Biz günlük işlerimizle meşgul olurken, tenimizin altında bulunan bir dizi sistem ve bunlara bağlı organların, dokuların, hücrelerin ışık hızıyla işbirliği içinde çalışarak gece gündüz, yirmi dört saat, üç yüz altmış beş gün, yıllarca, biz sağlıklı olup, sağlıklı yaşayıp, ölene kadar, muhteşem bir uyum ve ahenk içinde çalıştığının ne kadar farkındayız, ayrımındayız? Bu trilyonlarca hücre ve hücrelerden oluşan organlar, sistemler, birbirleriyle hiç kavga etmiyor, yarışmıyor, birbirinin kuyusunu kazmıyor. Bunları yapan hücrelere “kanser” diyoruz, yani hastalık… hasta olmayan bedenler saat gibi inanılmaz bir düzende ve uyumda, hücrelerin işbirliği içinde tıkır tıkır çalışıyor...
Fuar Atlas pavyonunda sergilenen “The Human Body Exhibition”, yani “İnsan Bedeni Sergisi” adı altında açılan muhteşem sergi hem bilgilendirici, hem de Tanrı’nın bizi, her bir tek hücremizle ne denli uyumlu yarattığının bir yansıması…
Tanrı’nın bize en büyük armağanı olan bedenimizi daha yakından tanımış, bu mükemmel makinenin her bir parçasının, bir iğne oyasının, göz nurunun çok daha üstünde bir nurla yaratıldığını düşünmüştüm. Keşke bu sergiyi güzel ülkemin güzel insanları da gezebilse, aynı nuru hissedebilse, bedenimizin her hücresinin, diğer hücrelerle ahenk içinde çalışmasını örnek alıp, biz de Türk, Kürt, Laz, Çerkez, vb, demeden Anadolu’nun mozaiği içinde aynı uyum, ahenk ve paylaşımı sağlayabilsek diye bir dilek dilemiştim…
Ahmet San, Alaattin Ulaş ve Sıddık Buluntekin’in sahipleri olduğu Bulsan Uluslararası Organizasyon ve Yapım Şirketleri aracılığıyla, kar hesabı gütmeden, özveriyle, aylarca çalışarak bu sergiyi güzel İzmir’imize kazandırmalarıyla çok mutlu oldum. Geçtiğimiz Cuma günü bir kokteyl ile açılan, dünya çapında milyonlarca ziyaretçisi bulunan bu sergiye herkesin gitmesini öneriyorum. Hem anatomi, hem sanat, hem biyoloji, hem kimya, hem uyum, hem ahenk, hem de hayat bu sergi, belki de hayatla ölümün aynı andaki izdüşümü, bir kesişimi…
Bu sergiyi gezdiğinizde iskelet sistemi, kaslar, solunum sistemi, sindirim, sistemi, sinir, dolaşım, üreme, boşaltım sistemleri, fetal gelişim galerisi ve en sondaki “ileri bakış galerisi” ile başınız dönecek, modern teknolojinin yaşam kalitesini nasıl geliştirdiğini görecek ve sağlıklı, kaliteli bir hayat için gerekenleri daha yürekten, istekle yapmaya başlayacaksınız.
Plastinasyon yöntemi ile insan vücudunun altında yatan güzelliğin ve bilimin yakalanması için özenle ayrıştırılmış, gerçek insan bedeni örneklerinin kullanıldığı bu sergi asla tehditkar bir görüntü sergilememekte, yalnızca bir cerrah gözüyle gerçek insan bedeninin ihtişamına çok güzel bir görsel referans sunmakta. Sigaranın ve obezitenin zararlarını da çok güzel sergileyen bu çalışma İzmirlilerin hayatı boyu karşısına çıkan kaçırılmayacak bilimsel fırsatlardan biri.
Gazi Hastanesi ve Nefesle Yaşam’ın bir miktar sponsorluğu, Ege Üniversitesinin maddi olmasa bile manevi ve bilimsel desteği de bu sergiye katkı koymuş. İzmir’in çeşitli okulları en ufak öğrencilerini dahi bu sergiye götürmeyi planlamış, cami müezzinleri bile tavsiye etmeye başlamış. Ben de bir eğitimci olarak bu sergiyi hem gezmenizi tavsiye ediyorum hem de yaşamı şu açıdan tekrar anlamlandırmanızı, düşünmenizi diliyorum:
Eğer hasta olmayan bedenimizdeki trilyonlarca hücre sonsuz bir uyum, ahenk, paylaşım ve işbirliği içinde çalışıp hücreden organlara, organlardan sistemlere bizi hiç düşündürmeden, yormadan çalışabiliyorlarsa, dünya yüzündeki milyarca hasta olmayan insan neden bedenimizdeki hücreler gibi aynı uyum, ahenk, paylaşım ve işbirliği içinde, birbirinin kuyusunu kazmadan, birbirine kötülük yapmadan çalışamıyor, yaşayamıyor? Neden dünyadaki bu kavga, bu savaşlar, kıskançlıklar, bu yarış? Aslında çok zor değil bedenimizdeki hücreleri uyum, paylaşım ve ahenk açısından örnek almamız…
Sayfa başına git