MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Cumhuriyet hiç de kolay kazanılmadı!
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
23 Ekim 2022 Pazar

Cumhuriyet hiç de kolay kazanılmadı!

Tam 7 gün sonra…

Cumhuriyet’in kuruluşunun 99’uncu yılına…

Adım atıyoruz…

Gelecek yıl…

Kısmetse bugünlerde…

Türkiye Cumhuriyeti’nin…

100’üncü yaşına “Dalya” deyişini…

Milletçe kutlayacağız…

İzmir’in “kurtuluşu” ile başlayan…

Emsalsiz “kuruluş” destanının onurunu…

İliklerimize kadar hissedeceğiz…

Tanrı, hepimize yaşatsın bu büyük onuru…

*** 

Atatürk’ün büyük eseri “Nutuk”u defalarca okuyanlar…

İyi bilirler…

Cumhuriyet kolay kurulmadı…

29 Ekim 1923 tarihi yaklaşırken…

Doğum sancıları başladı…

Ulu Önder…

Hepsinin üstesinden geldi…

*** 

Uzun bir zaman dilimi geriye gidelim…

O dönemin…

Türkiye’ye kazandırdığı büyük edebiyat ustası…

Necati Cumalı’nın…

Ailesiyle birlikte…

Mübadele ile doğduğu topraklardan…

(Makedon kasabası Florina…)

İzmir’in Urla’sına yerleşiyorlar…

Cumalı…

Cumhuriyet ilan edildiğinde iki yaşında…

Unutulmaz öykülere, romanlara imza attı…

“Susuz Yaz” romanı…

Metin Erksan’ın yönettiği filmle…

Türkiye’ye ilk uluslararası ödülü taşıdı…

*** 

Cumhuriyet ilan edilirken…

Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yaşadıklarını…

10 Kasım 1979’da yazdı…

“Nutuk”un yaşattığı heyecanla…

O sırada Cumhuriyet 56 yaşındaydı…

Necati Cumalı da…

60 yaşına yaklaşıyordu…

*** 

Cumhuriyet ilan edildiğinde…

Sadece iki yaşında olan Necati Cumalı…

Cumhuriyet ilan edilirken yaşanan büyük sıkıntıları…

50’li yaşların ilk basamaklarında…

Bakın nasıl kaleme dökmüş:

*** 

“Ulusal Savaş’a birlikte başlayan yolculardan kimileri, ulusal hayatın bugünkü Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet yasalarına kadar uzayan gelişmelerinde, kendi düşünme ve ruh yeteneklerinin kavrama sınırı bittikçe, bana direnmeye ve karşı çıkmaya başlamışlardır. (Atatürk / Nutuk – TDK Yayınları Cilt 1, Sayfa 2)

*** 

Atatürk…

Nutuk’u gelecek kuşakların uyanıklık sağlamalarına…

Yardımcı olmak için yazdığını söyler…

Sait Molla olayına değinirken olduğu gibi…

Nutuk’un sonunda Türk gençliğine seslenmeden önce…

Bir kez daha belirtir bu amacını…

*** 

Nutuk’un gelecek kuşaklara ders olabilecek…

En önemli bölümü ise…

Vatan’ın düşmanlardan ayıklanmasından sonra başlar…

Nutuk’un…

Bilinçli bir okuyucuya en acı gelen yanı…

Kurtuluş Savaşı boyunca süregelen kargaşanın…

Ateşkes anlaşmasından sonra daha da alevlenmesidir…

Gerici güçler…

Savaştan sonra duyulan yengi sevincini çabucak karartırlar…

Savaşın kazanılmasında payı ne olduğu bilinmeyen…

Bazı basın organları…

Atatürk’e karşı saldırıya geçerler…

Hem de bu kez Atatürk’ün en yakın savaş arkadaşlarını…

Kendilerinden yana çekerek…

*** 

Rauf Orbay…

Hilafet ile saltanatın ayrılmasını bahane ederek…

Atatürk’e karşı çıkar…

Ağzından bir türlü Cumhuriyet sözü çıkmaz…

General Refet Bele ise…

Sivas Kongresi’nden beri olduğu gibi Rauf Orbay’ın yanındadır…

Kurtuluş Savaşı boyunca…

İkide bir Atatürk’e…

“Ne oluyor? Bolşevik mi oluyoruz?” diye…

Telgraflar çeken Kazım Karabekir…

Saltanat’a son verilince…

Bu kuşkularının haklı olduğu kanısındadır…

En eski arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’un…

Küskün bir tavır takınarak…

Kendisine karşı olanlarla birleşmesinin Atatürk’ü ne kadar üzdüğü…

Nutuk’a…

İnce bir duyarlılıkla yansır…

*** 

Dürüstlüklerinden, vatanseverliklerinden…

Her zaman saygınlıkta söz ettiği bu silah arkadaşlarını…

Atatürk’e karşı birleştiren duygular, düşünceler nelerdir?

Bu soru uzun uzun düşündürür okuyanları…

Kurtuluş Savaşı sonunda…

Bütün savaş boyunca bu savaşa karşı çıkmış…

Düşmanla işbirliği yapmış Sultan’a…

Devlet teslim edilebilir miydi?

Bundan daha saçma bir davranış düşünülebilir miydi?

Bu duygu kıskançlıktır…

*** 

Eski sınıf arkadaşları…

Kendilerinden yaşça küçük olan Mustafa Kemal’in…

Cumhurbaşkanı olarak…

Kendilerinden üstün bir onur almasını…

Bir türlü benliklerine yediremezler…

Nitekim yıllar sonra…

Orbay olsun, Cebesoy olsun…

Yayınladıkları anılarında…

Atatürk’ün üstünlüklerini kabul edeceklerdir…

***  

Ordu’yu da arkalarına almaya girişerek…

Genç Cumhuriyet’i yıkmak üzere komplo hazırlarlar…

Atatürk…

Daha başlangıcında bu komployu ortaya çıkararak etkisiz kılması…

Bir yıl sonra…

İzmir’de canına kıyma girişimine kadar varan…

Bir göz karartmasına kadar itecektir düşmanlarını…

*** 

Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana…

Atatürk’ün bıraktığı kalıta (mirasa) dudak bükenler…

Bu kalıtı küçümseyenler, kötüleyenler çok görüldü aramızda…

Yine de görülüyor…

Bu gibilerin kimlerin – torunları - olduklarını anlamak için…

Nutuk’un dikkatle okunması gerekir…

Cumhuriyet’e doğru girişilen savaşta…

Herkesin yerini doğru saptaması…

Kimlerin karşı, kimlerin Cumhuriyet’ten yana olduğunun anlaşılması…

O günlerin olayları ile temsilcilerinin iyi tanımasına bağlıdır…

Bazılarının sandığı gibi…

Hiç de kolay kazınılmamıştır Cumhuriyet’e doğru girişilen bu savaş…

Hilafetin kaldırılması…

Cumhuriyet’in kabulü gibi halkçı bir bağımsızlık savaşının…

En doğal sonuçlarını gerçekleştirebilmek bile…

Atatürk’ün bir kez daha canını ortaya sürmesi gerekmiştir…

Hem de… 

En yakın silah arkadaşlarına karşı…

Necati CUMALI
Cumhuriyet Gazetesi / 10 Kasım 1979

*** 

Bu satırların üstünden…

43 yıl geçti…

Söz konusu Cumhuriyet düşmanları olunca…

O günden bugünlere…

Sizce değişen bir şey var mı?

Nokta…

SonSöz: “Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir… Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir… Bunu elde etmek için kan döktük… Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık… İcabında müesseselerimizi müdafaa için lazım olan yapmaya hazırız… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri – Cilt 3 Sayfa 74 – 1923)
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz