Şimdi aklına geldi değil mi, masuniyet karinesi…
Oysa insanlığın en eski ve eskimeyen temel hukuk kuralıdır masuniyet karinesi.
Kişi aksi sabit oluncaya kadar suçsuzdur demek bu karine.
Bunu öğrenmen için illa sizlere dokunması mı gerekiyordu?
İşte böyle bay Hüseyin Çelik…
Ergenekon’da, Balyoz’da, Kafes’te, say sayabildiğin kadar ,bütün bunlar da Generaller, gazeteciler, ilim adamları, hukukçular,yazarlar, sanatçılar tutuklanırken aklına bir an için bile gelmedi masuniyet karinesi.
Ama iş kendinize dokununca ilk aklınıza gelen masuniyet karinesi oldu. Tıpkı Başbakan gibi… Daha düne kadar devam eden davalar da “Savcısıyım” diyen Başbakan hemencecik orda “adli süreç devam ediyor, bir şey demem” demeye başladı.
Altını çizerek vurguluyorum ki, bir Ülke “hukuk devleti” değilse orda daima “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”.
Yine altını çizerek vurguluyorum ki bir Ülke “hukuk Devleti” değilse orda , sağlıkta da, eğitim dede, yol yapımında da, su getirilmesin dede, liman, havaalanı inşaatın da da,hasılı aklınıza gelen her şeyde adalet yoktur.
Ben yine de herkes için masuniyet karinesi esastır diyorum.
1997 Bütçesi TBMM de görüşülürken o zaman mensup olduğum parti adına Adalet Bakanlığı bütçesi üzerin de konuşma görevi bana verilmişti. Konuşmamın sonun da “adalet her zaman ve herkes için gereklidir” demiştim. Evet, her zaman ve herkes için adalet gereklidir ve bunun için asla adaletten ayrılmamak gerekir.
Esasen 12 yıldır en çok sorulan sorular şunlar olsa gerek:
Türkiye de neler oluyor?
Neden oluyor?
Şöyle arkaya bir baksak göreceğiz ki bu 12 yıl için de tüm boş söylemlere rağmen bir gün bile huzur olmamıştır.
Biri gün bile güven ortamı olmamıştır.
Açın bakın yazılı sözlü basını.
Bırakın muhalif olanları.
Yandaşlara bakın, tüm gizlemelere rağmen orda dahi söylediklerimin doğruluğunu teyit eden pek çok habere rastlayacaksınız.
Ülkenin temel sorunlarını çözüp huzur ortamı yaratmak yerine sürekli rejim mücadelesi, ötekileştirme, çağdaşlığa savaş açma, ezberleri bozuyoruz yalanı ile temel ilkeleri ve Devletimizin kuruluş felsefesini tahrip etme ile uğraşılmıştır. Oysa Milletin verdiği destek doğru kullanılsaydı, kafalardaki ideoloji yerine bilimin, uygarlığın gerekleri yerine getirilseydi şimdilerde Türkiye çok daha farklı yerlerde ve farklı konumlarda olurdu.
Hukuk yok sayıldı.
Adalet terk edildi.
Sadece “bizden” olanlara itibar edildi.
Sonra “bizden “ olanlar da birbirine düştü.
Ortaklık dağıldı.
Kavga gürültü ortalığı kapladı.
21. yüzyıl da Türkiye tipik bir Ortadoğu ülkesi haline geldi ve öyle yönetilir oldu.
“Gezi” olayları başladığın da Face deki sayfamda “artık desti çatladı, su tutmaz “demiştim siyasi iktidar için.
Şimdiler de ise desti paramparça oldu ve yalnız su değil ne var ne yok etrafa saçıldı.
Ve “keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü”…
Sayfa başına git