Gökyüzü Derin, Deniz Dip Deli Mavi Aşk…

Müzik Önerisi: The Big Blue – Eric Serra

Mavi bir renk değil tutkudur bende…Belki de huyum. Derin, berrak, duru, dalgalı, sonsuz…

Mavi en sevdiğim, bir kaçış bir geçiş bir duruş bir kopuş.

Mavi sessiz bir haykırış, neşeli bir ıslık.

Mavi sonsuzluk, mavi huzur çoğu zaman.

Mavi yalnızlık aynı anda bolluk.

Mavinin olduğu yerde kendimi yeniden keşfederim ben…

Gökyüzü düşünce balonum, deniz hülyalarım rüyalarım.

Mavinin tonlarıdır benim zamanım, hayatım, inişlerim çıkışlarım.

Deniz olan yerde gökyüzü maviyi denizden çalar, suyun olmadığı yerde ise kendi mavisi yeter ona…

Mezopotamya topraklarındaki mavi vakurdur mesela sadece gökyüzünündür. Ondan rol çalan yoktur. Mavinin en derin halidir tek hükmedendir. Gökyüzü okyanustur doğuda, alabildiğine sonsuz ufuksuz…

Egenin mavisi başkadır, denizin üstü başka altı başkadır…

Denizin kızıyım ben, üstünde olmayı seviyorum içinde olmayı da lakin dibinde olmayı hiç denememiştim ta ki hayalet ağlarla ilgili bir farkındalık projesinde yer alana kadar.

Hayalet ağlar balıkçıların, avlanırken deniz dibindeki kayalıklara takması sonucu denize bırakmak zorunda kaldığı veya denize terk ettikleri ağlara ve kaybolan avlanma araçlarına deniyor. Bu ağlar su canlılarının barınma ve beslenmelerini olumsuz etkiliyor, ekonomik zararlara, göç yolları ve habitatın bozulmasına, nesli tehdit altındaki türlerin zarar görmesine ve çevre kirliliğine sebep olabiliyor.

Pek çok türün yaşamını ya da uzuvlarını kaybetmesine neden olan bu hayalet ağlar en zararlı deniz çöplerinden biri olarak kabul ediliyor ve doğada kolay kolay yok olmadıkları için balık stoklarının yüzde on azalmasına neden olduğu biliniyor.

Denizin kenarı ayrı, denizin içi ayrı, denizin dibi ayrı kirletmesek çok isabet olacak ama yok biz istilacı insanlık gittiği her yerde kendi leşimizi bırakmayı düstur edinmişiz işte olmuyor olamıyor. Sonrasında bir avuç aktivist bu işe dikkat çekmek için seferberlik ilan ediyor.

Bu seferberlikte ben de üzerime düşeni yapmak ve yerinde şahitlik etmek için denizin dibine ziyaret yapmak istedim…

Eğitmenim 2 boyutlu sadece 2 mekân var biri uzay diğeri denizin dibi dediğinde tüm korku ve endişem dağılıverdi. Boyut konusu özgüven verdi ve denizin dibine bir fırsat verdim gitti.

Boyut kavramı matematiksel bir kavramdır. Birinci boyut bir cismin en iyi tarifi ile düz bir çizgi halidir. Bir çamaşır ipi gibi düşünün. Tek bir doğrusal çizgi…Bu çizgi üzerinde fazla bir seçenek olmaz ya ileri ya da geri gidersiniz.

Buna ikinci bir boyut yani yükseklik eklediğimizde 2 boyutlu (kare, dikdörtgen) bir şekil elde ederiz. Yani elimizde bir düzlem oluşur. Hareket kabiliyetimiz biraz daha gelişir. İleri geri seçeneklere sağ solda dahil olur.

 Üçüncü boyut içinse derinliğe ihtiyacımız var, böylece nesneye boyut katıyoruz. Küp, küre, silindir gibi artık düzlemsel değil hacimsel cisimleri ele alıyoruz. Hareket kabiliyetimiz ileri geri sağ solla birlikte yukarı aşağıya doğru çoğalıyor.

Boyutlar basitçe farklı yüzeyleri algılayarak gerçekliği analiz etmemizi sağlıyor. Suyun dibindeki algımız bir resimden ibaret yani bir düzlemde gibi hissediyorsun. Derine indikçe kulak ayarı yapmak lazım, aksi takdirde basınç kaynaklı ciddi bir ağrı hissi oluyor.

Dibe indiğinde ise bir derinlik sarhoşluğu…Mavinin farklı tonları, dipte karşına çıkan bitkiler, sürüngenler, balıklar onlardan biri gibi onların arasında yüzmek, çepeçevre sarılmak ve seni aramıza hoş geldin diye misafirperver bir şekilde karşılamaları.

Derinlik sarhoşluğu ait olmadığın bir ekosisteme ait olanlar tarafından coşkuyla kabul edilmek…

Derinlik sarhoşluğu ait olmadığın bir dünyaya misafir olmak ve gördüğün güzelliklerden aklının başından gitmesi.

2 boyutu sevdim.

3 boyutlu bir dünyada tek boyut yaşayan kendi ipinde gidip gelen derinliğe hacme kafa patlatmayan insanlık için ise dua ettim.

Hayalet ağları 2 boyuttan 3 boyuta taşımak çok zorladı ekibi, ancak günün sonunda doğaya umut olmak hepimizi denizin yüzeyinde sarhoş etti bu sefer…

Derinde sarhoş, yüzeyde sarhoş ben bir deli mavi daha keşfettim…

Derin mavi, deli mavi…