MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
‘Yetmez ama evet’ kadınlar…
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
8 Nisan 2015 Çarşamba

‘Yetmez ama evet’ kadınlar…

Her seçim öncesi adayların belirlenmesi aşamasında yaşanılan gürültü patırtı nihayetlendi; nihayetinde sıra, partilerin seçim kampanyalarına, başka bir gürültü patırtıya geldi. 7 Haziran sonuçlarıyla çıkabilecek yeni hezeyanlara kadar, iki ay boyunca seçimle yatıp seçimle kalkacağız, liderlerin hiç de ‘aşık atışması’na benzemeyen lagalugalarını dinleyip aldığımız ateşe göre sandıklara koşacağız.
Keşke çok renkli kampanyalarla havaya girsek, keşke tüm renklerin kendini ifade edebileceği bir parlamento sonucu ile bu seçim sayfasını tertemiz kapatsak, keşke kedilerin cirit attığı trafolardan uzak kalabilsek, keşke sonuçlarıyla içimizi yaran, ruhumuzu yoran şu kutuplaşmanın normalleştiğini görebilsek…
 
‘Ah ne çok keşkesi var bu ülkenin’ demek yerine, ‘anı yaşama’ya dönüp listelerin bir ucundan tutalım iyisi.
Ve pozitif ayrımcılık yaparak, kadınların listelerde ne ölçüde yer bulabildiğine bakalım ‘pembe’ gözlüklerimizle…
Sürecin emekçisi ama emeği görünmez olan, seçimler sonrasında hatırlanmayan kadınlarla dayanışmak ve onları güçlendirmek, her seçim öncesi kadınların Meclis’te daha fazla temsil edilebilmesi için ciddi çaba sarf eden Kadın Adayları Destekleme Derneği KA-DER, bu seçimler öncesi de ‘Biz ne istiyoruz siz ne anlıyoruz’ kampanyası başlatmıştı belki biliyorsunuz.
Bir grubun gerçek temsili için yüzde 30 temsil şansı olması gerektiğini söyleyen KA-DER Ankara Şube Başkanı Hatice Kapusuz’un, “Meclisin değişmesi, politikaların değişmesi için kadınların partilerin her tür mekanizmasında olması gerekiyor” sözlerine katılmamak mümkün değil.
 'Meclisteki kadın varlığının dönüştürücü güce sahip olabilmesi için kritik eşiği geçmemiz gerekiyor' diyen Kapusuz’un “Partiler yüzde 30 ya da 50 kotası üzerinden hareket eder, kadınları aday gösterir ama seçilebilir yerlerden kadın aday göstermeye geldiğinde iş değişir. ‘Gösterdin mi?’ gösterdin, ama ‘Seçilebilecek insanlar mı?’ değiller” çıkışı da hepimizin malumu, aşinalık kazandığımız bir durum.
Bu çalışmayla biraz da partilerin seçimlerdeki toplumsal cinsiyet eşitliğinin karnesini çıkarmış olacaklarını dile getiren Hatice Kapusuz’un aday belirleme süreciyle ilgili partilere verdiği karne de şöyleydi:
“Aday belirleme sürecinde CHP’nin ön seçim uyguladığını biliyoruz. CHP’nin görece bir demokratikleşme çabası var, ancak bu süreçte tüzüklerinde ön gördüğü ‘cinsiyet eşitliği kotası’nı garanti altına alan bir uygulama olmadığını görüyoruz.
AKP çeşitli temayül yoklamaları yapıyor. Parti içinde yakın zamanda STK’lerle görüşmeler yapıldı. AKP sözel olarak kotaya karşı olduğunu dillendiriyor, ama her üç adaydan birinin kadın olarak belirleneceğini söylüyor. Bu, pratikte kota sonucu doğurabilecek bir uygulama.
MHP genel olarak merkezi şekilde belirliyor. Kadın adaylarla ilgili kısmen yoklamalar da yapıyorlar. MHP’nin kota açısından ne tüzüğünde ne de pratiğinde bir şey var. MHP’de hem yerelde hem genelde kadınların temsil oranı çok düşük.
HDP’de ise Kadın Meclisinin son sözü söylediği bir süreç söz konusu. Bu açıdan HDP’yi daha iyi bir sistem kullanması bakımından diğer partilerden ayırabiliriz. HDP’nin eşit temsiliyet sağlamak bakımından, hem aday hem de seçilecek kadınları belirlemede yüzde 50-yüzde 50 uygulamaya çalıştığını gözlemledik.”
Ve dün aday listeleri açıklandı. Sonuç?
AKP 99, CHP 103, MHP 40, HDP 268 kadın adaya yer verdi.
Bu da seçilebilecek sıraları hesap ederek, 2011’e göre kadın milletvekili sayısını CHP’nin 3, HDP’nin 8, AKP’nin 5 artırma olasılığı bulunduğunu, MHP’nin ise tıpkı 2011 seçimlerindeki gibi bu seçimde de yine 3 kadını Meclis’e taşıyacağını gösteriyor. (Oy oranını artırması halinde MHP’nin İstanbul ve İzmir’den birer kadını daha seçtirebilmesi de ihtimal dahilinde)
2011 seçimlerinde AKP’den 46, CHP’den 19, MHP’den 3 ve sonradan HDP’ye katılan Emek, Demokrasi, Özgürlük Bloğu’ndan 11 olmak üzere, 79 kadın milletvekili Meclis’e girdiğine göre…
Yeni listeler, 7 Haziran seçimlerinden sonra kadın parlamenter oranının Cumhuriyet tarihinde ilk kez yüzde 15’i geçeceğini de muştuluyor bize. Klasik/klişe sloganla, ‘yetmez ama evet’ hallerini…
 
Bir süre önce kişisel bloğunda “Toplumun yarısını oluşturan kadınların, Meclis'te her yedi erkeğe karşılık bir kişiyle temsil ediliyor oluşu düpedüz vahim, tehlikeli, sakil. Acaba Meclis'in, parti yönetimlerinin, teşkilatlarının yarısı kadın olsaydı, şimdiki gibi, her gün bir başka yerde bir başka kadın cesedi bulunur muydu?” diye soran Ümit Kıvanç gibi, ben de insanlığın yarısı olan kadınların şöyle bir silkinseler, çok şeyi değiştirebileceklerine inanıyorum. Faşist, vicdansız, münasebetsiz, entrikacı olan kadınlara, Thatcher ya da Çiller gibi ‘kötü erkek taklitleri’ne bakarak söylemiyorum bunu. Elbet, cesur, demokrat, adaletli, basiretli, dirayetli, vicdanlı kadınlardan bahsediyorum. Cumhuriyete ‘reklam arası’ diyen, TBMM’deki varlığının cumhuriyet sayesinde olduğu gerçeğini inkar edip belediyelere Osmanlı lalesi satıp servetine servet eklemek ve yeniden seçilebilmek uğruna kendi ruhuna da ihanet eden bir kadından değil!
 
7 Haziran’da 4 partinin de Meclis’te öngörülen rakamlarla yer bulabilmesi durumunda, sayıları 100’ü bulmayacak bir kadın temsiliyeti, toplam vekil sayısının beşte birini bile bulmayacak bir tablo ortaya çıkacak.
Temsile ilişkin eşitlik ve adalet için daha çook ekmek yememiz gerekeceğini gösteren bu tabloda, meclisteki ‘nazar boncukları’na çok daha fazla iş düşecek yine.
Bulundukları sıraların hakkını verirlerse, ‘kadın’ farklılığı ve duyarlılığından vazgeçmezlerse, yeni oluşacak meclis de ‘daha adil, daha farklı, daha duyarlı’ bir yer olmaya evrilecektir ki… ‘Devrim’ olmasa da ‘evrim’ bile daralmış ruhlarımıza nefes aldırmaz mı bu katur kutur erkek siyaset arenasında?
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Nazik Işık
 15 Nisan 2015 Çarşamba 20:21
Daha eşit bir temsil için, 1. siyasi partiler ve seçim kanunlarını değiştirerek, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi çerçevesinde bir geçici özel önlem olarak kota+fermuar uygulamasını yasal zorunluluk haline getirmek gerek. 2. Dediğiniz gibi güçlü kadınları aday göstermek ve seçtirmek gerek. (işçi haklarını sendikacılara verdiğimiz gibi kadın hakları ve eşitlik meselesini de bu alanda çalışan güçlü kadınlara vermek lazım!)
 muhalif
 9 Nisan 2015 Perşembe 12:12
268 gibi yarı adayını kadın gösteren HDP. sempati toplamıştır. mecliste ne kadar çok kadın olursa meclis daha saygın ve medeni olur. ama "yetmez ama evet" sözü bunun için kullanılmamalıydı. bu söz türkiyenin bugünkü hale gelme nedenidir.
 Kerem Sucu
 9 Nisan 2015 Perşembe 11:06
Kota,kontenjan bir yerde kadınlar için lutuf değil mi? Bunların yerine bilgiyle donanmış,mücadele gücüne sahip bir insan olarak kadınlarımız kendileri için toplumda istedikleri yer,mevki ve makamlara ulaşabilmeli. Yazınızı bu açıdan eleştiriyorum.
 Nurhayat
 9 Nisan 2015 Perşembe 09:09
Yüreğinize sağlık gönül ablacığım madem ki toplumun yarısıyız temsilde de eşit olmalı kota değil fermuar sistemi ile liste belirlenmeli . kota denilen şeyin erkeklere uygulanacağı günleri görmek umuduyla
 Ezgi
 8 Nisan 2015 Çarşamba 21:03
Sayın yazar, kadın haklarını ve kadınların siyasette olmasını en çok ak parti desteklemektedir. Bu yüzden Oylarımız Ak partiye gidecek.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz