Büyük Yolsuzluk operasyonu…
Yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, sahtekarlık v.s..
Bütün bunlar bilhassa azgelişmiş ve gelişmemiş ülkeleri kemiren korkunç virüsler.
Siyaseti, siyasetçiyi ve tabii ülkeleri de, milletleri de yıkan, fakirleştiren, aşağılaştıran eylemler.
Türkiye bunlardan çok çok çekti.
Bütçesinin bazen yarısına yakınını bu yolla yitirdi.
İnsanlarına nohut, pirinç dağıtıp aslın da daha da fakirleştirirken siyasetçi ve yakınları servet üstüne servet kattılar. Bunlara mücadele edenleri de bürokrat iseler görevden aldılar, siyaset adamı iseler “siyaseten kal” eski deyimin de olduğu gibi siyaset mezarlığına gömdüler.
Geçmişte 5K dan bahsedilirdi.
Kimisinin Karısı, kimisinin Kardeşi, kimisinin Kayınbiraderi, kimisinin Kocası, kimisinin Kızı gibi…
Son operasyonla bunlara Oğullar da eklendi.
Gelelim konumuza.
Başlığa dikkat edeniz.
‘AYIP KERE AYIP’ diyorum. Niçin? Yapılan açıklamaları dinledikçe ayıbın da bu kadarı olmaz diyorum.
İddia edildiği gibi bir “yolsuzluk” varsa bir büyük ayıp.
Uçan kuştan haberi olduğu iddia edilen bizzat kendisi tarafından çeşitli söylem ve davranışları ile vurgusu yapılan ve ifade edilen Başbakanın haberi olmaması bir başka ayıp.
Bakanların haberdar olmaması hele hele İçişleri Bakanın bir rivayet TV’lerden öğrenmesi ayıp kere ayıp.
En tepedeki müdürlerin, amirlerin bilmemesi kaçıncı ayıp bilmiyorum.
Operasyonları yapanların gerekçesi ne olursa olsun görevden alınması ve bunun bütün ülkeye yayılması numarasız ayıp.
“Yolsuzluk yoktu veya gereği yapılacak” yerine habire bir örgütten bahsedilmesi ve ama bunun ne olduğunun açıklanmaması, Donkişot gibi yel değirmenleri ile aslında uzun zamandır savaşılması da bir başka ayıp.
“Yolsuzluk yoktur veya gereği yapılacaktır” yerine operasyonu yapanları hedef alınması kaçıncı ayıp bilmiyorum.
İddia edilen yolsuzluk ve bunu yapanlarla ilgili bilgi verileceğine muhalefete çatılması ve adeta yolsuzluğu yapan muhalefetmiş gibi bir algı yaratılması ayıp kere ayıp.
Hele hele…
Ülkeyi vesayetten kurtardık deyip generalleri, yazarları, aydınları, pek çok kişiyi ve kısaca yurtseverleri içeri tıkarken şimdi “devlet için devlet” var denmesi ayıp kere ayıp.
Bir de bunlar iktidara geldiğinden bu yana dillerinden düşürmedikleri “darbe “ paranoyası var ya. Şöyle önledik, böyle önledik deyip te yapılan tutuklamalar, cezalandırılmalar. Bir an için, farzı mahal bu operasyonları yapanlar bu kadar gizli o kadar ki kendi amirlerinin bile bilmeyecekleri tarz da hatta, işittiklerimize göre İstanbul’dan Ankara’ya giderek operasyon yapabilecek kadar gizili yapabiliyorlarsa ya (öyle ya, Başbakanın, Bakanların, Müdürlerin ve hatta MİT’in haberi yok)bunlar “darbeye” girişselerdi iktidarın hali nice olurdu? Değil mi? Hani sizden habersiz kuş bile uçamıyordu?
Daha sayayım mı?
Ayıpların sonu gelmiyor.
Ülkemizin ne hale geldiği apaçık ortada…
Yalnız kabahat hep bu işleri yapanlarda mı?
Bir kaç gün önce beraber bir konferansa katıldığımız Sayın Sabih Kanadoğlu konuşmasının sonun da Ülkede meydana gelen tüm yolsuzluk ve çirkinlikleri saydıktan sonra “bütün bunlar bu ülkede oluyorsa hepimize yazıklar olsun” diyerek bitirdi.
Evet, ben de bütün bunlar ve daha burada yazmakla bitiremeyeceğim kadar çok sayıda dehşet verici olaylar oluyorsa sadece yapanlara değil HEPİMİZE YAZIKLAR OLSUN.
HATTA YAZIKLAR KERE YAZIKLAR OLSUN.
Sayfa başına git