belediyelerin iş tutuşuna/tembelliğine ‘AKP karşıtlığı’ nedeniyle katlanmış seçmen, Başbakan Erdoğan’ın iyiden iyiye göz korkutan faşizan politikalarına…
Ve kendisini yerel yönetimde hayal kırıklığına uğratmış kimi CHP’li belediye başkanlarına karşı, nasıl bir tavır geliştirecek?
‘Aşağı tükürse sakalı, yukarı tükürse bıyığı’ feda edeceği duygusu, İzmirli seçmeni sandıkta nasıl bir karar almaya itecek?
Oyu toptan ‘ideolojik’ mi olacak, yoksa AKP’nin göz kamaştıran projelerine bakıp ‘bir kereden bir şey olmaz, üstelik bu yerel seçim’ yutkunmasıyla Başbakan Erdoğan’ı görmezden gelip; mührünü, geçmişleri genelde ‘merkez sağa’ dayalı AKP’li ilçe belediye başkan adaylarına mı basacak?
Bir başka deyişle… İzmirli farkını, bu kez ‘hem AKP’yi, hem de beğenmedikleri CHP’li başkanları cezalandırarak’ mı gösterecek?
5 gün sonra gideceğimiz seçimin düğüm noktasının İzmir’de bu olduğu kanaatiyle, ilçelere son bir kez daha bakınca gördüğüm: Kafa karışıklığının yansımaları ve tek tip/tek vücut İzmirli seçmen olmadığı…”
*
Seçimden 5 gün önce yazdığım, 26 Mart’ta Evrensel’de yayımlanan yazıyı, şu cümlelerle noktalamıştım:
“Bu seçimde İzmir’in farklılığı; başta da belirttiğim gibi sonuçtan ziyade, oy oranlarında ortaya çıkacak: Hep AKP’yi istemeyip hem de CHP’nin kimi ilçelerde oy oranlarını aşağıya düşürerek…”
 
İzmir’de ‘kabaca’ olan budur. ‘İnce’ işçilikler için biraz daha ‘ince elemek’ gerekiyor. Önümüzdeki günlerde de işimiz bu olacak elbet…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz