MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Luc Besson, 'ötekilerin' vizöründen sesleniyor…
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
13 Ocak 2015 Salı

Luc Besson, 'ötekilerin' vizöründen sesleniyor…

“Derinlik Sarhoşluğu” filmiyle kişisel tarihimde ayrı bir yere sahip Fransız sinemasının ünlü yönetmeni Luc Besson, bana hep duyargaları çok gelişkin başka bir canlı türü gibi gelmiştir.
Dünyaya  bambaşka bir gözle bakar.

“Nikita”, “Leon”, “Beşinci Element” gibi filmlerin de yönetmeni olan Paris doğumlu yönetmen bu kez kaleme sarılmış, Paris’te namludan çıkan nefret kurşunlarının ardından “diğerinin gözünden” bakarak sarsıcı bir mektup yazmış.

Le Monde gazetesinde bugün yayınlanan mektubunda Besson Fransa’da yaşayan ötekileştirilmiş, yalnız, öfkeli, çıkış bulamayan Müslüman ve yoksul gençlere seslenmiş.

Besson’un kalbinin aklından geçen sese aracılık eden satırları, Paris’te yaşanan tüm insanlığın utandığı katliamın ardından farklı bir yöne bakıyor.

Luc Besson kalbinin kamerasını bu kez Fransa’da sahipsiz bir çaresizlik içinde savrulan Müslüman gençlerin yanına yerleştiriyor.

“Ötekilerin”
 vizöründen bakarak sesleniyor.

Fransa’da yaşayan işsiz Müslüman gençlerin acısıyla konuşmayı başaran Besson, ‘Kardeşim‘ diye seslendiği gençleri teröre yaklaştıran nedenlere değinirken, “Gücü eline al ve kimsenin üstünden güçlenmesine izin verme. Sen onlardan değilsin ve biz bunu biliyoruz” diyor.

Sanatçı duyarlılığıyla Fransız siyasetçilere açık ara fark atan Besson, Fransız toplumuna ayna tuttuğu, “Kral Çıplak” dediği mektupla görülmek istenmeyen gerçekleri  de herkesin suratına vuruyor.

Özeleştiri oklarını Fransa’daki egemenlere, büyük patronlara ve tüm liderlere yönelten Besson, daha adil bir dünya çağrısı yaparak, aksi takdirde toplumun hatta gezegenin duvara toslayacağını söylüyor.


“Ötekileştirme Siyaseti” ile pekişen, tel tel ayrışan günümüz Türkiye’sinde hepimizin kıssadan hisse çıkararak kulak vermesi, tüm ünlü Siyasi Büyüklerimizin de okuması gereken Luc Besson’un mektubunda  şu satırlar yer alıyor:

Kim bu şartlarda yaşar?

Kardeşim, bilsen bugün senin için ne kadar acı çektim, senin ve güzel ama lekelenmiş, aşağılanmış, alay edilmiş dinin için. Unutulmuş gücün, enerjin, neşen, kalbin, kardeşliğin için. Bu adaletsizlik ve bunu birlikte düzelteceğiz. Seni sevecek ve yardım edecek milyonlarız.
Baştan başlayalım.

Sana sunduğumuz toplum hangisi?

Para, kâr, ayrım ve ırkçılık üzerine kurulu.

Bazı banliyölerde, 25 yaş altındakilerin işsizlik oranı yüzde 50’ye erişiyor.

Rengine ve ismine göre seni uzaklaştırıyoruz.

Seni günde 10 kere kontrol ediyoruz, apartman bloklarına yığıyoruz ve kimse seni temsil etmiyor.

Kim böyle şartlarda yaşar ve gelişebilir?

Neden daha adil bir dünya bırakmıyoruz?

Egemenlere, büyük patronlara, tüm liderlere sesleniyorum. Aşağılanmış, sadece toplumun bir 
parçası olmayı isteyen bu gençliğe yardım edin.

Ekonomi insanların yararınadır, zararına değil. En doğrusunu yapmak kârların en güzelidir.

Sevgili egemenler, çocuklarınız var mı? Onları seviyor musunuz? Onlara ne bırakmayı istersiniz? Mangır mı? Neden daha adil bir dünya değil? Çocuklarınızı en çok gururlandıracak şey budur.

Başkalarının mutsuzlukları üzerinde onların mutluluklarını kuramayız. Bu ne Hristiyan, ne Musevi ne de Müslüman için geçerli. Sadece egoistçe ve bu durum toplumumuzun ve gezegenin duvara toslamasına neden olacak. İşte ölülerimizi onurlandırmak için bugün yapacağımız görev bu.

Terörizm asla kazanmayacak

Ve sana kardeşim, senin de görevin var. Bu toplumu değiştirmemiz için sen ne öneriyorsun? Çabala, çalış, kalaşnikof yerine kalem tut. Demokrasi sana kendini savunman için soylu araçları zaten verdi. Kaderini eline al, gücü ele geçir.

Bir kalaşnikof satın almak 250 avroya patlar ancak bir kalem taş çatlasın 3 avrodur ve senin cevabın bin kez daha etkili olabilir. Gücü ele geçir ve kuralına göre oyna.

Gücü demokratik olarak eline al, tüm kardeşlerine yardım et.

Terörizm asla kazanmayacak. Tarih bunu kanıtlamak için var. Ve kurbanların güzel görüntülerinin iki anlamı var. Bugün daha yeni doğmuş binlerce Cabu ve Wolinski var.

Bugün seninle ağlıyorum

Gücü eline al ve kimsenin üstünden güçlenmesine izin verme. Eğer bu trajedinin muhtemel zanlıları gerçekten onlarsa, bil ki sen bugünün o iki elikanlı kardeşi değilsin ve biz bunu biliyoruz.

Onlar en fazla toplum tarafından terk edilmiş ve onları sonsuza kadar satan bir vaiz tarafından istismar edilmiş iki düşük zekalı olabilir… Radikal vaizler bu işi yapıyor ve senin mutsuzluğunla en ufak iyi bir maksat olmadan oynuyorlar. Dinini kendi menfaatleri için kullanıyorlar. Bu onların işi, onların küçük hesabı.

Yarın, kardeşim, daha güçlü, daha bağlı, daha dayanışma içinde olacağız. Sana söz veriyorum. Ama bugün kardeşim, seninle ağlıyorum.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Halit Tunç
 27 Ocak 2015 Salı 21:11
Hanzade farkıyla...şiir tadında defalarca okumak mümkün
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz