MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnsan olmayı unutmamak
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
18 Aralık 2023 Pazartesi

İnsan olmayı unutmamak

İletişim ve bilişim teknolojisi, kısaca, dijital teknolojideki gelişmeler, insanlığa ne ölçüde yararlı oldu diye hiç düşündünüz mü? Ben son günlerde sık sık düşünüyorum. Dijital teknolojinin nimetlerinden nemalananlar için, veri akışına ulaşmadaki hız ve kolaylıklar, hayatı da çeşitli bakımlardan hızlandırmış ve kolaylaştırmıştır. Bu kabul. Ancak, dijital teknolojideki gelişmeler, gelir dağılımında adil bir paylaşım başaramayan toplumlarda, eşitsiz bir erişim imkanı sağladığından, tüm bireylere aynı oranda faydalı olamamıştır. Birincisi bu. Dijital teknolojinin sunduğu ürünler, bireyleri sadece fiziksel değil, zihinsel tembelliğe de sürüklemiştir. Bu da iki.

Birinci önermeyi ele alırsak, dijital teknolojinin, özellikle az gelişmiş ülkelerdeki ekonomik ve sosyal sınıflar arasındaki uçurumu daha da derinleştirdiğini söyleyebiliriz. Örneğin; evinde interneti olan bir doktora öğrencisi, araştırma ve analiz yaparken ya da tezini hazırlarken, çeşitli yazılım programlarının avantajlarından tutun, binlerce kitap, dergi, makale vb. arşivine kadar sayısız dijital platformlardan, üstelik neredeyse bedava yararlanırken, evinde internet olmayan başka bir doktora öğrencisi, elinin altındaki sınırlı sayıdaki kitap, dergi vb. ile yetinmek zorundadır. Ya da tarlasındaki ekinleri, dijital teknolojinin sunduğu araçlarla sulayan, zararlı haşereden koruyan bir çiftçinin, aynı imkanlara sahip olmayan bir diğer çiftçiye göre daha verimli hasat ve böylece daha çok kazanç elde edeceği aşikardır. Gelir adaletsizliği giderilmediği sürece, dijital teknoloji, haksız rekabeti bu örneklere benzer şekilde körüklemeye devam edecekse, dijital devrim çağının, refah seviyesini tabana eşitçe yayamayan toplumlar için, yıkım çağı da olacağını öngörebiliriz.

İkinci önermeye gelirsek; bilgi ve dataya çok süratli bir şekilde ulaşmak büyük bir konfor, zaman ve paradan tasarruf sağlasa da, bireyler arasındaki yüz yüze etkileşime ciddi ölçüde sınırlamalar getirdiği ve analitik düşünme ve sorgulama yerine hazır bilgiyi ikame ettiği için, hem fiziksel hem de düşünce tembelliğine zemin hazırlamaktadır. Mesela, Amerika’da neredeyse çarpım tablosunu ezberlemek demode olmaya, yerine hesap makinaları tercih edilmeye başlandı. Yine Amerika’da 2010’lardan beri, ilkokullarda, el yazısını öğretmek zorunlu deği. Bunun yerini, tabletlerde klavye tuşlarına nasıl basılacağnıı öğreten ders programları almış durumda. Arkadaşlarıyla buluşmak yerine, mobil telefonlarıyla görüşen hatta cinsel ihtiyaçlarını dahi dijital uygulamalar üzerinden gideren ya da evde televizyon karşısında yoga yapan bireylerin, fiziksel aktivitelerini dört duvar arasına sıkıştırma alışkanlıklarının, giderek telafisi zor sağlık ve psikolojik sorunlara yol açtığı da gözlenmektedir.

Yukarıdaki iki önermeyi de destekleyecek sayısız örnek verebiliriz. Peki ne yapmalı? Dijital teknolojinin hayatımıza kattığı renklerden ve güzelliklerden uzak mı durmalı? Elbette, böyle bir cevap arayışında değilim. Kanımca, her konuda olduğu gibi, burada da dikkat edilmesi gereken husus, denge meselesidir. İnsanın hem fiziksel hem de zihinsel dünyasını, dijital dünyanın cazibesine teslim etmeden, geleneksel yöntemlerle beslemeyi de ihmal etmemesi gerekiyor. Bu yöntemler nedir diye soracak olursanız; ailemize ve sevdiklerimize mesaj atarak hatır sormak yerine, sık sık onlarla bir araya gelmek ve temas etmek; elimize kağıttan kitap ve dergiler alıp, sayfalarını koklayarak çevirmek; koşu bandına çıkmak yerine, bir arkadaşımızla hem sobet edip hem yürüyüş yapmak; televizyonda dizi seyretmenin dışında, tiyatroya ya da sinemaya ve konsere de gitmek; kimsesiz çocuklara sms’den para göndermenin yanısıra yetimhanelere gidip, onlara gönüllü annelik ya da babalık yapmak... Böylece uzayıp gidebilir.

Sanırım, toplumdaki gelir dağılımını adilce bölüşerek ve geleneksel yaşam biçimlerimizi insan doğasının en temel ihtiyaçlarına uyumlu bir şekilde muhafaza ederek, dijital devrime insan onuruna yakışır bir biçimde, daha kolay adapte olabiliriz. Yapay zeka robotları, ruhlarımızı da ele geçirmeden, insan olmamızı unutturmayacak şeyleri hatırlatmak istedim naçizane!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Neslihan Kirazoğlu
 18 Aralık 2023 Pazartesi 17:55
Her kelimesine katilmamak mumkun degil..Daha cok birbirimize dokunmak, fiziki temasa onem vermek, çokça sanat ile bulusmak ve uretmek Insanoglunun bu hoyrat dunyada rafine zevklerini besleyerek, zerafeti bize tekrar hatirlatacaktir..Sevgiler..??
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz