MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu salgın belki de yeniden doğuştur
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Mart 2020 Cuma

Bu salgın belki de yeniden doğuştur

Evrende her şeyin sonlu olduğunu söylemek, sonlu olmanın bilgisine sahip olmak, durduk yerde, “o son” ile derin bir hesaplaşmaya yol açmıyor.

Ancak “o son” ihtimal olarak hemen yanı başında beliriverince, o andan itibaren, ona dair söylediklerinin ve bildiklerinin gerçekliği tam olarak ifade etmediğini fark ediyorsun. Ve gerçekliğin eksik bilgisine doğru meraklı bir yolculuk başlıyor.

Mesela, bir virüs çıktı ortaya, can alıyor. Dünya ölçeğinde bir salgın… “Pandemi” demek gerekiyor, trend öyle…

İşte bu virüs, varlığımızın sonlu olduğunu ısrarla hatırlatıyor; Tanrısal yaratı veya rastlantısal oluşum fark etmiyor…

Buraya kadar herşey bildiğimiz gibi… Ne ilk salgın, ne de son olacak… Savaşların ve salgınların getirdiği acıları ve olağanüstü koşulları insanlığın nice yaşamışlığı var.

Fakat bu defa, başka bir şey daha oldu; uluslararası sistemin dengelerini bozan gelişmelerin yarattığı panik ile virüsün yarattığı panik birbirine karıştı.

“Bulaşıcı ve öldürücü… Sana da bulaşabilir!” Bu uyarının ardından, ölüm korkusu herkesi etkisi altına almaya başladı; İtaatkâr ve ürkek, o uyaran sesin kontrolüne girmeye başladık.

Ya sonra!..

Salgın korkusu insanları eve kapattı. Sosyal mesafe ve izolasyon, anahtar kavramlar;

Boşalan sokaklar tüketimi vurdu, serbest piyasayı durdurdu;

İhtiyaca odaklı ayarları bozularak obezleşen tüketim kültürü bekleme odasına girince, sistemde süren kriz derinleşmeye başladı;

Derinleşen kriz, zaten dengeden çıkmış olan kapitalist sisteme yıkıcı etki yapmaya başladı;

Marks’ın sendrom olarak işaret ettiği “artı değerdeki sınırsız genişleme”, kapitalistlerin kabusu oldu;

Sağlığı insan hakkı olarak görmeyip metalaştıran liberal kafalar duvara çarptı;

Ve işsizlik, beter bir salgına dönüştü dönüşüyor.

Salgın korkusuyla işsizleri ve yoksulları bir süre daha evlere kapatmak mümkündür. Fakat sadece bir süre… Sonrası, Dünya’yı yönetenleri de aşıyor olabilir.

Batı-Doğu ekseninde süren büyük mücadelede, Çin büyük saldırıyı savuşturup durumu lehine çevirdi. Şimdi, gözler Kıta Avrupası’nda…

Kral çıplak. Dengeden çıkan sistemde paradigma çökmesi başladı; Sanayi devrimi sonlanıyor. Sanayi toplumu tarih sahnesinden çekiliyor. Para ve mülkiyetin yeniden tanımlanma ihtiyacı ortaya çıktı. Kesinliklerin bilimi yerini belirsizin bilimine bırakıyor. Devletler ve sınırlar tartışılıyor. Doğaya karşı insanın ürettikleri, uygarlık krizini başlattı.

Ne rastlantı! Sanal alemin çocukları, uzun zaman önce kapandıkları odalarda, ekranları başında; sosyal mesafe ve izolasyon sorunu yaşamıyorlar.

Belki de dijital devrim, beklenmedik biçimde, 500 yıllık sistemin sonunu getiriyor. Tıpkı kapitalizmi mümkün kılan koşulların öngörülemez biçimde feodalizmi yıkması gibi…

İki salgın eş zamanlı olarak yeryüzünü kuşatıyor; Corona virüsü ve dijital devrim.

Kötü ve iyi, bir arada… Bir salgınla çöken kapitalizm ve başlayan dijital devrim…

Fantezi gibi duruyor ama olmuşluğu var. Kapitalizm de böyle çıktı ortaya.

Ve yaşanması muhtemel bu kaotik dönemde, kapitalist sistemin çöküşünden kendine görev çıkaran kimi yerli sosyalistleri kötü bir sürpriz bekliyor;

“Bilişim devrimi” dediğimiz, Dünya’nın yeni dijital düzenini, en hazır sınıf olan burjuvazinin kurup yönetmesi, kuvvetle muhtemeldir.

Işıksız fabrikalar çağında, işçi sınıfına devrim yaptırma hayalleriyle ortalıkta dolaşmanın bir bedeli olmalı, değil mi?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 22 Mart 2020 Pazar 14:17
Yandaşı, yandaş olmayanı, medyamızda inatçı bir yobazlık olarak Çin'in korona virüsü yok etme başarısı gizleniyor. Üstelik Doğu Türkistan'da korona vakası da görülmemişken... Şimdi buralarda yüzlerinde maske, sinirden tırnaklarını da yiyemiyorlar. Ne etsek bilemedim. Suriyeli kardeşlerimiz, Avrupa hayalleriyle gittikleri ülkelerde acziyeti gördüklerinde ne olursa olsun keşke ülkemde olsaydım demişler midir? Ne düşünsem bilemedim. Ayrılıkçıların ölüm sessizliği, adem-i merkeziyet fetişistlerinin çaresizlikleri, devletin, etkin merkeziyetçiliğinin önünde saygı duruşunun işareti midir? Dilimizde tüy bitmedi mi diyelim bilemedim. Birlik içinde önce virüsü sonra da onu üretip yayanı yeneceğimize eminim.
 muhalif
 21 Mart 2020 Cumartesi 11:54
2020 zor,sıkıntılı ve nefes nefese geçecek bir yıl gibi..astrologlar da 2020 yi böyle tanımladılar (teketek 2020 haritası programı, izlenmeli)doğal afetler, salgın hastalıklardan bahsettiler,mart yına dikkat çektiler..ve aralık 2020 itibariyle dünyanın yenibir sisteme geçme aşamasında olabileceğinden bahsettiler. dünya ekonomik sistemi ve değerler konusu..ilginç, bir kısmını yaşadık ve yaşıyoruz, bakalım göreceğiz...
 Caglayan yildirim.
 21 Mart 2020 Cumartesi 00:24
Cok iyi ifade edilmis.
 Baba Muhalefet
 20 Mart 2020 Cuma 15:42
Salgınlardan çok daha büyük dehşeti yaşatan II. Dünya Savaşı vahşetinden ders almayan insanın, corona'dan filan "yeniden doğuşu" gerçekleştireceğini hiç sanmıyorum.
 Lombak-Tesla Edison falan filan
 20 Mart 2020 Cuma 14:05
Bugünden yarına olabilecek bir iş değil. Bir prova denilebilir. Son 12 yılın çalkantılı ekonomik seyrinin yönü belli oldu. Dijital ekonomi. Gerçekten öyle mi?Durum düzelince yine petrol ekonomisine geri dönmüş olacağız. Ancak her kriz de bizi petrol ekonomisinden biraz daha uzaklaştıracak gibi görünüyor. Virüs de bir provaydı. Tüm ülkelerle sıkı ticari bağları olan Çin'den yayılması aynı zamanda tüm fiziksel ticari hayatı ne kadar çabuk durdurabileceğini gösterdi. Ama virüsün Çin kaynaklı olduğuna inanmak güç. Kaynağı rakip kutuplarda aramak gerekir. Bu yüzyılda Çin var. Hindistan var. Rusya da var ama var oluş sebebi büyük pazar oluşundan değil. Amerika ve batı eski abiler olarak var ama güç kaybeden ayrı bir kutup. Çin ve Hindistan'daki eğilimler petrol ekonomisini dijital ekonomiyle değil de elektrik motoruyla bitirmek yönünde. Yani tüm binek ve ticari araçları elektrikli hale getirmek. Çoğunluk ne derse o olur. Bence.
 MUSTAFA MOROĞLU
 20 Mart 2020 Cuma 13:46
TEŞEKKÜRLER TAYFUN BEY
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz