Başbuğ oradaydı… Ben de oradaydım…
Gizliden gizliye kimseye çaktırmadan kurultayın şifrelerini çözmeye çalıştım. Bazı ipuçları ‘Aman Allahım, neler oluyor böyle’ dedirtirken bazıları da malumun ilanı durumundaydı.
Gerçekten de güzel bir kurultay oldu. Böylesine seviyeli, nazik ve de ahlaki bir siyasi yarış tarihimizde az görülmüştür diyebilirim. Salonda heyecan had safhadaydı, nitelik ve nicelik çok üst seviyede idi; hoşgörü ise tavan yapmıştı…
Kurultay Divan Başkanlığı’na Y. Tuğrul Türkeş Beyefendinin riyaset etmeleri bence birden çok manaya geldi. Yaptığı anlamlı konuşma ve MHP’den bahsederken “Babamın Partisi” ifadesini kullanması zihnimde birçok tedaiyi beraberinde getirdi. Keza D. Müsavat Dervişoğlu’nun Tuğrul Beyimize nazire yaparak “Babamızın Partisi-Kürsüsü” ifadesi ile karşılık vermesi bir bakıma yüksek rakımlı bir espriye sahip “gizli cevaptı” bence… Şifre bir.
Geçelim. Çünkü daha birçok önemli mesele var. Mesela 1997 Kongresi geldi hatırıma… Bir yanda Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi ile birlikte O’nu destekleyen Koray Aydın Bey ve Müsavat Dervişoğlu Beyler, diğer yanda Tuğrul Türkeş Bey ve çalışma arkadaşları… Şimdi sene 2012. Ne kadar çok şey değişmiş değil mi? Bir bakıma filmin negatifi gibi. Demek ki siyasette sürgit dostluk ve sürgit muhalefet diye bir şey yok. Bu iki…
Üçüncü tespitim ise İzmir Şehri hususundadır. Şöyle ki bu şehrin hevasından mıdır yoksa suyundan mıdır bilemiyorum ama MHP tarihinde İzmir hep belirleyici olmuştur… Bence 10. Büyük Kurultayımıza damgasını vuran şehir yine İzmir’dir. Çünkü üç adayın etrafı da İzmirlilerden müteşekkildi. Zaten Genel Başkanımızı desteklediğini açıklayan İl Yönetim Kurulumuzun yeri belliydi. Koray Aydın Beyefendi salona benim saydığım tam yedi İzmirli ile birlikte girdi. D. Müsavat Dervişoğlu Başkanımı ise söylemeye gerek dahi yok… Yani İzmir bu kurultayda da önemini gösterdi.
Kurultayın önemli şifrelerinden biri de hiç şüphesiz “Bağbuğ”un hala yaşıyor olması ve salonun tartışmasız tek kabulü olmasıydı. Her aday konuşmasında Bismillah’tan sonra O’nun adını ikrar etti, O’nu anlattı defalarca… Başbuğ Türkeş banisi olduğu hareketi hiç yalnız bırakmadı, dersem yanlış bir ifade kullanmış olmam. Buda dört.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin konuşmasına gelince. Burada durmak ve büyükçe bir tırnak açmak istiyorum. Zira gerek muhtevası gerekse de sunumu dolayısıyla çok güzel bir konuşmaydı… İhtiyarların(!) Diyarbakır’daki genç mümessili Cemal Türkmen’in yaptıkları muhteşem ve yerinde tespitleriyle “bu konuşmayla salon hipnotize oldu”. Çünkü lider, tam kendine yakışan bir kalitede konuşma yaptı. Ev sahibi ve yarışın galibi olarak en baştan salonu “hoşlayıp-safaladı”. Lider olarak Türk Milliyetçiliği Hareketi’nin tüm heyecan kodlarını, medeniyet birikimlerimizin bütün kilometre taşlarını; kültürel kodlarını, dünü, bugünü, yarını, umutlarımızı, beklentilerimizi, aşkımızı ve şehitlerimizi daha ne bileyim, nasıl anlatayım; bizi biz yapan her şeyi konuşmasına taşıdı… Bu konuşma sayesinde Türk Milliyetçiliği müşahhas olup salonda abideleşti diyebilirim.
Sayın Genel Başkanımız yine bu tarihi nutku ile Balkanlardan Japon denizine kadar nerede bir Türk, nerede bir Türk Köyü ve Türk Evi varsa hepsini kucakladı, partililere öze dönüş işaretini verdi. Turan Meşalesi yeniden alevlendi… Hele Fetret Devri ile İstanbul’un Fethi arasındaki yıllara matuf yaptığı matematiksel(!) hesabı da unutmamak lazım. Bu hesap dahi Türk Milliyetçilerinin umutsuzluğunu kırıp, hız verecektir. Buda beş.
Altıncı babda ise Kurultayımıza Türk Dünyasından beklenen ilginin gösterildiğini, salonun içerisinin iki katı kadar kalabalığın dışarıda olduğunu; çok sayıda basın kuruluşumuzun kurultayımızı takip ettiğini; Koray Aydın Beyefendiyi destekleyen taraftarlarının ustaca planlanmış bir taktikle son düzlükte tribün üstünlüğünü ele geçirdiğini, dağıtılan kumanyaların herkese yettiğini, Fakat içeride sigara içildiğini, yerlerin çöplüğe döndüğünü söyleyebilirim.
Yedinci tespitim ise Trabzon Milletvekilimiz Sayın Koray Aydın Beyefendi ile alakalıdır. Konuşmaya çıkarken ve söylevi sırasında ortaya koyduğu haleti ruhiye taraftarlarını son derece şaşırttı. Gergindi Sayın Aydın. “Bazı beklentilerinin gerçekleşmemesinden dolayı” olsa gerek, diye kehanette bulunduğum durumu sebebiyle konuşması etkisizdi. Sadece tesiri bakımından değil süresi ve muhtevası bakımından da taraftarlarının beklentisini karşılayamadı.
Müsavat Dervişoğlu Başkanımız ile ilgili tespitlerim ve çözümlediğim şifrelere gelince… Ki bu sekizinci maddedir ve bu maddenin kapsamı ve içeriği daha sonra açıklanacaktır.
Gelelim dokuzuncu ve en önemli noktaya… Saha içi, yedek kulübesi ve tribünler 2015 Büyük Kurultayı’nın nelere gebe olduğunu şimdiden göstermiştir. Hiç şüphesiz Tuğrul Bey Babası’nın Partisi’ne sahip çıkacaktır, “Babamızın Partisi” diyen Müsavat Dervişoğlu da varisler arasındadır… Sayın Koray Aydın Bey hedefine ulaşmak için çalışmalarına ara vermeyecektir. Şefkat Başkan duruma kesinlikle müdahil olacaktır. Bugünün genç milletvekilleri ve tecrübeli milletvekilleri dahi 11. Büyük Kurultayda hayallerine kavuşmak için mücadele verecektir…
Yani Türkiye’nin hiç aydınlanmayan puslu havasını açıklığa kavuşturacak yegâne yapı Ülkücü Harekettir. MHP yakın zamanda Türk Milletinin tek umudu olduğunu dost ve düşman bütün herkese gösterecektir. MHP, tüm yazar-çizer takımın itiraf ettiği gibi bu Kurultaydan güçlenerek ve üzerine atılan iftiralardan arınarak çıkmıştır. Artık Öncelik Belediye seçimleridir. Ondan sonrasına bakmak lazım gelecektir zira deyim yerindeyse “kurdun puslu havayı sevdiğini” tüm fertler en iyi şekilde bilir. Belediye seçimlerinden sonra Başbakanın ve Cumhurbaşkanının bu hareketten çıkması aslında çok kolaydır. Ve bu hayal gerçek olacaktır. Bazı dağları/locaları/lobileri şimdiden korku sarmasının altında yatan yegâne neden de budur…
Sayfa başına git