MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Osmanlıca öğretilmelidir
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
9 Aralık 2014 Salı

Osmanlıca öğretilmelidir

Osmanlıca’nın okullarda zorunlu olarak okutulması elbette doğru olmaz. Yanlış anlaşılmasın, Osmanlıca’nın seçmeli ders olarak okutulmasına karşı değilim. Ancak hiçbir dilin öğretimi zorunlu olmamalı. Çünkü bir dilin öğrenilmesi kişinin kendi ilgi ve yeteneklerine göre belirlenmelidir.
Osmanlıca’nın seçmeli diller arasında olması ise bence çok faydalı olur.
Nedenlerini açıklayayım;
Uzun yıllardır Amerika’da yaşıyorum ve liseye giden bir oğlum var. Ortaokuldan beri seçmeli olarak aldığı dillerden biri Latince’dir. Malum Latince bilmenin pek çok avantajı var. Mesela tıp bilimindeki kelimelerin çoğu Latince kökenli… Oğlum ileride doktor olmayı düşündüğü için ortaokul yıllarından beri Latince dersi almayı tercih etti. Latince, kendi kişisel gelişimi açısından kuşkusuz çok faydalı olacak. Ayrıca önemli olan O’nun bu dile olan ilgisi ve eğitim sisteminde böyle bir seçeneğinin olması…  

Gelelim Osmanlıca’ya…
Uzağa gitmeyeyim, kendimden örnek vereyim. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı’nda master yapmaya hak kazandığım gün rahmetli Toktamış Ateş Hocamın ilk önerisi, Osmanlıca ya da Farsça dillerinden birini öğrenmem olmuştu. Çünkü diplomasi tarihimizden tutun, Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri ile ilişkilerimizden günümüz uluslararası ilişkilerinin tüm boyutlarına dek, tarihimizdeki olayları doğru bir şekilde anlamanın çok büyük önemi var. Tarihimizin büyük bir kısmı ise bildiğiniz üzere Osmanlıca ya da Farsça yazılı belgelere dayanıyor…

Master derecesini bazı özel sebeplerden dolayı elde etmek nasip olmasa da uzun yıllar tarih ve özellikle kendi tarihimize olan ilgim artan bir şekilde devam etti. Ne yazık ki Osmanlıca ya da Farsça bilmediğim için bu ilgimi çok sınırlı bir düzeyde tatmin edebildim. Velev ki, Osmanlıca’yı bir şekilde öğrenme imkânım olsaydı tarih araştırmaları yapabilirdim. Geçmişimize ait kaynaklardan daha kolay ve geniş ölçüde yararlanabilirdim.

Oysa milyonlarca Osmanlı belgesi hala gün ışığına çıkarılmayı bekliyor. Haliyle bu kadar belgeyi, sayıları fazla olmayan araştırıcı ve tarih uzmanlarının, günümüz Türkçe’sine tercüme etmesini beklemek, akılcı bir yaklaşım değildir…

Elan bildiğim kadarıyla Osmanlıca sadece tarih fakültelerinde öğretiliyor. Oysa biraz tarihe meraklı herhangi bir kimse, ait olduğu ülkenin geçmişini araştırabilmek için illaki tarih fakültesine gitmek zorunda kalmamalıdır.

Kaynakların orijinaline inerek fikir edinmek varken neden elimizdeki sınırlı yorum, tercüme, yanlı araştırma ve yazılarla yetinelim?

Tarihimizi neden İngiliz, Rus, Alman vs. gibi yabancı arşivlerden sağlanan belgelere dayanarak yazılan yorum ve analizlerden öğrenelim?

Örneğin Ermeni meselesi gibi bir konuyu, daha zengin belgelerden yararlanarak incelesek, uluslararası platformlarda savunduğumuz kanıtlar da daha bir inandırıcı olmaz mı?

Sırf Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in kuruluş mücadelesini daha iyi anlamak için bile Osmanlıca öğretilmesinden ve öğrenilmesinden yanayım. Yeni nesiller Osmanlıcayı öğrenirlerse Cumhuriyet ideolojisi ile beraber özgür ve eşit yurttaş fikirlerinin de Atatürk’le başlamadığını ve çok daha gerilere gittiğini daha iyi görebileceklerdir…

Belki bu sayede Atatürk ve Cumhuriyet karşıtları dahi Atatürk ve Cumhuriyeti sevmeyi de öğrenirler, ne dersiniz?
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz