MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sizin “yüz”ünüz kim?
Oya DEMİR
YAZARLAR
3 Ekim 2012 Çarşamba

Sizin “yüz”ünüz kim?

Uzun yıllardır özel ya da kamu sektöründen orta ölçekli ya da büyük işletmeler ile görüşüyoruz, organizasyonlara, toplantılara katılıyoruz. Aslında iş dışında da hayatımızın hemen hemen her alanında alışverişten, tatile kadar her yerde iç içeyiz. Farklı işletme profilleri, farklı sistemler, farklı insanlar ile bir araya geliyoruz. Zaman zaman kurumsal sorunlarla, zaman zaman çözümlerle karşılaşıyoruz. Bir işletmenin büyüklüğü ne olursa olsun, hangi teknolojiyi kullanırsa kullansın ya da hangi sektörde faaliyet gösterirse göstersin, “vaz geçilmez” en önemli unsuru “insan”. Çünkü işletme sahibinden çalışanına kadar herkes “insan”.

Bir kurumun en “vaz geçilmez” unsuru “insan” olunca bir anda her şey karışabiliyor ve değişebiliyor. Çünkü açık sistem anlayışına göre, işletme girdileri arasında yer alan madde ve malzeme, makine, teçhizat, enerji, teknoloji vb. faktörler ancak insan kaynaklarının becerisine dayanarak önem kazanıyor ve insan; işlerin akışında önemli bir biçimlendirici olarak rol oynuyor. Bugün hangi sistemden olursa olsun baktığımızda marka olan ya da olmayan, hedefleri olan, kurumsallaşmak isteyen ya da kurumsal olan, tek kişilik bile olsa her türlü işletmenin başarısı bir ölçüde teknolojiye, yeniliğe bağlı ancak bundan daha büyük ölçüde insan kaynaklarına yapacağı yatırım ile paralel. Bütün bunları gerçekleştiremeyen, daha da önemlisi senkronize edemeyen, bir kurum bütünlüğü yaratamayan işletmelerin uzun vadede hedeflerini gerçekleştirerek başarılı olabileceklerini söylemek oldukça zor.

Yıllardır yaptığımız bütün çalışmalarda gördüğüm; bir işletmede var olan bir aksaklığı ortadan kaldıran da daha fazla ortaya çıkaran da “insan”. Özelliklede gelişen teknoloji ve yarattığı iletişimin çok etkilediği rekabet ortamında psiko – sosyal bir varlık olan insan doğal olarak üretimden daha farklı bir yere ve öneme sahip. Durum böyle olunca insan kaynağının yönetimi de ayrı bir önem kazanmakta. Bugün geldiğimiz noktada; işletmenin hedeflerine ulaşabilmesi için yeterli elemanın (vasıflı, kaliteli) işe alınması, eğitilmesi, geliştirilmesi, motive edilmesi, değerlendirilmesi hepsinden önemlisi de örgütlenmesi kısacası “iyi bir takım oyuncusu olmasının sağlanarak” en yüksek faydanın ortaya çıkarılması gerekiyor.

Yönetim açısından durum böyle iken; çalışan açısından baktığımızda ise; sürekli araştıran, soran, sorgulayan, gelişime açık, değerleri olan ve genel kurallar ile uyum içerisinde “iyi bir takım oyuncusu olmak için çaba harcayan” bana göre “yaratıcı” en önemlisi işine artı değerler katarak en yüksek faydayı sağlayan başarılı oluyor.

Her iki taraf açısından da zor, hem üreteceksiniz, hem bir işletmeyi yöneteceksiniz, hem para kazanacaksınız, hem çalışan olacaksınız… Her ne olursa olsun işletme sahibi de olsanız bir çalışansınız çünkü. Nereden baksanız ince bir ip üzerinde yürümek gibi. Bir zamanlar bir yerde okumuştum 11 çok iyi futbolcuyu bir araya getirebilirsiniz ama bir takım oluşturamazsınız ve bir takım oluşturamadığınızda ise “lider” olamazsınız.

Bu açıdan baktığımda; bazen çok harika bazen de oldukça üzücü durumlar ile karşı karşıya kaldığımızı görebiliyorum. Bazen bir kurumsal şirkette bile teknik aksaklıklar ile karşılaşıyorsunuz ve güler yüzlü, iş bilen bir personel sizin için hayatı kolaylaştırıyor. Aynı durumda başka bir şirkette ise adam sendeci bir davranış ile karşılaşabiliyorsunuz. Ya da personel çok çözümcü, işletme sahibi ise problem yaratan olabiliyor. Kısa vadede ters bir durum karşısında işletme kaybediyor gibi olsa da uzun vadede kaybeden her iki taraf da olabiliyor.

Bir hikâye vardır belki bilirsiniz; Martin Luther King anlatmış derler: “Bir markette alışveriş yapan insanların aldıklarını poşetlerine yerleştirmesine yardımcı olan Down Sendromu olan Johny isimli bir kişi, katıldığı bir konferans sonrasında eve gittiğinde babasından kendisine bilgisayar kullanmayı öğretmesini istiyor. Bilgisayarda, babasıyla birlikte üç sütunlu bir tablo yapıyor. O günden sonra her aksam eve gittiğinde bir "günün sözü" buluyor, bulamadığı zaman da bir tane "uyduruyor!". Sonra bu sözü bilgisayarda yazıyor, bir kaç tane çıktı alıyor, onları kesiyor ve her birinin arkasına ismini yazıyor. Ertesi gün müşterilerin torbalarını "zevkle" doldururken, her birinin torbasına günün sözünden bir tane koyuyor ve böylece yaptığı işe içten, eğlenceli ve yaratıcı bir biçimde imzasını atıyor. Bu olaydan bir ay sonra marketin müdürü beni aradı. "Bugün olanlara inanamayacaksın" dedi. Sabah markete gittiğimde Johny’nin kasasının önündeki kuyruk diğerlerinin üç katıydı! Bağıra çağıra etrafa emirler yağdırmaya başladım: 'Daha fazla kasa açın, insanları buradan daha çabuk çıkarın!' Ama müşteriler 'Hayır. Biz Johny'nin kasasında beklemek istiyoruz. Günün sözlerinden almak istiyoruz!' dediler. Müdürün söylediğine göre bir kadın müşteri onun yanına kadar gelmiş ve "Eskiden markete haftada bir gelirdim, ama simdi buradan her geçişimde uğruyorum, çünkü günün sözlerinden almak istiyorum" demişti. Son olarak müdür bana "Marketteki en önemli kişi kim biliyor musun?" Diye sordu. Elbette Johny'di. Aradan üç ay geçti ve marketin müdürü beni yeniden aradı.

"Johny marketimizde büyük bir değişim yarattı" dedi. "Simdi çiçek bölümündeki bütün sapı kırık çiçekleri ve kullanılmayan yaka çiçeği buketlerini yaşlı kadınların ya da küçük kızların yakalarına iliştiriyorlar. Et paketleme bölümündeki bir elemanımız Snoopy seviyormuş ve 50.000 tane Snoopy çıkartması getirmiş. Her et paketinin üzerine bir çıkartma yapıştırıyor. Hem biz, hem de müşterilerimiz çok eğleniyoruz "Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo'nun resim yaptığı, Bethooven 'in beste yaptığı veya Shakspeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes, durup "Burada isini çok iyi yapan büyük bir çöpçü yasıyormuş " desin.

Sanırım işin özü bu: İster işletme sahibi, ister çalışan olun tek bir gerçek var: İşletme olarak neye sahip olursanız olun 'insan' sizin 'yüz'ünüz. Telefondaki sesten, çay getirene, sözleşmeleri imzalayandan, satın almaya kurumsal iletişimden, pazarlamaya kadar hatta sosyal medya uygulamalarınızı yöneten, yürüten kişiye ve en önemlisi işletme sahibine kadar herkes 'insan'. Ve yapılan herşey ise şu ya da bu şekilde mutlaka geri dönecek.

Evet, bir işletmede hangi pozisyonda olursanız olun tek bir gerçek var. Bir hayat boyu yaptığı her işe imzasını atan insanlar başarıyı yakalayabiliyor. Yaptıkları işi özenle yapan, düşünen, sorgulayan, gördüklerinden sonuçlar çıkaran ve yaşadığı ne olursa olsun kendinden bir şeyler katan, odaklanan, takım oyuncusu insanlar kariyerlerinde başarıyı yakalıyor ve işletmelerini başarıya götürüyor.
Evet!
Ben, gülümsüyorum ve düşünüyorum....Sizin “Yüz”ünüz kim?
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Çakır Dilek Yunar
 26 Haziran 2014 Perşembe 15:10
Kalemi de güçlü Değerli Oya Demir yazınızın toplumsal farkındalığa katkı koyduğunu düşünüyorum. Hepimize bir soru armağan etmek istiyorum: ' Bulunduğum ortamlarda, ben ne kadar Johny etkisi yaratıyorum ? Bunun için neler yapabilirim? ' İçimizdeki Johny taraflarımızın uyanıp, güçlenmesi ve hayata süreklilikle yansıması dileklerimle...
 maksude kılınç
 12 Ekim 2012 Cuma 15:55
Oyacığım, yazını çok beğendim, eline sağlık. Tam da günümüzün en önemli yaralarından birine değinmişsin; "yüz"süzlükten!
 Şenay Özdağlar
 12 Ekim 2012 Cuma 12:58
Aramızda ; karşısındakilere sahtelikten uzak menfaatsiz ,sevgi ve ilgi sunan nice Johny'lerin olmasına ve farkedilmesine ihtiyacımz var.
 irfan
 6 Ekim 2012 Cumartesi 22:40
yazarın gelişime ve gelişim süreci içinde toplumun 'gönlüne' hitab edilmesi gerektiğini destekleyen güzel insancıl bir yazı.tebrikler.
 Umur Özlüer
 4 Ekim 2012 Perşembe 06:41
Elinize, yüreğinize sağlık. Bu "yüz"dendir ki okullara, öncelikle "insanlık" dersi konsun diyoruz. www.marmariskulturmerkezi.com
 aylin özmen
 3 Ekim 2012 Çarşamba 16:02
gerçekten çok güzel ifade etmişsiniz. Maalesef çoğu zaman gözardı ettiğimiz ,insan faktörünün önemini bize çok hoş ve zarif bir şekilde hatırlattınız.Teşekkürler..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz