MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kapsül kapsül söyle bana…
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
23 Ocak 2018 Salı

Kapsül kapsül söyle bana…

Oldum olası giyim kuşam olayına fazla düşkün değilimdir.

Rahat, spor kıyafetleri tercih etmişimdir her zaman.

Hiç öyle topuklu, döpiyesli olamadığım gibi…

Rujlu, farlı, makyajlı görüldüğüm de sayılıdır.

“Sade iyidir, yalın güzeldir” diye düşünmüşümdür hep.

“Stile evet, kokoşluğa hayır” diyenlerdenimdir.

Oysa kadınların en sevdiği detaydır  giyim kuşam ve makyaj bildiğiniz gibi.

Rimel, fondöten, eyeliner,  pudra, allık gibi makyaj malzemelerinden de çok anlamam.

Hatta korkarım.

Kozmetik ürünler doktora  tezi gibi karmaşık gelir bana…

Gece kremi, gündüz kremi, makyaj altı, üstü, sonrası derken aynı ürünün 18 versiyonu arasında başım döner.

Hangisini alırsan al, bir ton para dökmüş olmana rağmen en iyisini ve doğrusunu aldığına ikna olamazsın.

Bu konularda hep ayrık otu gibi kalmışımdır kendinden emin kız arkadaşlarımın arasında.

Hem anlamam, hem de çok ilgilenmem o işlerle.

Kalıcı bir acemiyimdir.

KURTARICI GİYSİLERKızların hayattaki büyük yeteneği “Kombin” yapmak konusunda da, hep kanaat notuyla geçmişimdir sınıfı…

Artistik puanım düşüktür anlayacağınız.

Güzel kuzenlerimin lafıdır “Kurtarıcı” giysiler.

Bu konudaki edebi sözlerin kulağımda kalmışlığı vardır:

“Ay bak bu çok kurtarıcı bir parça…”

“Her şeyin basic olsun, bu parçayla patlatırsın…”

“Aaa canım bak bu çok ateş ediyor…”

“Must have bebişim…”

Gibi ayrı bir dünyadan, farklı bir dilde konuşurlarken şaşkınlıkla izlediğim çok olmuştur.

Neden bu mevzulara daldım şimdi durup dururken?

Malum şimdi tam ucuzluk zamanı.

Vitrinler “Yüzde 70 İndirim” yazılarıyla dolu.

Kazara bir butiğe girsem hemcinslerimi  izliyorum hayretle.

Kalabalık eşya yığını içinde transa geçmiş halde gezmelerini…

Raflarda dolaşan gözlerdeki şahin bakışı…

Askıda yanyana dizili onlarca kıyafeti para sayan veznedar hızıyla kontrol edip, her birine tek tek göz atmalarını…

Daha gezilecek çok mağaza olduğu için ışık hızıyla seçilen kıyafetlerin, hızlı film tadında denenmesini….

Alışveriş ekibindeki diğer katılımcıların kabindeki arkadaşlarına yaptıkları cıvıltılı yorumları…

İlgiyle izlerim hep.

KALİTE “İN”, MODA “OUT”Neden bu bahsi açtım dersiniz?

Bizler alışveriş yapıp dolaplarımızı doldura duralım.

Dünyada yeni bir akım başladı bu konuda.

Minimalist bir anlayış.

“Kapsül Gardırop” deniyor kısaca.

Dolabı açınca üstümüze üstümüze gelen kıyafetlerimiz var ya…

Yıllardır giymediğimiz halde atamadığımız, satamadığımız rengarenk yığınla giysi.

“Kapsül Gardırop” ta hiçbirine yer yok.

Bu yeni anlayış modayı es geçiyor.

“Az ve öz iyidir” diyor.

Dolaplardaki kıyafet yığınını elinin tersiyle kenara itiyor.

Birbiriyle uyumlu 20 kadar kıyafet seçip, yerleştiriyor.

“Kapsül Gardırop” anlayışı bu giysilerin marka ve özgün ürünler olması da mümkün diyor.

Birbiriyle ahenkli renk ve tarzda az, öz stil kıyafetler.

Yani kalite “in”, moda “out” oluyor.

“Kapsül Gardırop”  akımı nereden çıkmış diye bakarsak...

Aslında 1970’lere uzanan bir geçmişi var.

İlk kez Londra’da butik işleten Susie Faux tarafından telaffuz edilmiş.

“Kapsül Gardırop” modası geçmeyen etek, pantolon, ceket gibi basic (temel) ürünlerden oluşan koleksiyonu sezonluk ara parçalarla kullanmak anlamına geliyor.

1985 yılında Amerikalı modacı Donna Karan ise bu terimi iş kıyafetlerine uyarlayan isim olmuş.

“Kapsül Gardırop” konseptinin asıl amacı az sayıda giysi ile yetinmek.

Sadeleşmek…

İçindeki alışveriş canavarına dur demek.

Kıyafet obezi olmaktan kurtulmak.

RUH HAFİFLETİCİ YÖNTEMSteve Jobs, Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimler iş dünyasından…

Barack Obama, Angela Merkel de politik sahneden “Kapsül Gardırop” anlayışını benimseyen önde gelen isimler.

Bizde de şov dünyasından Cem Yılmaz, Acun Ilıcalı gibi isimler bu akımın öncüleri oldu.

Bu aslında karun gibi zengin isimler “Kapsül Gardırop” anlayışını ileri bir seviyeye taşıyıp, hepsi birbirinin aynısı kıyafetleri giyiyorlar.

Ünlü yönetmen Cristopher Nolan’ın her gün ne giyeceğine karar vermemek için mavi gömlek, ceket ve siyah pantolon giyerek enerjiden tasarruf ettiğini açıklaması başka bir “Kapsül Gardırop” örneği…

Peki  bu yaratıcı kafaların neden böyle sıra dışı bir tercihleri var?

Bunu,

-Karar verme yorgunluğundan kurtulmak,  “Bugün ne giyeceğim” diye düşünmek zorunda olmadan  zihnin üretkenliğini artırmak,

-Zamandan tasarruf etmek,

-Sahip olduğumuz eşyaların bize ne kadar ayak bağı olduğunu fark etmek,

-“Çok mu resmi giyindim, elbisem çok mu kısa, rengi uydu mu” gibi stresli sorulardan kurtulmak,

Diye açıklıyorlar.

Ki bana da çok mantıklı geliyor.

Az eşyanın daha az ütü, derli toplu bir dolap ve  giderlerin azalması anlamına gelmesi de cabası tabii.

İnsanlığın sahip olduğu eşyalar yığınında boğulduğu yüzyılın bireyleri olarak…

Nesnelerin efendi, insanın köle olduğu bu çağda...

Gerçek özgürlüğü, huzuru  “az ve öz” de aramalıyız diye düşünüyorum.

Tüketim müptelası olmadan...

Kendimizi eşyalara zincirlemeden…

Ruh hafifletici bir yönteme,

“Kapsül Gardırop” a geçiş yapıyorum ben de.

Yavaş yavaş…

Küçük adımlarla.

Dolabımı tek tek boşaltacağım.

Benzer tonlarda, sevdiğim stilde, az sayıda kıyafeti seçeceğim.

İçimi, dışımı hafifleteceğim.

Anlayacağınız yakında,

Gardırobumun karşısına geçip,

“Kapsül kapsül söyle bana…”

“Benden  ferahı var mı...” diye soracağım.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 
 23 Ocak 2018 Salı 16:12
Çok Mantıklı:)))
 yüksel gemalmaz
 23 Ocak 2018 Salı 14:43
kalemine sağlık hanzade sanki beni yazmışsın..ne giyeceğim sorusunun cevabı çok zor..kapsül deyince ne acaba dedim..demek bu da kapsülmüş..
 Sema Gür
 23 Ocak 2018 Salı 11:13
Keşke yapabilsem??
 Hatice SARAÇ
 23 Ocak 2018 Salı 10:30
Armağan hanim o kadar zarif ve asil duruşunuz var ki ne giyseniz taşırsınız.Kolay gelsin. SEVGİLER
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz