MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İstanbul havası!
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Haziran 2014 Salı

İstanbul havası!

Bizi aynı zamanda sosyal medya üzerinden de takip edenler modaya uyarak Çırağan Sarayı bahçesinden değerli meslek büyüğüm Ege Tv Genel Müdürü Mehmet Karabel’le yaptığımız selfieyi (öz çekim) görünce şaşırdılar ve haliyle sordular.
—Hayırdır?
Hayırdır’ın iki anlamı vardı.
Birincisi tabi ki selfie modasına bizim de uymamızın yarattığı kısa süreli şok dalgasıydı. Onlara göre biz de popüler kültürün esiri olmuştuk. Daha geçen yıl ünlüsü-ünsüzü herkesin Güney Koreli sanatçının ‘Gangnam Style’ dansı yapması gibi bir şeydi bu selfie dedikleri de…
Hayırdır’ın içinde tabi ki de ‘İstanbul’da ne işiniz var?’ sorusu da gizliydi.
Çok dikkatli olanlar ya da ekonomi haberlerine daha çok ilgi duyanlar o gün için İzmir’in ve Türkiye’nin sanayi devi Petkim’in o mekânda çok önemli bir finans anlaşması imzaladığını görmüştür. Biri yerli, onlarcası yabancı finans kuruluşunun destek sağladığı Türkiye’nin en kritik, en önemli ve de en büyük yatırımlarından birine şahit olduk.
Azerbaycan devlet şirketi SOCAR’ın kontrolündeki Petkim’in yeni ve kritik yatırımlarla büyümesi, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacak adımların bu çerçevede atılması fevkalade gurur verici. Açıklanan rakamlar Petkim’in öngörülen yatırımların ardından çok değil sadece 10 yıl sonra Türkiye’nin en büyük ikinci sanayi devi olacağını söylüyor.
Türk ve Azeri bakanları dinledik.
‘Bir Millet İki Devlet’ söyleminin ne kadar anlamlı olduğunu müşahede ettik. SOCAR’ın Türkiye Başkanı, Petkim’in CEO’su Kenan Yavuz’un ‘Babayiğit yatırım’ sözüyle Başbakan Erdoğan’ın kulağını hafiften çınlattığını tabi ki anladık.
Sonuç itibariyle Aliağa’da PETKİM Yarımadası’nda Türkiye için İzmir için güzel şeyler oluyor. Enerji ve petrokimyadaki dışa bağımlılığımızı en aza indirip, cari açık denklemini çözecek her türlü yatırımı, girişimi ayakta alkışlamak gerekiyor. Ve tabi ki de iki devlet arasındaki ince dengeleri çok iyi gözeterek devasa yatırımları koordine eden Petkim’in başarılı CEO’su Yavuz’u…
Gelelim İstanbul havasına… Dolu dolu bir gün geçirdiğimiz İstanbul’dan tabi ki de sadece Çırağan selfiesiyle dönmedik.  
Şair gibi gözlerimizi kapatmasak da İstanbul’u dinledik, anlamaya çalıştık.
Kabul etmek gerekir ki İstanbul demek Türkiye demektir.
İstanbul’u dinlerseniz Türkiye’yi duyarsınız ya da.
Ve ister istemez dönmek için can attığımız İzmir’imizle kıyasladık gördüklerimizi, duyduklarımızı. Kentsel dönüşüm dedikleri şey var ya…
İzmir’in aksine İstanbul’da oldukça yoğun bir şekilde başlamış.
İnşaat sektörü inanılmaz hareketli… Ülkenin içinde bulunduğu siyasal türbülans bir parça duraklatsa da dönüşüm odaklı projeler gecekonduların terkisinde yükseliyor.
İstanbul olur da trafik olmaz mı?
Kısa günde İzmir’i aradığımız tek şey buydu.
İstanbulluların gündelik yaşamlarında trafik kavramı öyle çok ve önemli bir yer tutuyor ki havalimanına 2 saat önce gelmemizin tek nedeni olası yoğunluktu.
Ama İstanbulluların trafik çilesine buldukları çözümü de doğrusu çok beğendim.
Metrobüs, tramvay ya da alt-üst geçitlerden söz etmiyorum. Çevre yolu, TEM boyunca öyle güzel bir peyzaj çalışması yapılmış ki, insan adım adım yürüyen trafikte kâh duvarlara ustalıkla yerleştirilen yeşil dokuya dalıyor kâh yolun tam ortasında, aydınlatma direklerine yerleştirilmiş saksılardan sarkan mevsimlik, rengârenk çiçeklere…
Merhum Piriştina’nın Kordon’da 12 yıl önce uyguladığı peyzajı İstanbul Büyükşehir Belediyesi TEM boyunca havalimanına kadar gayet başarılı bir şekilde hayata geçirmiş.
Ve ekonomi…
Olası bir kriz korkusu ‘siyasette istikrar’ gibi arayışları güçlendiriyor.
Ve büyük yatırımlar için 2015’in geçmesi bekleniyor. Ekonomi alanındaki duayenler önce cumhurbaşkanlığı seçimlerini görmek ve sonrasında siyasette olacakları izlemek istiyorlar.
Ve özellikle AK Parti’de bir çatlak olmaması için içten içe dua edenleri gördüm İstanbul’da. Hatta ‘keşke cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçim birleştirilseydi’ diye iç geçirenleri…
Türkiye’nin içinden geçtiği ya da geçirildiği siyasal türbülans, kutuplaşma bir türlü dozu düşmeyen gerginlik hemen herkeste ciddi bir endişe yaratıyor.
Ve ‘inşallah AK Parti’de bir çatlama olmaz’ diyenlerin de fanatik bir AK Partili olduğunu sanmıyorum. Onların önemsediği şey ideoloji, lider yahut parti değil. Onlar için siyasal istikrar eşittir ekonomik istikrar anlamına geliyor. Ekonomik istikrarsa daha çok para… Hepsi bu… Anlayacağınız ekonomiye yön verenlerle AK Parti arasındaki bağ tamamen duygusal… İstanbul’un nabzını dinledikten sonra bir kez daha anladım ki; bu ülkeyi yönetmeye talip olan muhalefetin vaat etmesi gereken ilk şey ekonomidir.
Yani hem vatandaşa hem de iş dünyasına demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, eşitlikten önce verilecek tek bir mesaj var.
Ceplerindeki paranın yönetimi…
Yani ekonomik açıdan daha kötüye gitmeyeceklerinin garantisi…
Eğer bu konuda halk, iş dünyası ikna olursa, inanıyorum ki sarsılmaz zannedilen iktidar ilk seçimde yerle yeksan olur.
Elbette siyasal iktidarla ideolojik yakınlık kuranlar vardır. Ama görünen o ki siyasal iktidarla geniş kitleler arasındaki en güçlü bağ para…
Devam eden ve hiç bitmeyen taksitler, beklenen aflar, yapılan/planlanan yatırımlar…
Ve 2001 krizinin hala süren travması…
Ve bu travmayı hala çok iyi kullanan bir siyasal iktidar…
Ne yazık ki iktidar yolunun şifrelerini hala çözemeyen bir muhalefet…
İşte güzel ülkemin hal-i pürmelali…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 reis
 11 Haziran 2014 Çarşamba 11:30
yok be ümit yaldız bu kadar sayılı yatırımlar başka ülde oluyor,veya ne gerk var demi çevreyi kirletmeye.zaten bunlardan başbakanın habri yok herhalde,olsa izinmi verir hiç demi....
 TC misafir
 10 Haziran 2014 Salı 20:11
Oradaki iş adamlarının tek iteği iktidar sayesinde parmaklarının tuttuğu balın kaynağının kesilmesidir yoksa atılan "istikrar" çığlıkları siyasi şantajdan başka bir şey değildir ekonomiden az çok anlayanlar bunu gayet iyi bilirler. Şu an iktidarın elinde pimi çekilmiş ve patlamaya hazır olan bir ekonomi var muhalefetin bu kadar isteksiz ve aciz görünmesi ise bana göre pimi çekilmiş olan bu bombanın iktidara gelip de ellerinde patlayacak olmasından çekiniyor olmalarıdır kaldı ki 2001'de kriz sonrası yok olan partilere hep birlikte şahit olduk. Bu bombanın da iktidar partisini yok edeceğini düşünerekten muhalefet partileri elini taşın altına koymaya korkuyor. Bahsettiğiniz "istikrar" yanlısı iş adamları SOCAR grubu olsa gerek diye düşünüyorum çünkü adamlar öyle bir hazıra kondular ki ihya oldular desek yeridir diğerleri de bu tarz ihalelerin üstüne konmak için akbaba misali kurumların veya arazilerin üzerinde bekliyorlardır. Aynen dediğiniz gibi "tamamen duygusal".
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz