MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bodrum’da slow cheese
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Mart 2017 Pazar

Bodrum’da slow cheese

Slow Food’a gönül verdiğimizi bilmeyen yoktur sanırım bu köşenin takipçileri arasında… Hemen diyeyim: Eminim herkes slow food’çu olursa bu dünya daha yaşanası bir dünya olacak…

Böyle dememin iki nedeni var…

İlki Geçen Aralık ayı sonunda Milano’da yapılan 7. Uluslararası Gıda ve Beslenme Forumu’nda alınan kararlar… Dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşacağı ve gıda üretiminin bu nüfusa yetmeyeceği yazılıyor... Önlem alınmazsa 30 yıl sonra her bir dakika içinde ekilebilir arazinin 27 hektarını da kaybetmeye başlayacağız. 2 milyar insan su kıtlığı yaşayacak ve birçok ülkede de “su stresi” hissedilecek. İklim değişikliği gibi çevresel faktörler de eklendiğinde kıtlık, yoksulluk ve açlık kapıları çalacak. Slow Food diyor ki, “aslında bu dünya değil 10 milyar insanı, 14 milyar insanı bile rahatça besler…”

Öte yandan “Ben nasıl olsa 2050’de bu dünyada olmayacağım” demiyor aklı başında olan insanlar… En son geçen Eylül sonunda Torino Terra Madre’de karşılaştığımız Gazeteci – Yazar arkadaşım Petra Ramsauer, sorunun “yetersiz beslenme” kavramı yerine çoğu kez “açlık”, “açlıktan ölmek” ve “açlıktan kırılmak” gibi ifadelerin kullanılması olduğunu söylüyor. Ramsauer özellikle manşetlerde neden “kıtlık” ifadesine yer verildiğini ise “Sanırım bunun nedeni onlarca yıldan bu yana abartılı tabirlerle bezenmiş bir medya dünyasında yaşamamız ve bu nedenle sadece 'kıtlık' gibi dramatik ifadelerin insanları harekete geçirerek bağış yapmaya itmesi. Bu büyük ihtimalle birçok yardım kuruluşunun, nasıl denir ‘yanlışlıkla’ kıtlık ifadesini kullanması için önemli bir neden” sözleriyle açıklıyor.

***

İkincisi de 3 gün boyunca Bodrum’un nefis bahar havasını solumamızı sağlayan Slow Cheese…

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdür Vekili  Muharrem Selçuk’un toplantıyı başından sonuna dikkatlice izlemesi, not alması etkinlik için çok değerli idi. Slow Food’un “The Raw Milk” kampanyaları meşhur… İtalya’daki Terra Madre’lerin tamamında insanlara bizde “sokak sütü” olarak tanımlanan çiğ süt içiriliyor. Tabii ki bu da ciddi bir mesele…

Sağlıklı çiğ süte destek olmak gerek… Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, çiğ sütün doğrudan arzına ilişkin şunları söyledi geçenlerde (14 Şubat): “Sağlıklı ve güvenilir çiğ sütü; bizzat üreticileri de doğrudan tüketiciye satabilir, süt üreticilerinden süt alan yerel perakendeciler de tüketiciye satabilir, dolayısıyla çiğ süt satışının yasaklanması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir."

Amaçlarının vatandaşların sağlıklı çiğ süt tüketmeleri için üretim ve dağıtım zincirindeki olumsuzlukları gidermek olduğunu ifade eden Çelik, "bruselloz" [malta humması] ve "tüberküloz"dan [verem] ari çiftlik hayvanlarından elde edilen, bakteri sayısı Türk Gıda Kodeksinde belirlenen limitlerin altında, antibiyotik kalıntısı içermeyen, sağımdan hemen sonra 4 santigrat derecenin altında soğutulan ve nakille satış esnasında bu sıcaklıkta muhafaza edilerek tüketiciye ulaştırılan sütün, sağlıklı ve güvenilir olduğunu vurguladı… Alkışladık kendisini…

Bakan Çelik “Bu düzenlemeyi yapmaktaki bir diğer amacımız ise ülkemizdeki orta ve büyük ölçekli süt işletmelerinin ari işletme hüviyetine kavuşmalarını teşviktir. Yapmış olduğumuz düzenleme ile bu işletmelerin tamamını ari işletme olmaya da teşvik ediyoruz” diye ekledi.

Bu ifadeden küçük işletmelerin ari işletme olmalarının zor olduğu gibi bir anlam çıkıp çıkmadığını Sayın Selçuk’a doğrudan sordum. Kendisi kurdukları “danışmanlık” sistemi ile bir hayvanı bile olan üreticiye sahip çıkacaklarını söyledi. Sayın Selçuk ayrıca şunu da ekledi: Bizim düzenlememizden rahatsız olan bilim dünyası ve büyük şirketler var. Şirketleri göremedik ama bilim dünyasından birisi dersini aldı…

Benim önerim, üretici dostu, tüketici dostu tarım yapılabilmesi için hayvan gübresinden yararlanabilmek amacıyla tarım işletmelerinin bir veya iki ineği olması bile teşvik edilmeli… Sayın Genel Müdür’den öğrendik ki;  Bakanlık bu durumda ne kadar az ineğe sahip olursa olsun bütün çiğ süt satmak isteyen işletmeleri ari işletme düzeyine getirmek üzere çalışacakmış. Bunu öğrenmek bile Slow- Cheese işinin memleket hayrına olduğunu ortaya koyuyor… Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kolayca ve masrafsız olarak ari işletme düzeyine yükseltilmesi sağlanabilecekse, bu uygulama ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan devrimdir… Kutluyoruz Sayın Bakan Faruk Çelik’i…

***

Slow Food Bodrum Yaveş Gari Birliği ekibi yine harika bir organizasyona imza attılar… Çok teşekkürler… Bir paneli bendeniz yönettim, diğerini sevgili Defne Koryürek… Derdimizi anlatabileceğimiz insan sayısı pek azdı…

Konuşmacılar arasında “ezber” bozmamaya niyetliler vardı ve derslerini de aldılar.  Boğatepe gibi harika bir örneği anlayamamış insanlar da vardı…

Kitap okumak ille de evde okumak değildir ki, yola çıkacaksın, gezeceksin, göreceksin, Boğatepe’ye gideceksin ki anlayabilesin gerçekleri… Zümran Hanım’ı görmeden, Celal’in “Siz doyuyorsunuz biz besleniyoruz” felsefesini kavramadan çok zor…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz