MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kendi küçük evreninde yaşamak
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Ocak 2020 Çarşamba

Kendi küçük evreninde yaşamak

Geçtiğimiz Pazar günü, Hrant Dink’in katlinin yıldönümüydü. 2007 yılında öldürüldüğünde, hepimizin içi burkulmuştu. Devlet derinliklerine sinmiş çetelerden bir çetenin cinayeti…

Hrant Dink’in ölümünün yıldönümü nedeniyle, sol cenah, sosyal medyada duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Yazılanları ilgiyle okudum. Çünkü cinayet üzerine yazılanlar, yorumlar ve verilen tepkilerin arka planı dikkat çekiciydi.

Belli sosyalist gruplar ve etnisite grupları, kendilerinden olmayanları, hiç ayırım yapmadan, dolaylı veya dolaysız bir dille, “katiller ve yandaşları” olarak gösteren ifadeleri sıkça kullanmışlar, amacını aşan ifadelere bolca yer vermişlerdi.

Okuduklarım beni çok gerilere, 05/Mart 1981 günü yaşadıklarıma götürdü.

O gün, Ermeni tehciri sırasında yaşanan büyük felaketin, (kimilerine göre Ermeni soykırımının) intikamını almak için diplomatik hedeflere saldıran ASALA’nın saldırısına uğramıştık. Paris Çalışma Müşavirliği’nde üç kişi görev yapıyorduk. Saldırıda Reşat Moralı ve Tecelli Arı yaşamını yitirmiş, sadece ben hayatta kalmıştım.

Üçümüzün de Anadolu toprakları üzerinde Ermeni yurttaşlarımızın başına gelenlere mazeret bulmak gibi bir derdi yoktu. Yüzleşmeye de karşı değildik.

Ama ASALA’nın saldırısına uğramıştık. Üstelik Fransız Devleti’nin “sözüm ona örtülü himayesi” fena halde sırıtıyordu.

Tıpkı öldürülen onlarca diplomat gibi onlar da bu bedeli neden ödediklerini bilmiyorlardı… Tehcir sırasında yaşanan büyük trajediye dahli neydi bu diplomatların, geride kalan yakınları da elan bilmiyor.

Ve Hrant Dink için gösterilen duyarlılığın binde biri bile gösterilmiyor, ölüm yıldönümlerinde bu insanlara…

Görev yaptıkları ülkelerde, himaye gören saldırılarla, ASALA tetikçileri tarafından yaşamlarına son verilen elçilik çalışanları, çok ucuz ve alçakça bir intikam için kullanıldılar. Tıpkı taşa sarılı tehdit mektubunun camı kırarak salonun orta yerine düşmesi gibi, elçilik binalarının ötesine berisine düştü cansız bedenleri.

Onların ölümü ile Hrant Dink’in ölümü aynı yerde buluşuyor; fakat insanlık orada değil.

Yıkılan ve kurulan her devletin yol açtığı büyük felaketleri, tarih diye okuyoruz. Cinayetler tarihine, insanlık tarihi, diyoruz.

Hazin ama gerçek, “elleri temiz devlet” olmadığını göremiyoruz. Sonradan ellerini yıkamayı beceren devletler var, beceremeyen devlet var. Ayrım bundan ibarettir.

Çağımız, yitik vicdanların beyhude gösterileriyle maluldür. Bütün zalimlere ve bütün zulümlere karşı çıkacak yürek kimsede kalmadı.

İdeolojik, etnik veya dini, her topluluk, her grup kendi katilinin haklılığına inanıyor; kendi cinayetini kutsarken, ötekinin cinayetini lanetliyor.

Araf’ta biçare bekleyişimiz ve çıkışsızlığımız, belki de bu vicdani yoksunluğun tezahürüdür.

İnsanın değerinden tasarrufun mazereti olmaz, olmamalı…

Ben ve Öteki arasında olan biten her şey, insanın değeriyle mütecanistir.

Tek boyutlu gerçeklikten beslenen küçücük evrenlerimizde, bu bilgiye inatla sırt çeviriyoruz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ismail
 31 Ocak 2020 Cuma 04:17
Ben gerçekten, ''peygamber!'' Gibi tiplerden kurtulmanizi istiyorum! Çünkü, her birey ile Yaratici arasinda baska kimse OLAMAZ! ... FAKAT ne hazin veya güzeldir ki ; nasil sizlere ananiz babaniz , yeme içmeyi ögretti ise, bu yasam yolculugunu iyi bilmeyen ananiza babaniza da Hak olani ögreten ''Deli!'' veya ''Veli!''ler vardilar ve de OLACAKLARDIR! Saygilar vê sevgiler (Dünya, ögrenme yeridir, hayalin ne kadar genisse, o kadar insan olursun, yoksa bir baskasina köle!)
 İsmail''e
 27 Ocak 2020 Pazartesi 15:50
İsmail gibi tipler, bizlere, tüm insanlığa dinini nasıl yaşaması gerektiğini söyleyen, kendini mesih yerine koyup kendi dünyasında, kendi doğrularında yaşayan insanlardır. Önce bunlardan kurtulmamız gerekir!
 Lombak
 26 Ocak 2020 Pazar 18:22
Allah önce akıl fikir versin sana. Sonrası kolay.
 Ismail
 26 Ocak 2020 Pazar 03:58
Yaratanin dedigi OLUR! Teblig dediginiz sözcük ,yalnizca, kendini bilmeyen '' müslümanim!'' diyen zavallilara ait bir sözcüktür! Dilini bilmeyenden íman aramam hak degildir ! Ben, teblig etmiyorum, bildiriyorum! CIA, MOSSAD, MIT, VB. kurumlar bu yaziyi yazani iyi bilirler! Yaratanin belalari üzerinizedir...!
 Lombak
 24 Ocak 2020 Cuma 15:06
Hayırdır Ismail? Tebliğci misin?
 Ismail
 22 Ocak 2020 Çarşamba 23:06
Vicdan, her yaratilan insan''a verilmistir! Yeter ki her biriniz kendi vicdanizi sorgulayiniz ! Eger kendinizi sorgulamiyorsaniz, ''insan'' olma sansiniz yoktur! Ben sizlere , bildirdim! Ya emire uyarsiniz ya da cehen emden bi yol seçersiniz! Seçim her kisiye özeldir! Aklini kullanan gösterilen mucizeleri görür; paraya ve mevkiye tapanlar da layik olduklarini bulurlar! Selam vê tüm sevgiler, Beni sevenleredir! Yaratilani Seven , Beni Sever! Yaninizda olanin yanagini öpünüz yalnizca bir Yaratan onu sizin yaninizda bulundurdugu için ..!
 Lombak
 22 Ocak 2020 Çarşamba 12:04
Her ne kadar biraz gözden uzak olsada Karşıyaka ilçemizde Şehit Diplomatlar Anıtı ve Parkımız var. Geçen yıl ziyaret etmiştim. Hrant Dink''in birleştirici ruhu ise her zaman hatırlanmalı. Her devletin tarihinin kanlı olduğuna katılıyorum ancak insanlık henüz ulus-devlet dışında belli sınırlar içinde görece güvenli yaşayabileceği yapı bulmadı. Milletimiz ise ulus-devletin batıda icat edilmesinden bin yıllarca önce ortaya çıkmış Ordu-Millet geleneğinden geliyor. O nedenle milletimizde hakim görüşe göre en kötü devlet devletsizlikten iyidir.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz